10•

687 72 188
                                    

"Okul nasıldı?"

Duymazlıktan gelerek odasına ilerledi.

"Sana seslendim."

Yerinde durup derin bir nefes verdi ve arkasını dönerek babasına baktı.
"Her zamanki gibi."

"O zaman neden erken çıktın?"

"Bu seni ilgilendirmez."

"Benim velayetim altındasın. Vasin benim. Öğretmenlerin beni arayarak okuldan erken çıktığını söyledi ve geldiğin saate bak. Saat 12, Michelle."

"O hâlde çizgiyi aşmasan iyi edersin, ne de olsa aramızdaki tek ilişki bu. Ayrıca Pazar'dan itibaren artık bu iliskimiz de bitecek."

"Okulda olanları duydum. Senin olanı da kaybetmişsin anlaşılan."
Gazetesini indirip, katladı ve masasına koydu. Gözlüklerini başına kaldırıp, bacağını bacağının üstüne atarak kızına baktı.
"Herkesi kaybediyorsun."

"Bu seni ilgilendirmez." Dedi Michelle, dişlerini sıkarak." Hayatım hakkında tek bir laf etmeye hakkın yok senin!"

Adam, ayağa kalkarak kızına doğru ilerledi.
"Ne zamandır ağlamıyordun, bu beni endişelendiriyordu."

"Ağladığımı asla göremeyeceksin."

Cebinden peçetesini çıkartarak, kızına uzattı.
"O hâlde şuan seni görmezlikten gelmeliyim sanırım."
Michelle, peçeteyi aldıktan sonra arkasında bulunan aynaya baktı.
İç çekerek arkasına dönen babası, başını kaldırıp gözlerini yumdu ve derin bir nefes alıp verdi.
"Seni bu duruma ben soktum, üzgünüm."

Michelle'in eli ıslak yanağına gittikten sonra, yutkunarak aynadaki görüntüsüne alışmaya çalıştı.
Hızlıca babasına döndü ve gözyaşlarını sildi.
"Benden özür dileme hakkına sahip değilsin!"

"Evet...biliyorum." Diyerek başını eğdi adam." Biliyorum..."

"Sen bunları yapmasaydın başıma bunlar gelmezdi!"

"Biliyorum..."

"Senin yüzünden ne hâldeyim, bunu da biliyor musun?!" Burnunu çekti." İnsanlar bana acıyarak bakıyor!"

"Sen acınılacak birisi değilsin..."

Babasının önüne geçti.
"Evet, evet öyle! Kimse bana acıyamaz, hiç kimse!"

Adamın dudaklarında buruk bir tebessüm oluştu.
"Evet, bunu hak etmiyorsun."

"Bunu derken sen bile bana acıyorsun!"

"Sana acımıyorum, kendime acıyorum." Elini kızının yüzüne koydu. Silse de gözyaşları akmaya devam ediyordu.
"Çok uzun zamandır içinde tutmana sebep olduğum için kendime acıyorum. Çocukluğunu mahvettiğim için kendime acıyorum. Berbat bir babaydım, bunun için kendime acıyorum."

Michelle, yanağındaki babasının elini ittirdi.
"Pişman rolü mü oynuyorsun? Yaptıktan sonra pişman olmanın ne anlamı var ki?!"

"Çok sarhoştum..."

"Sarhoştum." Dedi gülerek Michelle, burnunu çekti." Bu kelimenin arkasına saklanıyorsunuz. İkiniz de böylesiniz."

"O benim gibi değil, onu tanıyorsun."

"Onu tanımıyorum, seni de tanımak istemiyorum." Dedi Michelle öfkeyle." Bana seni hatırlatıyor! Bana, aldatılmanın acısıyla evden çıkıp kaza yaparak hayata gözlerini yuman annemi hatırlatıyor ve bu olayın üstü kapansın diye ona alkollu bile dediniz..."

"Bununla anılmanı istemedim."

"Ama görüyorsun! Yine bununla anılıyorum!"
Ona doğru adım attı.
"Hangi yüzle o adamla iş yapabiliyorsun? Anlaşılan sadece işinizi değil, karısını da paylaşıyorsunuz!"

Game.||Yeager.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin