8•

679 74 82
                                    

Michelle, okul binasına girdikten sonra Eren'le göz göze geldi. Ancak başını hızlıca çevirerek, yürüyerek yoluna devam etti ve selâm bile vermedi.

"Pekâla, sizin sorununuz ne?" Diye sordu Mikasa, Michelle'den gözlerini alıp Eren'e bıkkınlıkla dönerek.
"Yine ne oldu?"

"Ayrılmamı istedi." Diyerek sırtını dolabına verdi." Ben de kabul etmedim."

Mikasa, kaşlarını hafifçe çattı.
"Sana zor ol dediğime eminim."

"Ee?"

"Eeesi sana zor ol dedim, onunla inatlaşıp saçma sapan şeyler yap demedim." Dedi Mikasa, sinirle." Sahiden sen...sen ne olabileceğinin farkında bile değilsin."

"En kötü ne olabilir?" Diye sordu Eren, umursamazca." Sahibini kaybetmiş bir köpeğe dönüşürüm, o kadar."

"Bu kadar olsa yine iyi..." diye mırıldandı Mikasa." Her neyse, ben gidip bakayım."

"Ben de Abigail'in yanına geçeceğim şimdi."

"Yarın kamp yapmaya ne dersin?" Diye sordu Mikasa." Jean, Sasha, sen, ben ve Michelle."

"Müsait değilim."

"Nasıl?" Dedi Mikasa şaşkınlıkla.

"Abigail ile spaya gideceğimize söz verdim."

Mikasa, hafifçe kaşlarını çatıp yutkundu.

"Ne? Ne var?"

"Sadece beni korkutuyorsun."

"Artık Michelle'e odaklanmadığım için mi korkuyorsun?" Diye sordu Eren, sırıtmıştı." Dediğini yapıyorum, zor oluyorum."

"Hayır, mal oluyorsun." Başını iki yana salladı." Ben kaçtım. Ne halt yersen ye, ancak hafta sonu müsait olsan iyi olur."

"Sebep?"

"Dalga mı geçiyorsun şuan?"

Eren, Mikasa'ya boş boş baktıktan sonra bir ânda yeşilleri parladı.
"Ah evet! Doğru, unuttum bir ân. Tamam."

*  *  *

"Bana ondan haber getirme." Dedi Michelle, okuduğu derginin sayfasını çevirip incelemeye devam ederek.

"Niyetim bu değildi." Dedi Mikasa, karşısına oturarak.
"Sadece planını merak ettim."

"Ne planı?" Diye sordu Michelle, dergisine hâla bakınarak.

"Eren, Abigail'e çok odaklanmış gözüküyor. Bana kalırsa ondan hoşlanıyor, bir şey yapmayacak mısın?"

"Neden yapayım?"

"Neden mi?"
Mikasa, kendini ikisine de küfür etmemek için zor tutuyordu.
Ara yapmak ne kadar zordu böyle?
"Çünkü o senin, sana ait. Yanılıyor muyum?"

"İstediği sürece evet."

"İstediği sürece mi..." diye mırıldandı Mikasa, ancak Michelle lanet dergisini okumaktan bir türlü vazgeçmiyordu.

Uzanarak dergiyi elinden kapıp çekti.

"Ne yaptığını zanne-"

"Bununla sahiden mutlu olacak mısın?!" Diye bağırdı.
"Senin için sorun değil mi? Onunla birlikte olması? Ona dokunup, onunla vakit geçirmesi? Sadece sana ait olan kalbe girmesi? Bununla ilgili bir problemin yok mu sahiden?!"

Michelle, ona biraz şaşırarak bakmıştı.
Doğrusu böyle bir tepkiyi Mikasa'dan asla beklemiyordu.
"Ne yapmamı istiyorsun?"

"Onu kaybediyorsun. Harekete geç artık."

"Benden Eren'i sevmemi mi istiyorsun?" Demişti, daha sonra gülmeye başlamıştı." Şaka yapıyor olmalısın."

"Senden onu sevmeni istemiyorum."
Ellerini masaya koyarak, öne, Michelle'e doğru gövdesini eğdi.
"Çünkü bana kalırsa onu zaten seviyorsun."

Michelle, eğlenir bir tavırla gülümseyip kaşlarını kaldırdı.
"Seni bunu düşünmeye ne itti?"

"Hareketlerin." Dedi Mikasa sırıtarak." Tepkilerin."

"Her zaman ki gibiyim."

"Her zamankiden daha fazlasısın." Dedi Mikasa, ayağa kalkıp Michelle'in yanına ilerledi ve arkasında durarak ellerini onun omzuna koyup hafifçe sıktı.
"Fazla asabisin."

"Bu tam benlik bir şey."

"Öfke dolusun."

"Ben hep öfkeliyim."

"Hırçınsın."

"Bu hep böyleydi."

"Ve kendini boşluğa düşmüş hissediyorsun."

"Hey-"
Ayağa kalkmaya çalıştığında, Mikasa omuzlarına bastırarak onun kalkmasını engelledi.

"Ancak bunu kabullenemiyorsun. Söyle, neden kabullenemiyorsun?"

"Onu sevmediğimden olabilir belki." Diyerek elini yanağına koydu ve gözlerini devirdi.

Mikasa, onun yanına, ona dönük oturdu.
"Gerçekten sevmiyor musun?" Diye sordu Mikasa.

"Evet, sevmiyorum."

"Peki...neden sevmiyorsun?"

"Basit değil mi?" Dedi Michelle, masanın öteki ucundaki dergisine uzanıp aldı.
"Eren, babam gibi bir erkek." Mikasa'ya baktı." Ben annem kadar saf değilim, sevgiye güvenerek hareket edemem." Ayağa kalkmıştı." Babamı sevmiyorum, babam gibi bir erkeği asla sevemem."
Çevresine bakındı.
"Eren'in kurbanı olmak mı? Unutuyorsun galiba..." Mikasa'ya bakıp güldü." Oyunu başlatan bendim. Kurbanımın kurbanı olmayacağım." Dedikten sonra eliyle Mikasa'nın omzuna hafifçe vurdu.
"Sonra görüşürüz."

Mikasa, somurtarak arkasından baktı.
"Yazık cidden." İç çekmişti." Baban gibi bir erkeğe aşık olacak kadar annensin aslında."

Sasha, masaya oturarak Mikasa'ya baktı.
"Siz ikinizi gördüm! Ne konuşuyorsunuz? Michelle'in o gülümsemesinden ürktüğüm için yanınıza gelmeye totom yemedi doğrusu."

"Michelle, anne. Eren, baba."

"Ne?! Bir çocukları mı var?!" Dedi Sasha, şaşkınlıkla bağırarak." Nasıl, ne zaman?!"

"Ne?" Diye sordu Mikasa, daldığı düşüncelerinden ayrılarak Sasha'ya bakarak.

"Ne zaman çocuk yaptılar?!"

"Birisi çocuk mu yaptı?"

"Evet!"

"Kim?!" Diye sordu Mikasa, şaşkınca." Kim yaptı?"

"Michelle ve Eren!"

"Ne?"

"Öyle demedin mi?!"

"Öyle mi dedim?" Diye sordu şaşkınlığına yeni bir tanesi daha eklenerek. Daha sonra Sasha'nın neyi anlatmak istediğini anlayınca gülmesine engel olamamıştı.
"Ondan bahsetmiyordum, aptal."

"Oh... bir ân ebeveyn oldular zannettim..." dedi rahatlayarak Sasha." Çok korktum cidden..."

"Durumu şöyle açıklayayım..."

Game.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin