Bölüm 40

87.4K 3.9K 385
                                    

•••

Esila Soykan

İki saattir oturmuş, Uras'ın sinirinin geçmesini bekliyorum. Ne var yani biraz hırpaladıysam? En güzel yerinde gelmişlerdi,tam kafasını masaya vurarak patlatacak iken. O sırada kolumda olan ve benim o an fark ettiğim dikişimde patlamıştı. Uras'ın kızma nedenlerinden biride buydu.

"Soykan biraz kıçının üzerinde otur. Kolundaki dikiş ve kesikler bile senin yerinde durmanı sağlamıyor. Bak eğer bir kez daha kendine zarar verecek bir duruma girersen o zaman gerçek mafyayı görürsün." dedi.Her ne kadar iyiliğimi düşünüyor olsa da beni böyle azarlaması sinirimi bozuyordu.Karşıdaki üçlü koltuğa kendilerini zorla sığdırmış suç ortaklarıma baktım. Hepsi mafyaların ezici ve delici bakışlarına maruz kalmışlardı. Diğer bir suç ortağım sayılan Efran ise salona yeni girerken elinde yardımcının yaptığı kurabiyelerden biri vardı. Güle oynaya gelirken Uras'ın ona söylediklerini takmadığını belli ediyordu. Kurabiyesinden büyük bir ısırık aldı ve bizim yanımıza geldi. Uras ona öldürücü bakışlarını atarken o umursamamış ve cebinden telefonu çıkarmıştı. Herkes ne yaptığını içten içe merak etse de ses çıkarmamışlardı. Efran telefonundan gelen Havanna Brown ile hâlâya başladı. Herkes ona deli öpmüş gibi bakarken o;

"Gel abi beraber delirelim." dedi. Bayağı havaya girmiş olan Efran'ın bu halini gördükten sonra ondan mafya olmayacağı kanıtına varmıştım. Uras sinirle yumruklarını sıkarken Efran müzik ile bir ilgisi olmayan hâlâyına kolumdan tutup beni de dâhil etti. Kurabiyesinden büyük bir ısırık aldı ve kaldığı yerden devam etti. Bende Efran'a ayak uydurmuştum. Uras sinirle bağırdı;

"Kapat lan o müziği." dedi. Efran'dan çektiği kolum ile hâlâyımız yarım kalmıştı. Efran müziği kapatırken küçük bir çocuk masumluğuna girdi ve;

"Tamam, abi kızma ya." dedi. Bitirmek üzere olduğu kurabiyeden bir ısırık daha aldı ve ona bakan Uras'a uzattı.

"Abi kurabiye var, tekila ile süper gidiyor al istersen.'' dediğinde, davranışlarının sebebi ortaya çıkmıştı. Uras uzattığı kurabiyeye ve Efran'a baktı.

"Ulan ben sana içme demedim mi? İçince kıçı kaybediyorsun sen!" dedi. Bu sefer sinirini tamamen Efran'a yöneltmişti. Efran sarhoşluğun etkisi ile mal mal sırıtırken;

"Abi, Ece sen sarhoşken daha tatlı oluyorsun dedi diye içtim bende." dediğinde Ece'ye baktık. Ece ben suçsuzum dercesine omuz silkerken;

''Benimle uğraşmasın sızıp kalsın diye şey ettim. Bakmayın öyle, çiğ balık soktu ağzıma bu salak herif." dedi. Bir anda çemkirmeye başlamıştı. Efran suratını asıp mutfağa doğru giderken şarkı söylüyordu.

"Tavukları pişirmişem hacıyı da çarşıya göndermişem..!'' diye diye mutfağa giderken şaşkın bir şekilde ona bakıyorduk.Ece arkasından bir süre sessizce baktı daha sonra ise göz devirip konuşmaya başladı;

"Ama sarhoşken daha aptal oluyormuş, anlamış oldum." dedi. Uras ona sinirli sinirli bakıyordu.Bunu fark eden Ece yumuşamaya başlamıştı hemen.

"Tamam, bakma öyle enişteciğim. Neyse ben gideyim de bakayım bari." dediğinde Uras ona; 'Bir zahmet' dercesine bakıyordu. Ece kızların arasından çıkarken, Uras ve Yağız'ın delici bakışları ile koşar adımlarla mutfağa gitti. Uras bana döndü ve sinirle bu sefer bana bakmaya başladı.

"Umarım ikazımı dikkate alırsın." dedi.Yeteri kadar azarlandığımı düşünüp ayağa kalktım. Tam Uras'ın karşısında durup, bu sefer ben ona sinirle bakmaya başladım.

"Uras geçireceğim şimdi televizyonu kafana, yeter anladım. Fakat yaptığımdan pişman falan değilim. Oh olsun, mosmor ettim suratını havlu güzelinin." dedim ve gülerek salondan çıkıp merdivenlere yöneldim. Arkamda sinirli bir Uras bıraktığımdan adım gibi emindim, fakat bu umrumda değildi.

Mafya Lisede •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin