Medya:Esila Soykan
•••Sinirle ona baktım. Ne sanıyordu kendini böyle. Popomu ovuşturma isteğimi zar zor geri gönderirken, kızların kalkmadığı dikkatimi çekmişti. Sinirle hepsine teker teker baktım. Daha sonra Uras'a döndüm;
''Ne yaptığını sanıyorsun sen? Tamam söz verdin, ama sözün o gün ben giderken bitti. Gitti, bitti kalmadı söz falan, kendini zorunlu hissetme!'' dediğimde, Uras yarım ağız gülümsedi ve yanındaki sempatik çocuğa baktı;
''Bitmiş.''dedi. Sessindeki alaycılığı damarlarımda hissedebiliyordum. Ters bakışlarım onun bu alaycılığı karşısında daha fazla etkili kalamamış ve donuk bir hal almıştı. Uras birkaç saniye içerisinde ciddileşmişti. Sandalyeden kalktığında geri geri gittim. Zarar verecekmiş gibi hissetmiş ve onunla yakın olmak istememiştim. Zarar vermesi her ne kadar umurumda olmasa da şuan bunu yapmasına izin vermezdim. Rezil olmak istemiyordum. Uras bir adım yaklaştığında, bu sefer daha cesur olup geri adım atmamıştım. Tekrar çattım kaşlarımı. Uras bileğimi kavradığında, çekmeye çalışmıştım.
''Çek ellerini bileğimden!'' dediğimde, Uras ters bir bakış attı ve;''Kes sesini, rezil olmak istemiyorsan!'' dediğinde sustum. Masada bir hareketlilik sezdiğimde masaya döndüm. Çisem ve Burçin aynı anda kalkmışlardı. Birbirlerine baktılar ve ilk olarak Burçin korkusuzca;
''Bırak onu. Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz? Bu ne hadsizlik!'' dediğinde, cesaretinden dolayı onu iyi bir öpecektim; ama sonuna kadar haklıydı. Ne yaptıklarını sanıyorlardı. Burçin son derece korkusuz bir şekilde Uras'a bakmayı sürdürüyordu. Yanındaki çocuk kalkıp Burçin'in kolunu tuttu. Uras'dan daha sıkı ve acımasız tuttuğu çok barizdi. Burçin sadece suratını buruştururken;
''Ne bu şimdi, güç gösterisi mi? Yapabildiğinin en iyisi kolumu sıkmak mı?'' dediğinde, kafedeki birçok kişi bizi izliyordu. Uras bunu fark ettiği an, tahminen kafenin sahibi olan kişiye;
''Herkes burayı derhal boşaltsın. Zıkkımlanan dışarı!'' dediğinde, kafeden homurtular yükselmişti. Sahibi olduğunu düşündüğüm kişi kafasını hafifçe salladı ve;
''Hemen efendim.'' dedi ve müşterilerine döndü. Ellerinin birbirine vurup kapıyı gösterdi.
''Kafemiz yarın tekrar hizmetinizde olacak. Çok özür dileriz, iyi günler.'' dediğinde, kabalığından ve korkaklığından dolayı tiksinç bir ifadeyle adama bakıyordum. İnsanların bu adam karşısında bu derece köle olmaları sinirimi bozuyordu. Öl dese ölecekler gibiydi. Kafenin yavaş yavaş boşaldığını gören Uras, Burçin'in yanındaki adını hatırlayamadığım çocuğa döndü. Tanışmamıştık, fakat kulak aşinalığım olmuştu. Uras'ın suratındaki ifadeyi rahat bir şekilde inceleyemiyordum, ama sinirli olduğu çok belliydi. Uras uyarıcı bir tonda;
''Eymen.'' dedi. İsminin Eymen olduğunu öğrendiğim çocuk nefret ve sinirle Burçin'e bakmaya devam ediyordu. Gözlerini Burçin'in üzerinden çekmeden;
''Dinliyorum abi.'' dediğinde, her an Burçin'e laf söylemek için tetikteydi. Tek kelime etmesini bekliyor gibiydi. Uras bileğimi hâlâ tutarken;
''Bırak onu. Sende kes sesini. Haddimizi, sınırımızı sana soracak değiliz. Sen, seni ilgilendiren konulara dön. Bize had ve sınırdan da bahsetme, şayet edersen bunu bir şekilde ödersin ve sınırlarımızın nereye gittiğini öğrenmiş olursun!'' dedi. Tüm kızlar onu pür dikkat dinliyordu. Bir köşede kendi âlemlerinde olan Yağız ve Poyraz tam olarak; 'Hepinizden nefret ediyoruz' modundalardı. Telefonlarına gömülmüş ve kendilerini kaptırmışlardı. Burçin boğazını temizledi ve Eymen'den kurtulan kolunu ovuşturup;
''Güç gösterisini tercih edeceksiniz yani... Ben a-'' demişken, ne diyeceğini anladığım an alev almış gibi;
''Burçiiiiin'' dedim. Ölüme koşarak gidiyordu ve birinin onu frenlemesi gerekiyordu. Uras onu eğer devam ettirseydi kesinlikle yaşatmazdı. Eymen yandan yandan dürterken;
''Eee,''' dedi. Uras umursamazca onlara baktı. Masadaki her erkek resmen kızları tartışmaya teşebbüs ediyordu. Bileğimden tutup beni sürüklemeye başladı. Kafeden çıktığımızda dönüp kızlara baktım. Arkamızdan merakla ve endişeyle bakıyorlardı. Biraz endişelerinin geçmesi için gülümsedim ve dudaklarımı oynatarak; 'Sorun yok' dedim. Uras daha da hızlandığında önüme döndüm. Alışveriş merkezinin asansörüne bindirdiğinde, ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Çatıdan beni poşet gibi atıp, uçarsa gökyüzünün düşerse toprağındır mı diyecekti? Saçma sapan sahneleri kurgulamayı bir kenara bıraktım, en azından bırakmaya çalıştım. Asansöre bindiğimizde hâlâ bırakmamıştı elimi. Tek kelime etmek gelmiyordu içimden. O sustuğu için benim de susasım geliyordu. Konuşmaya başladığı an çemkirmeye başlayacaktım. Sessizliğin korunmasına yardım ediyordum. Asansör durduğunda indik. Burası mağazaların depoları gibi bir yerdi sanırım. Bu katta sadece alışveriş merkezinde çalışanlar bulunuyordu. Birkaç kişi bize baktı, daha sonra işlerine döndüler. Çatıya ulaşmak için bu sefer merdivenleri çıkmaya başladık. Amacını çok merak ediyordum. Kafasında neleri kurguladığını tahmin etmek çok zordu. Sessizliğini korumaya devam etti. Nefes nefese, sürüklene sürüklene çıkmıştık çatı katına. Çatı katında bulunan terasın kapısını açtık ve içeri girdik. Uras buraya girdiğimiz anda bileğimi bırakmıştı. Ellerim ile bileklerimi ovuşturmaya başlamıştım. Aşağıya doğru baktı ve bana döndü. Kenardaki bir taşa oturduğunda, aşağı düşme tehlikesine karşı ben bile korkmuştum. Çok az bir yükseklik korkum vardı. Bu yenilebilir bir seviyedeydi, fakat oldukça yüksek bir yerdeydik. Cool bir şekilde oturdu ve gözlerini bana dikti. Göremeyeceği bir yere kaçmak istemiştim. Gözlerinin kahverengisine odaklanmışken çemkirmek bir hayli zor oluyordu. Gözlerimi kaçırdım. Donuk ve soğuk kahvemsileri ile karşı karşıya kalmaktan rahatsızlık duyuyordum. Uras bunu hissetmiş gibi;
''Gözlerime bak. Dik gözlerini gözlerime!'' dediğinde, ona bakmamaya devam ettim. Ayaklandığında ona baktım. Ellerini cebine koydu ve gerinerek yürümeye başladı. Ağır gelen egosu ile devrileceğini düşündüm bir an. Kaslı gövdesi yavaş hareketlerle yükseliyordu. Bunu görebiliyordum. Dikkatimi Uras'dan uzakta herhangi bir noktaya odakladım. Uras sinirini sesine taşırmış bir şekilde;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Lisede •Tamamlandı•
Ficção AdolescenteEsila Soykan annesini kaybetmiş,ailesi dağılmış bir genç kızdır.Herşeye yeniden başlaması için babası hayatında değişiklikler yapmaktadır.Bunlardan biri de okulunu değiştirmektir.Orada hesaba katmadığı tek şey ise kızının dik başlılığının bir genç m...