hellö!
nasılsınız gece kuşları!
ve günün ilk bölümü sjskmcösnxikinci bölüm için 100ü mü geçsek acaba sabah için 🤭
lafı fazla uzatmadaaaan hepinize keyifli okumalar!
satır arası yorumlarda görüşmeyi unutmayalım lütfen 💛×
"Nasılsın?" diyerek yanıma gelip oturan Korhan'a baktım. Uzun bacaklarını hafifçe açıp otururken dirseğini de sırtını yasladığı demirlerin arasındaki uzun bağlantı yerine koymuş, böylece sol kolunu aramıza almıştı.
"İyidir, sen," dedim bacak bacak üstüne attığım, sağ bacağımı sallayıp bahçe duvarına vurdururken. Ara sokakta oynayan çocukları izliyordum. Tabii bir de onlarla oynayan Çağatay'ı.
Korhan soruma, "Aynı," diye kısa bir cevap verdi. İkimizde bir o yana bir bu tarafa koşan, yakar top oynayan Çağatay'ı izliyorduk.
"Çağatay, hep bu kadar enerjik mi?"
Dediklerine gülerken ağzımı elimle kapatıp başımı salladım. "Öyledir, küçük bir çocuk. Berk de onun aksine bir o kadar daha ağırbaşlı."
"Berk... Ağabeyi?"
"Aynen," deyip başımı Korhan'a çevirdim ve onunla göz göze geldim. Dudaklarıma nezaketten minik bir tebessüm yerleştirdim. "Engin ve senin akranın."
Korhan cevap vermek yerine ağır ağır başını sallarken yandan bakışla Çağatay'a baktı ardından geri gözlerime döndü. Simsiyah gözleri, güneş battığından dolayı kara inci gibi parlıyordu.
Hatırlıyordum çok net.
Babam, Kemeraltı'na gittiğinde çarşıdan küçük bir file dolusu meşe almış gelmişti.
İçinde orta boyda olan simsiyah iki meşeyi görünce o akşam fileyi açtırmış da karşı eve geçmiştim hemen sağ elimde filedekiler ve sol elimde saklı iki siyah diğer meşelerimle.
Perran Teyze ve Acar Amca'ya öpücükler atıp direkt Korhan'ın odasına fırlamıştım, "Korhan, gözünü meşe yapmışlar," diye diye.Korhan'ın genişleyen tebessümüne gözüm kayarken gayri ihtiyari, "Ne oldu," dedim.
"Deminden beri sesleniyorum. Daldın, gittin." Elinin tersi ile omzuma hafifçe vurdu. "Bu kadar özlediğini bilmiyordum."
"Sus ya," deyip omuzlarımı silktim ve kaşlarımla kendisini işaret ettim. "Aklıma siyah meşelerim geldi," dedim. "Gözlerine bakınca."
Dediklerimle gözleri kısa süreliğine kapandı Korhan'ın. Aralanan dudaklarını birbirine bastırınca bir merak duygusu, kaşıntı hissi gibi tüm vücudumu sardı. Ne düşünmüştü acaba? Ardından açtı hemen siyah gözlerini. Geri bana doğrulttu. "Kapıma dayanışın, o cıvıl cıvıl bağırman... Hâlâ aklımda," dedi. "Bir de Korhan yerine, Koran Koran derdin. Vurgulara dönmezdi dilin."
Yalan kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzdüm. "Böyle alay edeceksek yalnız... Düşünmem bir daha," dedim. Çocukluğum, Korhan'ın çocukluğu ile birdi. Selim ile anlaştığımdan daha farklı anlaşırdım onunla çocukken.
"Benimle sakin oynayışların, sakin sevişlerin... Çok severdim. Selim ile haşin oynardık."
Korhan, dediklerimle "Bunları bana mı anlatıyorsun," der gibi baktı bana. "Sizin televizyonda ilk defa boks maçını görünce, boks maçı yaptığınızı gördüm ben."
Kelimeleri hafızamı tazelerken aklıma düşen silik hafif anlarla gür bir kahkaha attım. İkimizin de dudağının kenarı patlamıştı. İkimizde acıdan ağlarken Selim, Hande Abla'ya ben de pıtı pıtı adımlarımla okuldan gelmiş bizi izleyen Korhan'a koşmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emret komutanım - yarı texting
Romance5×× ××× ××××: Hey! 5×× ××× ××××: Kimsin, nesin? Hiçbir fikrim yok -insan olman dışında. 5×× ××× ××××: Canım şu aralar fena sıkkın. 5×× ××× ××××: Şimdi sana arka arkaya bir sürü mesaj atacağım. Çünkü böyle uzun mesajlar gerekmedikçe, taksit taksit m...