•••
Burçin Akhan
Neden burada olduğumuz bir merak konusuyken, mafyaların yanında olmamız biraz ürkütüyordu. Eymen kolumdan sürükleyip merdivenlerden çıkardı. Sinirle ve acıyla buruşturdum yüzümü. Ona karşı çıkarsam daha çok canımı yakacağını az çok tahmin edebiliyordum. Birkaç kez düşmek üzere olmam umurunda bile değildi. Gerçi neden olacaktı ki? Daha tanışalı iki saat bile olmamışken umurunda olmam pek bir tuhaf olurdu zaten. Sinirle çattım kaşlarımı, Esila'nın, bulduğu her fırsatta uyuması sinirimi bozuyordu. Zorla tutulduğumuz bir evde, bu denli rahat olması daha fazla sinir ediyordu beni. Eymen tüm uğraşlarıma rağmen peşinden sürüklüyordu. Hayvan gibi bir mafyadan kurtulmak gibi saçma sapan bir fikir anca benden çıkardı zaten. Odaya soktu, açıkçası tırsmıyor değildim. Şuan çok kötü bakıyordu. Daha fazla susamazken, dik başlılığım ve cesaret ile aptallık arasındaki o ince çizgiden, cesaretlik tarafına itilirken, aynı zamanda aptallık tarafına beni çeken kelimelerin ağzımdan dökülmesine engel olamadım.
''Ne yaptığını sanıyorsun sen?'' diye bağırdığımda, ona karşı istemsizce yaptığım el kol hareketlerine baktı. Tek kaşını kaldırırken; 'Bu cesaret nerden geliyor?' dercesine baktı bana. Umursamamaya ve aldığım cephenin arkasında durmaya çalışırken;
''Kaç kez düşüyordum lan, bir fikrin var mı? Ah tabii ki yok, nasıl unuturum senin gibi biri beni neden umursasın ki!'' dediğimde, Eymen bir kaç saniye bana karşı oldukça soğuk olan gözlerini çekmedi üzerimden. Ellerini saçlarından geçirirken;
''Sekiz'' dedi. Sesi fısıltının bir tık ötesinde çıkmıştı. Zar zor duyduğum rakam karşısında şaşırmadan edemezken ağzımdan şaşkınlıkla;
''Ne?'' döküldü. Eymen sadece birkaç saniye daha suratıma baktı ve sonra ellerini yumurta içerisindeki cebine sokarak;
''Sekiz kez düştün.'' dedi. Sayması tuhafıma giderken, kaldırma zahmetinde bulunmamış olması sinirimi bozuyordu. Sinirle kendime hâkim olamayarak;
''Ha sayıyorsun, ama kaldırma gibi bir şeyde bulunmuyorsun!'' dedim. Eymen sesimin yükselmesi üzerine bana yaklaştı ve kolumdan tuttu. Kendine doğru çekerken kalbimin oldukça hızlı attığını hissettim. Dişlerinin arasından kelimeler zar zor döküldü;
''Bir daha bana karşı sesini yükseltme!'' dedi, daha da çok sıkarken kolumu. Dişlerini sıkmayı bıraktı ve;
''Eğer tam olarak düşseydin belki tutardım! Burası bir anaokulu değil. Çocukça hareketlerin burada işlemez. Bu şekilde davrananlara artı puan verilmiyor. Kendine gel ve biraz büyü!'' Dedikleri üzerine biraz bozulsam da belli etmemiştim; ayrıca beni ne kadar tanıyordu ki böyle konuşma hakkını kendinde buluyordu? Tam ona bağırmak için ağzımı aralamışken, işaret parmağını yüzüme doğru salladı. Arka tarafta korkunç bir hal alan mimikleri ile birleşince yutkundum. Burada olmamamız gerekiyordu.
''Tek kelime daha edersen nefesini keserim.'' dedi. Şuan sinirden ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Esila Hanım ise uyuyordu. Ayağa kalkıp sinirden zıplamaya başladım. Başlatmasın artı puanına. Derin derin nefes aldım ve biraz sakinlediğimde telefonumun nerede olduğunu hatırlamaya çalıştım. Cidden neredeydi telefonum. Nerede... Nerede... Haa, gerizekâlı dışarı atmıştı. Çocuğun bana garezi var herhalde, gelir gelmez saldırmaya başladı. Evde birinin olma durumunu düşünmeden hızlı adımlarla kapıya ilerledim. Kapı neyse ki kilitli değildi. Esila'yı bulmayı sonraya erteledim ve aşağı indim. Kapının etrafındaki cam sayesinde dışarıyı görebiliyordum. Kapı da korumalar vardı. Kapıyı açtım ve seksi görünmeye çalışarak onlara el salladım. Beni, elimi kolumu sallayarak buradan dışarı çıkaracaklarını düşünmüyordum. Bu taktiğim çoğu kez işe yaramıştı. Bu adamları ikna etmeliydim. Kurumuş dudaklarımı yalayıp;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Lisede •Tamamlandı•
Novela JuvenilEsila Soykan annesini kaybetmiş,ailesi dağılmış bir genç kızdır.Herşeye yeniden başlaması için babası hayatında değişiklikler yapmaktadır.Bunlardan biri de okulunu değiştirmektir.Orada hesaba katmadığı tek şey ise kızının dik başlılığının bir genç m...