Bölüm 20

134K 5.1K 719
                                    

Medya Esila Soykan

•••
Arabasındaydık yine. Yine ve yine beni karanlıktan çekip kurtarmıştı. Bu hallerimi görmesi beni rahatsız ediyordu. Onun için kötü düşüncelerimi iyiye çeviriyordu ve aklımda belirlenen siyaha boyanmış ruhunun aslında grimsi olduğuna beni yavaş yavaş inandırıyordu. Tek kelime etmeden arabayı sürüyordu. Sahil kenarına geldiğimizde derin bir nefes alıp ona döndüm;

"Neden buradayız?" dediğimde, Uras yarım ağız gülümsedi ve;

"İçindeki kötü enerjiyi dalgalara bırakman için Mavi Göz." dediğinde şaşkındım. Beni düşünüyordu. Acımasız bir adam bile acımış olmalıydı halime. Kapıyı sertçe açıp arabadan indim. Bana kimsenin acımasına ihtiyacım yoktu. Sinirlerim iyice gevşemişti. Acımasız bir mafyayı acımaya itecek bir halde miydim yani?

"O ellerini kırarım senin!"diye bağıran Uras'a döndüm. Kapısını öyle kapattığım için sinirli olmalıydı. Üzerine doğru yürüdüm ve omzuna yumruk attım.

"Bana acımana ihtiyacım yok, kurtarmana da. Sen böyle biri değilsin, ama sırf bana acıdığın için böylesin. Sen suratına tırnağını geçiren birini öldürürsün, yanılıyor muyum?" dediğimde, Uras omuz silkti.

"Ben kimseye acımam Soykan. İnsanlar kendilerine acır." dedi ve kızarmış tırnağın battığı yere gitti eli.

"Buranın hesabını sonra vereceksin. Şimdi dediğimi yap. Kendine acıyan bir Mavi Göz istemiyorum. Bana bir işte yardımcı olacaksın." dediğinde göz devirdim. Birde beraber iş yapacaktık, harika. İşin ne olduğunu bile sormadan boş bir banka attım kendimi. Yanıma oturdu ve sigarasını araladığı dudaklarının arasına koydu ve sigarasını yaktı. İçimdeki kötü enerjiyi, dalgalara bırakmamı söyleyen kişi Uras Demir'di. Cümledeki sırıtan kişi ise yine Uras Demir'di. Tuhaf biriydi ve aynı zamanda ilgi çekiciydi. Görüntüsü sizi onu izlemeye itiyordu, ama onun yanı sıra davranışları da bir hayli ilgi çekiciydi. Dumanı gökyüzüne üfleyişini ve zehri yeniden içine çekişini izliyordum. Onu izlerken merakıma yenik düşüp;

"Ne yardımı edecekmişim sana?" dediğimde, sigarasını söndürdü ve bana baktı. Ağzındaki son dumanı da denize doğru üfledi ve;

"Sevgili rolü yapmamız gerek." dediğinde, kendi tükürüğümde boğulmuştum. Öksürüklerim ile bana dönen Uras, beklemediğim hafiflikte vurdu sırtıma. Ben, Uras Demir ile iş icabı sevgili rolü yapacaktım öyle mi? Gülünesiydi bu fikir. Bir Uras'a baksalar birde bana baksalar, sevgili olmadığımızı anlarlardı zaten. Ne ara gidip su almıştı bilmiyorum, ama suyun kapağını açıp bana uzattı.

"İç." dedi soğuk bir şekilde. Emrine uyup suyu yudumladığımda, tekrar göz ucuyla baktı bana ve devam etti.

"Babamın yakın arkadaşlarından birinin kızı bana âşık ve oldukça dişli biri, pes etmiyor yani ve bana sadece sen yardım edebilirsin." dediğinde sessiz kaldım. Kirpiklerini birkaç saniye ara ile kırpıyordu. Kahvemsi gözleri ise denizdeydi. Bir müddet ikimizde sessiz kaldık. Dalgaların sesini dinlerken aklıma gelen fikir ile sırıttım. Birden ayaklandım ve elimdeki suyu yanlışlıkla Uras'ın üzerine döktüm.

"Hadi gidelim!" dediğimde, Uras tek kaşını kaldırıp önce bana baktı. Üzerindeki su şişenin kapağını tutup bana attı ve üzerine dökülmüş yarım şişe suya baktı. İçinden küfür ettiğini duyar gibiydim. Bana işi düştüğü için mi bilmiyorum, ama bir şey demedi ve dökülmemiş gibi davrandı. Bir şeylerin döndüğünü sezmiş gibiydi. Bozuntuya vermemek adına;

"Şu yellozun hesabını kesme vakti, hadi!" dediğimde, Uras biraz şaşırmıştı. Kullandığım kelime yüzünden olduğunu varsayıyordum ve bu nedenle açıklama gereği duydum.

Mafya Lisede •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin