Bölüm 23

116K 4.8K 366
                                    

•••

Korkuyla gözlerimi yumdum. Sessizliği bozan camın kırılma seslerini ve silah seslerini dinledim. Kulaklarımda çınlayan camın kırılma sesi psikolojimi bozma yolundaydı. Hiçbir şey bilmemenin verdiği huzursuzluk ise artık içimde büyük bir balon haline gelmişti. Araba hareket halindeyken birden arkadan ateş açılmıştı. Kurşunlar kesildiğinde yumduğum gözlerimi yavaşça araladım. Uras da tıpkı benim gibi eğilmişti. Yüzündeki korkusuzluk beni etkiliyordu. Onda görülen korkusuzluk bendeki merakı yavaş yavaş korkuya çeviriyordu. Kafamı kaldırıp gidip gitmediklerine bakacakken, Uras kafamı daha da eğip;

"Dikkatli ol, cam kırıkları var ve sakın kafanı kaldırma." dedi. Yüzündeki umursamazlık ve soğukluk tüm bedenine yayılmıştı. Elleri oldukça soğuktu, tıpkı gözleri gibi. Bunu nasıl başarıyordu bilmiyorum, ama bana güven veren bir duyguya neden oluyordu. Onun yanındayken kafamın üzerinden bir kurşun dahi uçsa korkmuyordum. Arkamda cama isabet eden kurşunlar yüzünden kırılan ve yanıma düşen cam parçalarına rağmen, benim bile tam olarak anlayamadığım hareketleri bana güven veriyordu. Uras Demir'in yanındayken karşımda ne olursa olsun korkmuyordum. Kafasını yavaşça kaldırmadan önce belindeki silahı çıkarttı. Onun belinde bir silah taşıdığını bilmiyordum, bu beni biraz gerginleştirmişti. Silahı emniyetinden çıkardı ve kafasını yavaşça kaldırıp etrafa baktı, ateş etmeye hazırdı. İç sesim beni gerginlik ve şaşkınlığımdan kurtarmak adına iş başına geçmişti. 'Mafya lan o mafya, su tabancası olacak hali yok!'' deyip, beni eski moduma geri döndürmüştü. Uras birkaç saniye etrafı inceledi ve derin bir nefes verip bana baktı.

''Gittiler, korkma.'' dediğinde, kafamı olumsuz anlamda salladım.

''Korkmuyorum.'' dediğimde Uras gülümsedi. Birkaç saniyenin ardından eski soğukluğuna geri dönmüş ve hâlâ etrafı kontrol ederken birini aramaya başlamıştı. Telefon açıldığında karşı tarafı dinledi ve derin bir nefes verip tüm sinirini ses tonuna yansıttı.

''Eymen, Koray iti arabaya kurşun yağdırdı, evi koruma altına alın. Birazdan söyleyeceğim adrese yeni bir araba gönderin.'' dediğinde, acaba daha nasıl koruma altına alabileceklerini düşünüyordum. Evlerini korumakla görevlendirilmiş bir yığın koruma vardı zaten. Hem evi kurşunlayacak olsalardı, neden bize arabadayken sıkacaklardı ki? Kafamda birçok soru işareti oradan oraya uçuşurken, kendi kendime sorduğum sorulara cevap bulamamam daha da gerginleştiriyordu beni. Uras ve Eymen'in konuşmasını daha fazla dinlemedim ve arabadan cam kırıklarına dikkat ederek indim. Dikkat etmeme rağmen avucuma birkaç tane camın batmasına ve bacağımı biraz kesilmesine engel olamamıştım. Uras karşı tarafa cevap verirken sinirle beni izliyordu. Kendimi dışarıya, hâlâ durmamış yağmurun altına attığımda derin bir nefes verip arabayı inceledim. Uras'ın son model arabası kurşunlar ile süslenmişti. Kırmızı son model arabasına küçük delikler açılmıştı. Arabanın benzin deposuna ateş ederek arabayı kolayca patlatabilir ve bizi öldürebilirlerdi. Bunu neden yapmadıklarını sorgularken, Uras da arabadan indi ve yanıma geldi. Yağmur hızla yağmaya devam ediyordu, tabii bende ıslanmaya. Uras önce çorabın üzerinden süzülen kana baktı, daha sonra ise yanıma geldi ve zorla sakladığım avuçlarıma baktı. Hâlâ avuçlarıma bakarken;

''Sana dikkatli olmanı söylemiştim.'' dedi. Avucumda kesiğin içinde cam olup olmadığına bakıyordu. İlgilenmesini beklemiyordum, hatta umursamaz bir tavırla köşeden izlemesini bekliyorum, ama o beni şaşırtmaya devam ediyordu. Diğer avucumu incelemeye başlarken;

''Fazla derin kesmemiş, içerisinde de cam kalmamış.'' dediğinde bir şey demedim. Sırılsıklam olan üzerime baktı ve arabaya geri döndü. Aklından geçenleri merak etmeme engel olamamıştım. Şehrin dışına yakın bir yerdeydik. Eymen'in gelmesi uzun süreceğe benziyordu. Üşüyordum ve avuçlarımdan yere damlayan kandamlalarını izlemek sinirimi bozuyordu. Avucuma gelen yağmur damlaları kesiği biraz yakıyordu ve kanı daha cıvık bir hale getirip yere damlıyordu. Burnumdan bir damla dudaklarıma doğru düştüğünde, elimin tersi ile yüzümdeki suları silmeye çalıştım. Uras elinde bir poşet ile gelirken ıslak saçları ve üzerine daha çok yapışmış tişörtü ile dehşet görünüyordu. Yalan söylemeye gerek yoktu, insanın yağmurun altında kalası geliyordu o görüntüsü ile. Beni daha az ıslanmam için kenardaki büyük ağacın altına çekti ve poşetin içerisindeki ceketini bana uzattı. Gri kapüşonlu bir ceketti. Üzerimdeki ince ıslak bluzun üzerine giymek istememiştim doğrusu. Uras arabasına baktı ve;

Mafya Lisede •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin