Medya:Uras Demir
•••
Tam olarak tanımasam da onunla geçirdiğim zamanlarda ona karşı birkaç güven kırıntısı beslemiştim. Buna neyin sebep olduğunu bilmiyordum. Sonuçta o bir katildi ve buna rağmen azda olsa ona güvenebilmiştim. Dürüstlük her insan gibi benimde oldukça hassas olduğum bir durumdu. Dürüst olduğuna inanmıştım, çünkü gerçekleri acımasızca insanların yüzüne vurabiliyordu. Kahverengi gözleri oldukça koyulaşmış ve oldukça alaycı bir şekilde bana bakıyordu. Levent Hoca'nın ise bana sormaması sinirimi bozmuştu. Sormadığı halde sinirli bir havaya girmişti. Bir an Uras'a döndü ve birkaç saniye baktı. Uras ise oldukça sakin bir şekilde sırıtıyordu. Ona neden böyle sırıttığını sormasını istemiştim, hatta elinde duran kapalı şemsiyeyi ağzına sokup şemsiyeyi açmasını bile istemiştim. Beynimde dolanan Uras'a olan tüm sinir cümlelerimi yarıda kesen şey Levent Hoca'nın sesiydi.''Böyle bir şey neden yaptın Esila?" dediğinde, sormaması ise sinirimi daha da arttırıyordu. Sorma zahmetine girmeden beni suçlaması, üstüne üstlük birde bunu neden yaptığımı sorması beni çıldırtmıştı.
''Beni nasıl bir anda suçlayabilirsiniz! Sorma tenezzülünde bile bulunmadınız ve direk bunu neden yaptığımı sordunuz! Bu insana nasıl olurda güvenirsiniz!" dediğimde, Levent Hoca tekrar Uras'a baktı. Oldukça ciddi ve sinirliydi. "Güvenilir bir öğrencidir kendisi, ayrıca cebinden çıkan sigara paketi sana hiç yardımcı olmuyor." dediğinde göz devirdim. Uras güvenilirmiş, hah! Birde buradan bakın isterseniz demek istesem de kendime hâkim oldum. Birkaç öğrenci bizim gibi yağmurun altında durmak istiyor olmalıydı ki otobüsün kapısı açıldı. Bazıları bizim olduğumuz tarafa geldi ve yağmurun altında kollarını açıp etraflarında dönmeye başladılar. Dışarıdan nasıl görünüyordum bilmiyordum, ama tir tir titremeye başlamıştım. Çadırlar birkaç görevli öğrenci tarafından toplanmıştı. Deli gibi dönen grup git gide kalabalıklaşıyordu. Bunu fark eden Levent Hoca derin bir nefes alıp; ''Bekleyin burada." diyerek kalabalığa doğru gidiyordu ki Uras'ın sinir bozucu sesini yeniden duymama neden oldu.
"Biz neden burada böylece durup hastalığa davetiye veriyoruz?" dediğinde, Levent Hoca durdu ve arkasını dönüp bize baktı. Sinirliydi, ama yine de gülümsedi.
"Çünkü Uras Bey, ikinizde cezalısınız." dediğinde bende gülmüştüm. Tabii ya, yalancılığını sümüklü bir kötü çocuk olarak ödeyecekti. Bunun hesabını bende soracaktım, fakat bir elinde peçete bir elinde tabanca ortalıkta dolanan katil öğrenci Uras Demir daha izlenesi gelmişti. Aklıma gelen kötü planlarla beraber şeytani bir gülümseme sergilediğimin tabii ki farkındaydım. Levent Hoca uzaklaştığında dik dik bana bakan Uras'a yaklaştım. Etraf çamur içerisindeydi ve yağmur şiddetini arttırmaya devam ediyordu. Hastalanmamamız kesinlikle mucize olurdu. Omzundan ittiğim Uras, tabii ki kıpırdamamıştı, hatta parmak uçlarım acımıştı. Kendi mallığımdan mı hayvan gibi kasları olan Uras'dan mı kaynaklanmıştı bilmiyordum, ama bir adım geriye gitmemesi çok sinir bozucuydu.
"Demek yalancı bir katilsin. Katil olman alıştığım bir durum olmuştu. Nefsi müdafaaydı sonuçta, fakat yalancılığın midemi bulandırıyor. Kaslarının altında yatan o koca yüreğinde dürüstlüğün olmaması ne acı ama. Bunun acısını alacağımdan emin olabilirsin Uras Demir." Dediklerimi oldukça ciddi bir şekilde dinlemişti. Sanırım ona, onun gibi karşılık verecek olmam hoşuna gitmişti ki yarım ağız gülümsedi. Gülümsemesi hâlâ suratından kaybolmamışken parmaklarımı omzundan indirdi ve soğuk bakışlarını üzerimde dolaştırdı. Bileğimi tuttu ve suratını suratıma yaklaştırdı. Islak saçlarından düşen bir damla dolgun ve pembemsi dudaklarının üzerinden süzülüp geçti. Hemen arkasından başka bir damla aynı yolu izledi. Özenle dikilmiş o saçlarından eser yoktu. Şuan kekolar gibi gözükmesini dilerdim, fakat aksine yağmur damlaları ona, bir katile ilahi bir güzellik katmış gibiydi. Saçlarından bir damla üzerime düştü ve diğer yağmur damlalarına karıştı. Öylece sessizce bana bakıyordu. Yutkundu. İrisleri irislerimdeydi ben ise Uras Demir'i inceliyordum. Boyum onun boyundan kısaydı. Kısa olmam yüzünden üzerime eğilmişti. Dışarıdan nasıl göründüğümüzü bilmiyordum, fakat hoş bir görüntü olduğunu sanmıyordum. Yüzlerimiz arasındaki mesafe rahatsızca kıpırdanmama neden olmuştu. Geriye doğru bir adım atmıştım ki ayağım çamura gömüldü. Çamura saplanan ayağımı kurtarmaya çalışırken, dengemi kaybedip düşüyordum ki beni belimden yakaladı. Rüzgâr ile savrulan saçlarım önüme gelmiş ve onu görmeme neden olmuştu. Yine beni düşmekten kurtarmıştı. Üşüdüğümden mi yoksa Uras Demir'in soğuk ve kötü etkisinden mi bilmiyordum, ama titredim. Kendime gelip ondan ayrıldığımda suratında anlayamadığım bir ifade vardı. Kaşları çatılmıştı. Saçlarını arkaya doğru atıp ona baktım. Birkaç öğrencinin üzerimizdeki bakışlarını hissetmiştim. Uras da fark etmiş olmalıydı ki omzunun üzerinden ters ters o öğrencilere bakması, onların bize arkalarını dönmelerine neden olmuştu. Tepkisizdim ve üşüyordum. Tekrar bana döndü. O da yüzündeki anlamsız ifadeye rağmen tepkisiz gibi görünmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Lisede •Tamamlandı•
Teen FictionEsila Soykan annesini kaybetmiş,ailesi dağılmış bir genç kızdır.Herşeye yeniden başlaması için babası hayatında değişiklikler yapmaktadır.Bunlardan biri de okulunu değiştirmektir.Orada hesaba katmadığı tek şey ise kızının dik başlılığının bir genç m...