Bölüm 17

133K 5.3K 525
                                    

Medya Efran Ateş

•••

Çadırlarını kısa sürede kurmuş olan Uras ve çetesi, moda şovundan fırlamış çıplak mankenler gibi çadırlarının önünde dikiliyorlardı. Hepsinde olağanüstü kas mevcuttu, özellikle Uras'ın kasları göz kamaştırıcı derecedeydi ya da sadece bana öyle geliyordu. Bananeydi ki onun kasından? Kendi kendime havaya girip onlara arkamı döndüm ve çadır arkadaşım can yoldaşım Burçin'in çadırla imtihanına baktım. Sonunda çadırı kusursuz bir şekilde kurduğunda ellerimi birbirine vurarak;

''Bravo kız sarı çiyan, gözlerimi yaşarttın!'' dedim. Sarı çiyan kelimeme göz deviren Burçin;

''Keşke sende azıcık ucundan tutsaydın da bu havada bu kadar terlemeseydim bende.'' dedi. Hava sabaha göre biraz bozmuştu. Düzeleceği ümidiyle çadırları kurmuştuk. Havanın düzeleceğine hiç inanmıyordum, fakat bunu çevremdekilere belli etmiyordum; çünkü bu kamp işi için çok heyecanlıydılar. Ellerini birbirine vurarak tüm dikkati üzerine toplayan kamp işinden sorumlu olan Levent Hoca'ya baktım. Herkes yaptığı işi bırakmış dikkatle onu dinliyorlardı.

''Hava ne kadar bozulsa da isteğiniz üzerine buradayız çocuklar. Umarım yağmur yağmaz ve burada rezil olmayız.'' dediğinde, onunda havanın düzeleceğine dair umudu olmadığını anlamıştım. Tek umut ettiği şey daha da kötü olmamasıydı sanırım. Etrafımdakilere baktığımda bir kısmının yüzünün asık olduğunu gördüm. Levent Hoca da bunu fark etmiş olmalı ki gülümsedi ve;

"Çadırlarda kurulduğuna göre keşfe çıkabiliriz!" dedi.

Levent Hoca'nın keyifli sesi diğerlerinin de asık suratlarını düzeltmişti. Neşeli seslerin sahipleri Levent Hoca'nın peşine kuyruk olurken, ben Burçin'i bekliyordum. Öylece durmuş Uras'ın yanındaki, sanırım ismi Eymen olan çocuğa bakıyordu. Göz devirip omzundan ittim onu ve diğerleri gibi bizde Levent Hoca'nın ve diğer hocaların peşine takıldık.

''Bak kızım öyle bakmaya devam edersen çocuk alev alacak. Bizi burada öldürebilirler, biliyorsun değil mi? Ormandayız, ayı kaptı dese yerler. Riske hiç mi hiç gerek yok, o nedenle çek gözlerini çocuğun üzerinden." dediğimde, Burçin omzunun üzerinden dönüp bana baktı. Bunu söyleyenin ben olduğuma inanamadığının farkındaydım.

''Senden bunları duymak çok göz yaşartıcı Esoş.'' dediğinde, göz devirdim ve omzuna kolumu attım.

''Bak kanka, neden onlarla saçma bir şekilde tartışıp göz göre göre alt etmelerine izin verelim ki. Daha iyi şeyler yapabiliriz.'' dediğimde, Burçin bana döndü ve; 'Ben biliyordum' temalı bakışlarını bana fırlattı. Omuz silkip omzundan elimi çektim ve saçlarımı düzelttim. Burçin;

''Bende diyorum bu bizim Esila mı? Tabii ki de değilmiş.'' dediğinde, onu fazla umursamamıştım. Kendi âlemlerini yaşayan bir grup kız, bağırarak şarkı söylemeye başladığında saçma sapan hareketlerine gülmeye başlamıştım.

''Yarına kim sağ, kim selamet.''

Neyse ki güzel sesli kızlarımızın sesi, cırtlak sesli kızlarımızın sesini bastırıyordu da gürültü kirliliği fazla oluşmuyordu.

''Bu gece kalbim sana emaaneet.''

Onlara katılan Burçin'i gördüğümde gülümsemem genişlemişti. Çadırları kurduğumuz alandan bayağı bir uzaklaşmıştık. O kadar yürümelerine rağmen enerjilerinden zerre kaybetmeyen koca yürekli arkadaşlarımız, şarkı söylemeye devam ediyorlardı. Uras ve çetesi ise arkadan, her şeyden uzak bir şekilde geliyorlardı. Nefes nefese kalmıştım. Burçin ve diğerleri kendini şarkı söylemeye o kadar çok kaptırmışlardı ki arkada kaldığımı fark etmemişlerdi bile. Koca bir ağacın gövdesine elimi koyup nefes alışverişlerimi düzeltmeye çalıştım. En arkada kalan ben olmuştum. Uras ve çetesi görüş alanıma girdiğinde, Uras'ın umursamaz bakışlarının altındaki alaycı bakışları sinirimi bozmaya başlamıştı. Yanındaki yelloz ve diğerleri grubun arkasından yürümeye devam ederken, Uras benim yanımda durmuş sinir bozucu bir şekilde bana bakıyordu. Nefes alışverişlerim düzeldiğinde ve biraz dinlendiğimde elimi ağaçtan çektim ve dik dik bende Uras'a bakmaya başladım.

Mafya Lisede •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin