Esila Soykan
Hastane kokusunu oldum olası sevmezdim, gerçi hastaneleri sevdiğimde söylenemezdi. Hemşireyi zar zor ikna ederek ve steril bir hale getirilerek, yoğun bakıma girmiştim.Ediz, gerçekten sahile gitmiş ve beni bekliyordu.Kimsenin olmaması işime yararken, oluşan sessizlik rahatsız edici bir hal almıştı.İç sesim ve vicdanım her an beni geri döndürecekmiş gibi olurken, içimdeki diğer bir ses sanırım şeytanın sesiydi; 'Git ve gebert' diyordu.Kafamı tüm bu seslerden uzaklaştırmak istercesine salladım.Az ileriden gelen bir kadının feryat edişi bu sessizliği bozmuştu.Duygusuzca etrafı incelerken, vicdanım yine kendini konuşturmuş ve o biyolojik adam için birilerinin böyle ağlayabileceğini fısıldamıştı.Kadının çaresizce feryat etmesi, içimde bir şeylerin parçalanmasına neden olmuştu.O kadını iyi bir şekilde anlayabiliyordum.Birini sonsuza dek kaybetmek sonsuz bir acı bahşediyordu.Koray annemi öldürürken kızı ne olacak diye düşünmüş müydü peki? Hiç sanmıyordum. O kızıyla, -ki kızı falan değildim, biyolojik bağların canı cehenneme- bir baba-kız ilişkisi kurmak adına annesini öldürmüştü. Bir zamanlar onu sevmiş olabileceği riski ise onu daha duygusuz ve nefret edici bir hale getiriyordu gözümde. Acaba ne yapmamı bekliyordu? Alkışlıyoruz milletçe alkışlıyoruz modeline girmemi veya ne kadar da mafya tik bir baba deyip kollarına sarılmamı beklemişti? Ah, ne saçmalık ama. Giderek feryat eden kadının sesine doğru yaklaşırken, hemşirenin durmasıyla durdum.Yoğun bakım ünitesinin kapısını açan hemşireye, içeri girerken;
''Gidebilirsiniz.'' demiş ve iyi bir kız gibi gülümsemiştim.İnanın bu nasıl oluyordu bir fikrim yoktu, fakat öyle yapmıştım işte. Hemşire tuhaf bir şekilde onaylamış ve gitmişti. Hemşirenin gitmesi ile yavaşça arkamda yatan Koray'a döndüm.Bağlı olduğu makinelerden gelen; ''Dıt dıt'' sesleri sinirlenmeme neden oluyordu.Bu adam yaşamayı hak etmezken, doktorların onu kurtarma çabası niyeydi? Çabalarına acıyordum, çünkü bu adam birçok kişinin ölümüne sebep olmuştu.Kendi çocuğunun annesini öldüren bir adamdı bu, kurtarılsa ne olurdu ki? İnsanların hayatını karartmaya devam edecekti. Mesela; bunu ameliyat eden adam, ameliyathanede ter dökerken, bu o kaldığı karanlık yerde bile birilerinin hayatına karartıyor olabilirdi. Saçmalamamın asıl amacı, kafamda dönen sesleri duymamaktı.Beni sürekli bir yerlere çeken sesleri duymak, işimi çok zorlaştırıyordu.Onun yanına ilerlediğimde, göğsündeki yarayı kapatan sargı bezini gördüğüm an, içimdeki şeytanın kahkahâlârı duyulmaya başlamıştı.Bu aralar şizofren olma adımlarında son hızla ilerliyordum.Odayı incelediğimde gözüme çarpan şey diğer tıbbi malzemelerin yanındaki makastı.Makasın bulunduğu kısma doğru hızla ilerlerdim ve yeşil kumaşın üzerindeki makası elime aldım.Tuhaf hissediyorum, fakat bunu umursamamaya çalıştım.Tekrar arkamı dönüp Koray'ın yanına doğru ilerlerken, acaba şu kabloları mı kessem yoksa direk makası mı saplasam diye düşünmeye başlamıştım. Bunlar önemli tabii, o güzel bir ölümü hak etmiyordu. Bir çöp tenekesinin yanında, cesedinin üzerinde farelerin gezmesini hak ediyordu.Titreyen elime baktım.Bir kaç saniye sonra bu adamın katili olabilirdim.Elimi hızlı tutmam lazımdı.Ediz gelmediğimi görüp gelebilirdi.Makinelerle bir kaç saniye daha bakışmıştık.En sonunda kesin ölüm olsun diye makası saplamaya karar vermiştim.Onun yanına doğru giderken her an onun kalkıp boğazıma yapışacağı hissine kapılmıştım.Bu ürkütücüydü.Geberirken bile kaşlarının çatılmış olması ve beyaz dümdüz olan dudakları ise beni biraz korkutuyordu.Bu sinir bozucu bir ürkütücülükteydi.Makası ona saplamak için kaldırdığımda yoğun bakım ünitesinin kapısı açılmıştı.Kim olduğuna bakmadan makası indirmek için yeltendiğimde, biri elimden makası almış ve sert bir şekilde beni yere itmişti.Adam akıllı adam bile öldürtmüyorlardı.Bu adamın yaşama enerjisi ya da isteği, bir şeyler bulup mutlaka onu öldürmemden kurtarıyordu.Demek bu kadar niyetliydi benim hayatımı zindan etmeye.
Soğuk zeminle buluşan bedenim,ayağa kalkmak için tek bir çabada bile bulunmamıştı.Beni yere fırlatan kişiyi baştan aşağı süzdüm.Kötü ve soğuk bir şekilde bana bakıyordu.Gözlerindeki soğukluğu destekleyen ses tonu ise bir buz parçasına çarpıyormuşum hissi veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Lisede •Tamamlandı•
Novela JuvenilEsila Soykan annesini kaybetmiş,ailesi dağılmış bir genç kızdır.Herşeye yeniden başlaması için babası hayatında değişiklikler yapmaktadır.Bunlardan biri de okulunu değiştirmektir.Orada hesaba katmadığı tek şey ise kızının dik başlılığının bir genç m...