•••
Esila Soykan
Nefes alamiyordum.Çırpınışlarım ise karşımdaki adam'ın karşisinda yetersiz kalıyordu.Hayatımın bir film şeridi olup gözlerimin önünden geçmesine sayılı dakikalar kaldığını hissediyordum.Gözleri merhametten yoksun,acımasız bir katil tüm gücünü,karanlığını bedenimde serbest bırakmıştı.Ediz'in soğuk ve nefret dolu ses tonunu ilk defa bu kadar derinden hissediyordum.
"Parmaklarını onun üzerinden hemen çek Ares!"
Kafamı hareket ettirebildiğim kadarıyla ona baktım.Bize doğru yaklaşmıştı ve nefret dolu irislerinin hedefi Ares denilen adamdı.Bir kaç namlunun ucu ise Ares'i gösteriyordu.Ares denilen adama çevirdim tekrar gözlerimi.Soğuk,donuk bir gülümseme eşliğinde bedenimi bir çöp parçası gibi yere fırlattı.Dirseğimde,dizimde ve belimde hissettiğim acı ve bir süre nefes alamamam ölmekten beter etmişti birkaç saniye için.Derin derin nefes alırken Ares denilen adam Ediz'e tek kaşını kaldırarak baktı.Daha sonra ise göz ucuyla bana baktı ve tekrar Ediz'e döndü.
"Bana silah çekecek kadar önemli mi bu kız?" diye bir soru yönelttiğinde hala nefes almaya çalışırken Ediz'e baktım.Ediz ile gözlerim buluşunca kaçırmamış ve onu anlamaya çalışmıştım.Gözlerinden tuhaf bir duygu fırtınası geçmişti.Ediz birkaç saniye gözlerime bakıp geri adama döndü.
"Benim evimde benim pençelerim altındaki birine elini süremezsin Ares!.Hele bu kardeşimse asla!" dedi.Ediz'in söyledikleri ve davranışları arasindaki uçurum kapanacak gibi değildi.Pislik gibi davraniyor, babami öldürmeye çalışıyordu ve şimdi beni koruyordu.Cidden nasıl bir oyunun içine düştüğümü anlayamıyordum.Avuç içlerimi
zemine bastirip dizlerimin üzeride durdum bir kaç saniye.Uras bu manzarayi görmüş olsaydi muhtemelen bana bagirmaktan daha fazlasını yapacakti.Yokluğu hissedilir derecedeydi,ondan habersiz böyle bir iş yaptığım için gerginliğim her saniye dahada çok artarken pişmanlıkta onu çevreliyordu.Ares denilen adamın sinirlenmekten çok eğlendiği belliydi.
"Pençelerini teker teker yerinden sökmeden o neden ölmedi söyle!" dedi.
Ediz ise onu umursamadan yanındaki korumaya döndü ve ona birkaç emir savurdu.Yanındaki korumalardan biri bana doğru yaklaşırken birkaç santim geriye doğru sürünmüştüm.Ablami bulmak isterken geldiğim şu durum cidden acınasıydı.Ellerim boğazima istemsizce gitmişti.Kolumdan tutacak olan korumadan kolum çekip kaşlarımı çattım
"Bırak!.Beni ablama götür Ediz!''
Bağırmam Ediz'in dikkatini dahi çekmemişti.Tüm dikkatini Ares denilen adama vermişti.Buraya onca riski alıp ablam için gelmiştim.Şimdi neden elim boş bir şekilde gidecektim ki?.Ediz birkaç saniyenin ardından cümlesindeki tüm kelimelere vurgu yaparak bağırdı.
"Hemen gidiyorsunSoykan!" dedi.Ediz'in bana ilk kez Soykan dediği düşünülürse durum önemliydi.Belki korumayi konuşturabilir ve ablamı kurtarabilirdim.Koruma tekrar koluma elini koydu ve biraz yaklaşıp fısıltıyla
"Yenge yürü" dedi.Anında dikkatimi ona vermiştim,yenge de nereden çıkmıştı?.Şaşkınlığımı Ediz'in gözlerini üzerimde hissedince bir kenara bırakıp kafami yavaşca salladım.Edize aynı kararlilikla bakarken
"Pençelerin arasında ablamı bırakmayacağım"
Kararlılıkla söylediğim bu kelimeler Ediz'i biraz daha sinirlendirsede umursamadan korumanın yardımını kabul edip ayağa kalktım.Emir'in adamlarından biri olmalıydı.Adamları bu kadar içeri sızmış ise ablamı bulma olasılıgım dahada artmıştı.Anlamı düşünürken diğer yandanda Uras aklıma geliyordu.Uras aklıma geldikçe onun arkasindan iş çeviriyor oluşum içimi kemirirken kendimi teselli eden yanım ise anlayışlı olmasinin bunu ablam için yaptığımı anlamasını istiyordu.Ağırlığımın çoğunu verdiğim adam göz ucuyla bana bakıp tekrar boş koridora döndü. Birkaç patırtı duysamda arkamı dönmemiştim.
"Seni kurtaracak adamın elini bizzat öpebilirim"
Oldukça iri sayılan bu adamın sözleri kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu.Mimiklerini kontrol etmek adına tekrar döndüğünde derin bir nefes alıp hala bana bakarken
"En nefret ettiği şey ile onun karşına çıkarsan kim olduğunu umursamadan geçmişin ve geleceğin arasındaki ince perdede seni acımadan boğar,bu nedenle kurtarmak adına fazla düşünmesen iyi edersin"
Sarf ettigi kelimeler üzerine ona beni korkutmamasi gerektiğini anlatan bakışlar atıyordum.Içimdeki cesaretten geriye kırıntılar kalmişti.Uras Demir'in haklı olduğu bir konuda hiç şansımın olmadığın biliyordum zaten ama bunun dile getirilmesi çok...çok korkutucuydu.Gözlerimi birkaç saniyeligine kapattım ve sakinleşmeyi denedim.Ama kaşları çatılmış sinirli bir Uras profili daha korkutucu bir hal almıştı zihnimde.Gözlerimi açtım ve yanımdaki adama baktım.
"O burada mı? " diye sorduğumra soğuk ve iri yarı olan koruma bana döndü ve kafasini hafifçe sallayarak umursamaz bir tavırla konuştu.
"Evet bir kaç beden uzağında,üzgünüm ama gelişi hiçte ferahlatici olmayacak"
***
Eymen Kara
Derin bir nefes aldım ve çirkefliğini ön plana atmış olan sinirden kuduran kadına baktım.Onu tüm bu aksiyondan mahrum bıraktığım için aralıksız konuşmuş ve tüm sinirini dile getirmişti.Onu olası bir tehlikeye atmak istemediğimden dışarıda onunla beraber gözcülük yapmayi tercih etmiştim.Herhangi bir sorun olup olmadığını kontrol etmek adına telefonuma ve etrafıma baktım.Herhangi bir sorun olmadığını anladığımda konuşmaya devam eden Burçini umursamadan cebimdeki sigara paketini çıkartıp dudaklarımın arasına bir sigara yerleştirdim.
''Kuzenimin yanında olmalıydım,benide kendinide burada kalmaya mecbur bıraktın!''
Ateşi sigaraya doğru yaklaştırıp yaktığımda sigarayı birkaç saniye aralıksız içime çektim.Ağızımdaki dumanı dışarıya doğru üflerken bana göz devirdi.Çakmağı cebime atarken sonunda susması üzerine konuşmaya başladım.
''Seni korumak istemem için fazla söylendin,kapa artık çeneni!''
Sarı tonlardaki kaşlarını mümkünmüş gibi biraz daha çattı ve sinirle bana baktı.
''Sana beni korumanı söyleyen olmadı!''
Bağırması üzerine sigarayı yere atıp üzerine bastım.Gözlerimi üzerinde sabitleyip yerdeki sigarayı ezerken sakinleşmek adına kafamı başka bir konuya odaklamaya çalışıyordum.
Bir süredir kendimi onu takip ederken buluyor oluşum ve o fark etmesede ona bakan çocukları dövüyor oluşum ise onu sinir etmek kadar eğlenceliydi.Cevap vermedim ve arabama yaslandım.Susuyor oluşum onu deli ediyordu ve buda bana ayrı bir eğlence oluyordu.Sinirden sarı uzun saçlarını çekiştirecekken onun yanina gittim ve saçlarını çekmesine engel oldum.Burçin ise birşey anlamadığını surat ifadesi ile apaçık bir şekilde belirtirken dahada dikkatimi dağıtıyordu.5 gündür neon veya dark night'a gitmeme sebebim asabi bir kızdan başkası değildi.Bir süreliğine bende bıraktığı beyaz bulutlar siyah bulutlari yerinden etmek için sabirsizlaniyorlardi.Kolunu tuttuğum burçin'in yavaş yavaş ellerine kaydirdim ellerimi.Burçin ise tepkisizce beni izliyor ve bir bütün olmuş ellerimize mavi gözlerini kocaman açarak bakıyordu.Gözlerini elimizden ayirmadigindan diğer elimle çenesinden tutup bana doğru döndürdüm yüzünü.Burçin birkaç saniye ardından sonunda konuşmayı akıl edebilmişti.
"Neler oluyor eymen?" dedi.Bu soru bir kaç gündür kendime sorduğum soruydu bu.
"Rahat bırak beni!" dedi.Gülümsememe engel olamazken
"Bunu yapamam" dedim.Burçin ise olabildigince kuvvet uyguluyordu üzerimde benden ayrilmak için.Benden bu denli mi nefret ediyordu?.Bu sinirler kat sayılarımı artirsada sakin olmayı başarmiştim.Onu serbest bıraktığımda saniyesinde suratima bir tokat darbesi inmişti.Ilk tokatimida asabi kızımdan yemiştim.Sakinliğimi zar zor korurken ona birşeyler demek yerine derin bir nefes aldım.Burçin'in hareket etmeden karşımda kalması ile sindirim kolayca yatışırken, gülümseyerek elimi uzattim ona.Uzattigim elime birkaç saniye baktı ve gözlerini gözlerim ile buluşturdu.
"Iki kalp üst üste çok ağırlık yaptı.Biz iki bedeni tek kalpte buluşturalim bence uzatsam elimi tutar birleştirir misin kalpleri?" dedim. Evet cevabı duyacağıma neredeyse emin gibiydim.Burçin birkaç dakika bana sadece şaşkın şaşkın baktı.Daha sonra gözlerini ardı ardina birkaç kez kırpıştırdı ve kafasini olumsuz anlamda salladi.Parmaklarimla avuç içlerimi kapatirken
"Hayır.Senin gibi bir adamı sevemem...Sen güvenilmez adamın tekisin.Tehlikelisin ve benim boyumu aşan bir karanlığa sahipsin boğulurum ben.Beni karanlığa hapsedecek birini sevemem.Kusura bakma" dediğine parmaklarimin üzerindeki elini aniden attım elimin üzerinden.Uzerimdeki beyaz bulutların yerine firtinanin habercisi olan kara bulutların geçtiğini hissedebiliyordum.Deniz kızımın bu kadar korkak olduğunu bilmiyordum.Ilk kez bir kız tarafindan hayır cevabini almiş ve gerizekaliya dönmüştüm.Daha fazla uzatirsam ya ona yada kendime zarar verecektim.Arabamin lastigine sinirle sağlam bir tekme geçirdim.Bir ruh hastası gidavrankyor oldugumu fark etsemde kendimi kısıtlamadan daha sakin olmaya çalışarak ona döndüm.
"Seversin,öyle bir seversin ki denizkızı karanlığa aşık olursun.Sadece karanlıkta mı boğulur insan?.Eğer öyleyse neden boğuluyorum gökyüzü kadar mavi olan gözlerinde?.Neden nefes alamıyorum denizkızı?"
Dibine kadar girip yeniden ellerini tuttum.
"Bedenimdeki her kan damarlarına çekiliyor.Ruhum ruhunla tutuşmak için can çekişirken nasıl karanlığı bahane edersin beni reddetmek için?.Tutuşturmaz mı bu zihnimde uçuşan küçük balonları?"
Ellerini ellerim arasından çekip benden uzaklaştı.
"Git Eymen,seni sevmek ölümü kucaklamak kadar saçma.Aptal oyununa gelmeyeceğim.Söyle hangi kitabin kaçıncı sayfasından alıntı bunlar?!"
Ellerimden uzaklaştığından beri sıktığım yumruklarimdan birini arabamin camina geçirmiştim.Camdaki çatlama sesini duymuştum ama umrumda değildi.Ikinci kez vurduğumda arabanin kapısının camı yere inmişti. Cam parçalarinin sesi korkan ve ağlayan burçinin sesine karışmıştı.Ruh halimin hızlı geçişlerine ayak uyduran Burçin bu sefer sakin olmam adına bana bağırıyordu.
"Sakin ol eymen yalvaririm sakin ol!"
Sinirle ona döndüm.Dalga geçer gibi sakin olmamı istiyordu.
"Sen varya sen.Sen benim denizkızım olmaktan kurtulamayacaksin anladin mi beni?!.Ya bugün yada 20 yıl sonra yine benimsin yine benim.Başkasinin olmasina izin vermem anladin mi beni?.Senin yüzebileceğin tek yer benim okyanusum!"
Burçin yanıma koşarken hala sinirle ona bakmaya devam ediyordum.Boyunu aşan bir karanlık yüzünden beni sevmeyi reddetmişti. Bunu kabullenemeyip dahada sinirleniyordum her saniye.Ellerime titreyen elleri ile dokunduğunda ellerimi çekip geriye dogru bir kaç adım atmıştım.
"Dokunma denizkızı,senin ilgilenmen gereken yer sol yanım.Fiziksel yaralarımla ilgilenmen sadece zaman kaybı.Uzak dur şimdi!"
Telaşı ve korkusu hala belirgin bir şekilde yüzündeydi hala.Aramızdaki mesafeyi kapatıp yanıma geldiğinde oldukça ince çıkan ses tonu yeniden duyuldu.
"Elin kanıyor! "
"Okyanusum kanıyor denizkızı.Ellerin olmadan çıkamayacağım bir okyanusta boğuluyorum"
Gerektiğinden daha kısık çıkan ses tonum Denizkızımı daha çok etkilemiş olacak ki gözlerinden birkaç damla yaş döküldü.
"Neler oluyor burada?!"
Arkamı döndüğümde nadir olarak ciddi anlarında olduğum şaşkın Efranla karşılaşmıştım.Yanındaki Ece Burçine korku dolu gözlerle bakıyordu.Muhtemelen ona zarar verdiğimi düşünüyordu.Onu ve Efranı umursamayarak geri Burçin'e döndüm.
"Kalbimin çığlıklarını umursamayan sen elimin kanamasınıda görmezden gelebilirsin küçük denizkızı!" dedim.Efran sorusunu bur kez daha yenildiğinde bu sefer sinirle ona döndüm
"Asabi bir küçüğün üzerimde yarattığı şaheser gurur duyduğunu umuyorum her neyse benden bu kadar kim ne bok yerse yesin hadi eyvallah " dedim ve bir tarafinin cami kırık olan arabama ilerledim.Bir mafyanin nasıl kalbi kırılır sorusunun cevabinin beden bulmuş haliydim.Bir cevabi ile ağzıma sıçmıştı resmen.Arabanın içindeki cam kırıklarını umursamadan bindim arabama.Sakinleşmek adına bir sigara yaktım ve dudaklarımın arasina yerleştirdim ve arabayi arabayi çalıştırıp hızla bir kaç gündür gitmedigim dark night'a doğru sürmeye başladim.Demek boğulamazdi karanlikta boyunu aşardi tehlikeler korkak denizkızına bunların hepsini teker teker soracaktım ama bir zamani vardi.Şimdi ise içip kafami dağıtmali ve onu süründurmeliydim.Beni reddetmemin ne demek olduğunu kendi anlayacak ve kafasina yumrukları geçirecekti.O an ise onu durdurmak adına kılımı bile kıpırdatmayacaktım...
♧ ♧ ♧
URAS DEMİR
"Ne yapmayı planliyorsun?"
Emir'in sorusu ile daldığım düşüncelerden uzaklaşıp ona döndüm.Esila'nın benden gizli böyle tehlikeli sayılabilecek bir işe girişmesi öfkemi son seviyelere çıkarırken karşımdaki kadın kadar tehlikeli biri için bu riski alıyor oluşu daha çok öfkelenmeme neden oluyordu.Bu iş için çeteminde benden habersiz onunla bu saçma işe girişmesi öfkemi daha çok şekillendiriyordu.Diğer yandan riskli bir duruma girmenin ardından yapılan aile toplantisinda söylenen gergin ve endişe dolu kelimeler kulağımda tekrar tekrar çınlarken mantıklı düşünmek için kendimi zorlamam gerekiyordu.
"Ne yapılması gerekiyorsa onu.Sende oradaydın,biliyorsun"
Kafasını olumsuz anlamda sallarken diğer yandanda yanındaki kadına nefret dolu bakışlarını gönderiyordu.
"Bunu kurtarmaya çalıştığı için onu suçlayamazsın biliyorsun ablası"
Tırnakları ile oynayan kadın gözlerini üzerimizde gezdirip kaşlarını çattı.
"Siz ne halt yediğiniz sanıyorsunuz aptallar?"
Fiziksel görünüş adına Esila'yı andıracak birşeyler aradım onda fakat aralarındaki uyum okyanusla toprak kadardı.
"Maral Adal'ım ben beni zorlayamazsınız!"
Emir ile birbirimize bakıp onu ve dediklerini umursamadan tekrar yürümeye başladık.Adal egosu bedeninde fazlasıyla yüklü olan bu kadın var olan öfkemi dahada çoğaltıyordu.Esila'nın yaptığı benim açımdan kabul edilir bir şey degildi.Eğer kardeşini kurtarmasi gerekiyorsa bunu beraber yapabilirdik.Arkamdan iş çevirmeye başliyor oluşu sinirimi dahada bozuyordu.Yumruklarim istemsizce sıkmıştım.Kendini hiç düşünmeden hareket halindeki trenin içine atmayı planlıyordu.Amacı sadece trene ulaşmaktı ve sadece ona yoğunlaşıyorken hareket halinde olduğunu unutuyordu.Sakinleşmek adına bir sigara çıkarttım ve iki dudağımın arasina yerleştirdim.Hemen yan tarafımdan uzatılan çakmağı alıp sigarami yaktım.Emir ve Maral hızlı adımlarla yürüyorlardı.Aramızda çoktan uzun bir mesafe oluşmuştu.
"Kaybolmanız gereken bir zamanda olduğunuzu biliyorsun" dediğimde Yağız dediklerimi umursamadan başka bir konu üzerinden savunmaya geçti kendini.
"Abi yemin ederim suç bizim değil bir anda korumalarin önüne attı kendini" dediğinde ona dönüp sağlam bir yumruk attım.Yağız biraz sendelesede geri toparlanmıştı.Onun içeri girmesine izin vermiş olmaları daha çok sakinlik üzerindeki hakimiyetini kaybetmeme neden olmuştu.
"Korumalari gebertip oraya girmesine engel olacaktınız o zaman!"
Emir'in ayarladığı adamlardan birini Ediz'in adamlarından birini kullanması ve Esila'yı buradan çıkarması için göndermiştim.Doğru zamanda onu buradan çıkarmış olmasını umarken hala sinirle Yağız'a bakıyordum.
"Vur abi vur haklısın ne diyeyim" dediğinde derin bir nefes alip verdim.Onları iyi bir şekilde benzetmem hiç bir işe yaratmayacaktı.
"Buna tahamül edemediğimi biliyordunuz.Ama bunu yapmasina bilerek izin verdiniz ve buna dahil
oldunuz!"
Söylediklerim üzerine hala sakinliğini ve sessizliğini koruyan Yağız yere bakıyordu. Konuşmayacağını anladigimda tekrar konuşmaya başladım.
"Benim adamlarımdan öte kardeşlerim ne zamandan beri arkamdan iş çevirir oldu?!" diye bağırarak ona sorduğumda kapıya ulaşmıştık.Bir yandan ona bağırırken diğer yandan Adalların yuvasından çıkmak için yürüyordum. Ediz'in şuana kadar herşeyden haberi eminim ki vardı fakat ne kendisi ne de adamları ortada yoktu.Kapının önünde adamlarım sırayla dizilmişti.Yağız geride kaldığını fark edince üzerindeki dalgınlığı atıp koşarak yanıma geldi.
"Abi aklıma deniz geldi engel olamadım bir an kendime" dediğinde bu sefer sessiz kalan taraf bendim.Deniz onun küçük kardeşiydi ve annesiyle beraber mafyalar tarafindan kaçırılıp öldürülmüştüler.Yağızı ise son anda babam kurtarmıştı.Büyük bir mafya çetesinin oyununa gelen babası sonucunu ailesi ile ödemişti.Omuzuna hafifçe vurdum ve dışarı çıktım.Hemen hemene herkes dısarıdaydı.Esila'nın Selen'in kollarında aglarken gördüğümde kaşlarımı çatmıştım.Emir ve Maral çoktan ortadan kaybolmuşlardı.Maral'ın şuan Esila'ya iyi gelmeyeceğinden emin oldugumdan onu buradan göndermiştim.Evin içerisinde Ediz'in adamı olan fakat bizim için çalışan adamlar bulunduğundan bu işi kolayca halledebilmiştik.Esila beni fark etmemiş ve hala birşeylee söylerken kızarmış burnunu içine çekerek ağlıyordu.Bu görüntü sol yanımda bir sızı oluştursada yumuşamama engel olan ses yine kafamda yankılanmaya başlamıştı.Esila bir müddet sonra beni gördüğünde kendini toparlamaya çalışmış ve gözyaşlarını silmişti.Tepkisizliğimi korumaya çalışırken o bana doğru koşmaya başlamıştı.Yanıma ulaştığında hiçbir şey söylemeden kollarını belime sarmıştı.Ona deli gibi sarılmak istiyordum ama yaptığı ve almak zorunda oldugum karar buna engel oluyordu.Gözlerimi yumdum ve kokusunu içime çektim.Birkaç saniye sonra geri açtığımda Esila bana bakıyordu.Gözleri yaşlıydı ve rimeli akmıştı.Yüzündeki ifadeye bakılırsa suçunu çoktan anlamış ve pişman olmuştu habersiz bu işe giriştigine.
"Dağ ayıcığım?"
Titrek tonda çıkan sesi kalbimi titretmişti.Üşümüş olan elleri ellerimi bulduğunda ona bakmaya devam ettim.Tekrar konuşmaya hazırlandığını fark edince ellerimi ellerinden çekip soğuk bir şekilde konuştum.
"Bin arabaya"
İtiraz etmesine izin vermeden yürümeye başlamıştım.Tüm takım tam kadro halinde buradaydı.Eksik olan tek kişi Eymen'di.Onlara baktıgımı fark eden Efran Ece'nin elini bırakıp koşarak yanıma geldi.
"Abi kız pişman,ona engel olacağını bildiği için boyle bir işe girişti.Üzmeyin birbirinizi rahatlayacaksan gel dağıt yüzümüama yapma be abi"
Sadece bakmakla yetindiğim Efran'ı arkamda bırakarak Esila'nın arkasından arabaya bindim.Esila yine ağlıyordu.Kalbimin ritmini hızlandıran bu kadına bir süreliğine etrafımda olma diye nasıl diyebilecegimi düşünmeden edemiyordum.Babam ve diğerlerinin sözlerini düşünerek Esila'ya bakıyordum.Herşeyi yoluna Solana kadar ondan uzak durmalıydım.
"Küstük mü mafyam? Bana sarılmıyor oluşunu neye borçluyuz söylesene bana" dediğinde derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.Onun önüne itebildiğim tek konuyu öne sürdüm.
"Arkamdan iş çeviriyor oluşuna söylesene ne sandın sen kendini süper kadın falan mı?!.Seni bir çok kez uyardım.Yine beni hafife aldin ve dediklerimin tam tersini yaptın.Herkesi kurtarabilen ekşını günlük aktivitelerinden biri yapmaya çalışan birine döndün iyice.Bu kadar yeter soykan madem beni hafife alıyorsun iyi istediğin yere istediğin kişiye git o halde" dedim.Yumruklarım istemsizce sıkılmıştı yine.Bunu yapmak zorunda olmak beni çileden çıkarıyordu.
"Bir süre seni etrafımda görmek istemiyorum Soykan.Sürekli o güvende mi diye düşünmekten sıkıldım" dedim ve arabanin kapisini açtım.Tam inecekken Esila kolumu tuttu ve gitmeme.engel oldu.
"Tamam gitme soz otururum evde tüm gün ders çalışır hatta saç böreği bile yaparım ama beni sensiz bırakma dayanamaz kalbim.Hem sen sıcacık o kollarını kalbini çekersen üşümez miyim ben?.Bırakma beni dağ ayıcığı" dediğinde elimin üzerine koyduğu elini umursamadan çektim ve soğuk bir şekilde ona bakmaya devam ettim.
"Şansını daha fazla zorlamadan yapman gereken şeylerdi onlar saç böreğini kendin yiyebilirsin" dedim ve arabadan indim.Hemen biraz ileride duran Altay'a doğru yürürken aptal bir döngünün içine düşmeme neden olan faktörlere küfür ediyordum.
"Esila'yı evine birak" dediğimde kafasını onaylar anlamda salladi.Tam yanımdan geçecekken kolundan tuttum ve onu kendime doğru biraz çektim.
"Ona bir şey olmasina izin verirsen sen gebertirim.Onu gözünden bile koruyacaksın!" dediğimde altay bir süre suratıma baktı ve kafasini onaylar anlamda salladi.Sol tarafımdaki zelzele sarsıntısını dahada yükseltirken arkami döndüm ve esila'ya baktım.Yaşlı gözlerle bana bakıyordu.Ellerini cama dayadi ve dudaklarını hareket ettirerek
"Bırakma beni" dedi.Umursamadan arkamı döndüm ve yürümeye başladım.Amaçsızca ormana doğru
yürümeye başladım.Gözlerimi yumdum ve birkaç saniye olduğum yerde durdum.Bir tarafim git ve sarıl desede diğer tarafim onu susturmayi çok iyi becermiş ve tekrar yürümeye başlamıştım.Kara bulutlar gökyüzündeki yerini alırken gökgürültüsü gelecek yağmuru haber edercesine gösterdi kendini.Hemen yanımdaki bir agaca sıkılı olan yumruğumu attım.Çiselemeye başlayan yağmurla beraber esen rüzgar esilanin kokusunu suratıma vurmuştu.Ciğerlerime dolan kokusu bilinç altımin oynadıgı bir oyuna hapsetmişti beni.Esila'nin sesi kulaklarıma kazınmıştı adeta. tekrarlanıp duran sesi beni deli ediyordu.Sanki sol yanımda oluşan yarayi dahada deşiyordu.Kafamı gökyüzüne kaldirdım ve bu halimize ağlayan gökyüzünün hem ağlayışına hemde gülüşüne kulak verdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Lisede •Tamamlandı•
Teen FictionEsila Soykan annesini kaybetmiş,ailesi dağılmış bir genç kızdır.Herşeye yeniden başlaması için babası hayatında değişiklikler yapmaktadır.Bunlardan biri de okulunu değiştirmektir.Orada hesaba katmadığı tek şey ise kızının dik başlılığının bir genç m...