hellö!
keyifler nasıl bakalım?geçiş bölümü diye en azından sınırlardan oy doldu diye atayım bu bölümü de dedim.
hepinize keyifli okumalar!
🤍🐣.
÷
15 & 16 Temmuz 2018
İçinde yer aldığım bir operasyonu daha başarıyla sonuçlandırmamızın o garip tatmin edici, gurur verici hissini yaşıyordum. Kelime haznemin geniş olduğunu düşünen biriydim ama bu duruma asla bir sıfat yerleştiremiyor ya da tanımlayamıyordum. Uygun bir kelime ile bağdaştırma yapamıyordum. Kelimelere dökmek oldukça zordu benim için.
Kemerimi son kez vücuduma göre ayarlayıp ayarlamadığımı kontrol ettikten sonra kapıyı açıp kendimi odaya gitmek için koridora attım. Sonuçta yaptığımız bu işi bir de kağıtlara aktarıyor, rapor haline getiriyorduk. Her işin vardı bir resmi tarafı işte.
Ferruh'un odanın kapısını çalıp içeri kafasını sokmasını ve beni bulamamasını ona on beş adım sol tarafından uzaktayken izledim. "Buradayım koçum, hayırdır?" dedim, kapıdan kendini geri çektikten sonra.
"Siktir," diye gevelendiğini duyar gibi oldum ama sormak yerine kaşlarımı çatıp ağzından çıkacakları bekledim. Hiç ses çıkmaması üzerine, "Evet Kartal? Seni dinliyorum?" dedim.
Ağzında geveleyeceği şeyin az çok ne sebepten olduğunu tahmin edebiliyordum. Bugün aylardan Temmuz'un on beşiydi. Hatta on altısı olması için birkaç dakika vardı. Doğum günümü geçeli iki gün olacaktı neredeyse, gece doğduğumu ele alırsak. Büyük ihtimalle klasik geçen sene de yaptıkları gibi doğum günümü kutlayacaklardı.
"Komutanım," dedi ve bana otuz iki dış sırıttı. "Uğrayacak kantin mantin, tuvalet falan... Bir ihtiyacınız var mı, diye sormaya gelmiştim. Var gibi duruyor sanki," deyip arka arkaya salladı kafasını hızlı hızlı. "Sanki telefon yanıtlarınız var gibi, bir telefon görüşmesi yapın siz? Bence buna çok ihtiyacınız varmış gibi duruyor!"
Kafamı hafifçe yana eğip ellerimi belimin iki yanına yerleştirdim. Kemerimin hemen üstüne... Kuruyan alt dudağımı dilimle nemlendirip dik bakışlarımı Ferruh'un parlak mavi gözlerinin içindeki siyah noktaya gönderdim.
Bakışlarımın esirine karşılık o da dik dik bakışlarımı gözlerime dikti. "Meslek damarım tutarsa bu andan kurtulamayız bakın komutanım," demesi ile kafamı iki yana salladım. "Oğlum sanki yapmak isteyeceğiniz şeyi bilmiyorum ben," dedim. "Çok belli."
Tek elini kaldırıp sözü devraldı Ferruh, "Ya şimdi demeyin ama öyle komutanım," dedi. "Teesüf ederim. Şimdi siz gidin de şöyle bir gecenin ayazında dolaşın. Gecenin ayazında şahsen ben, dolaşmayı çok severim."
"Niye böyle bir uğraş içerisindesiniz oğlum? Odada oturup raporu hazırlarken gelin işte odaya."
"Beni buna siz zorladınız," deyip sesli bir nefes verdi. "Şahsi telefon ağınız meşguldü geçen gün. Ervin Sarızeybek Müstakbel Yenge Hanımefendi'nin de size mesajı var. Görselli hemi de."
Belli belirsiz sırıttım Ferruh'un dediğine. Doğum günü kutlamayı anım şanım şekilde sevmesem de herkes gibi az çok değer veriyordum yine. Hem azınlıktan yanaydım hem de çoğunluktan.
"Seni bir gün fena sikeceğim ama, hayırlısı..." deyip arkamı döndüm ve arşınladığım yolları sil baştan bir daha arşınladım. Kaldığım odaya doğru ilerledim. Cebimden anahtarımı çıkardım, kilitli olan kapıyı açıp odanın içerisine attım kendimi. Kapıyı geri kilitledim, koyduğum çekmeceden telefonumu çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emret komutanım - yarı texting
Romance5×× ××× ××××: Hey! 5×× ××× ××××: Kimsin, nesin? Hiçbir fikrim yok -insan olman dışında. 5×× ××× ××××: Canım şu aralar fena sıkkın. 5×× ××× ××××: Şimdi sana arka arkaya bir sürü mesaj atacağım. Çünkü böyle uzun mesajlar gerekmedikçe, taksit taksit m...