hellö!
nasılsınız bakalım?özel bölüm 1'in kısım b'si ile geldim, hepinize kocaman öpücükler!
bölümde yetişkin içerik vardır, başlamadan önce de bitince de uyarısını yazıp belirttim ✨
multimedyadaki şarkıyı bölümüm aralarında bir yerde tekrar koyacağım, o zaman açabilirsiniz.
ya da şimdiden açıp tekrara sarıp sarıp dinleyebilirsiniz
size kalmış canlarım ❤️bu bölüm oldukça uzun bir bölüm oldu, o yüzden bolca yorum yaparsanız çok sevinirim 🤭
keyifli okumalar dilerim 🌻
satır aralarında görüşmek dileğiyle...-*-
Çağatay, duyduğu tek sözden oluşan cümle ile olduğu yerde kalırken Efnan ise hiçbir şey dememiş gibi yoluna devam ederek asansörlere ilerledi.
Aldatıldım.
Ciddi miydi? Efnan, aldatılmış mıydı?
Böyle bir şeyin şakası olmayacağını hatırlattı kendine Çağatay. Karşılaştığı her şeye ciddi olup olmadığını sorgulama huyu vardı nedense. Belki kendimden dolayı diye düşündü, nüktedan bir insandı çünkü. Nükteleri severdi, nüktelerin arkasında saklanıp bünyadı kinayelemeyi zekilik görürdü. Bu da aslında ticaret zekası gibi doğuştan bir şey gibiydi, Çağatay'a göre. Aslında doğruydu, her insanın zekası aslında doğuştan bir şeylere evrilmeye başlıyordu.
Çağatay, yutkundu. Sürekli didişmeden yapamadığı, asansörleri çağırıp kendisini bulunduğu yere çağıran fuşya ceketli kadına baktı. Yavaşça başını salladı, kendisine "Hadi," deyince. Büyük arşınlarla yanına varınca gelen asansöre hızla o da bindi Efnan'ın ardından ve kaldığı sekizinci katı tuşlayamadan Efnan tuşladı.
Bir de bu kadınla aynı katta kalmakta mıydı?! Hem de denk bile gelemeden! Açık büfe kahvaltıda bile... Buna tepki olarak, "Cidden mi," diye fısıldadı. Efnan anlamsızca baktı ve bu soru ile kendisine inanmadığını düşündü. Aldatma konusunda... Üzüldü bu soruyla karşılaştığı için. En azından Çağatay ufak da olsa inanır sanmıştı. Düşen duygu ile, "Cidden," dedi burukça. "Aldatıldım. Bu, şakası olabilecek kadar komik mi?"
Çağatay, yanlış anlaşıldığının farkına varınca hızla kadının tarafına döndü. "Onu demedim," dedi hızla ve de tatlı bir telaşla. Onca yılın hatrına böyle bir şekilde yanlış anlaşılacağını düşünmemişti.
"Ben de sekizinci katta kalıyorum."
Efnan yavaşça elini ağzına kapattı, "Kusura bakma." Çağatay da ne diyeceğini bilemeyip burnunun ucunu kaşıdı. Efnan'ın cümlesine karşılık vermeyi tercih etti. "Asıl sen benim kusuruma bakma. Daha detaylı bir tepki verebilirdim."
Efnan tak diye, birden, sessizleşen ortam ile alt dudağını dişleri arasında ezdi ve mahmur bakışlarını Çağatay'ın ela gözlerine kilitledi. Çağatay da aynı şekilde gözlerine baktı Efnan'ın ve sonra ikisi de birbirinin farkında olmadan birbirini süzdü. Baştan aşağı... Fuşya rengi oldukça hoşuna gitmişti Çağatay'ın, özellikle de gece kadar simsiyah kaşa, göze, saça sahip olan bu gece kadına daha da bir güzel yakışmıştı. Yakışmamış mıydı?
"Göz var, izan var," diye geçirdi içinden Çağatay. Güzeldi. Hoştu. Göze güzel gelene güzel denmemesi ayıptı. İnsalığa sığmazdı. Sığar mıydı?
Asansörün sesi ile kendilerine gelirken iki genç de o yukarıya tırmanış süresinde birbirine yaklaştığının ve birbirlerini daha da yakından süzdüğünün farkında olamamıştı. Asansör devresi, bu ikilinin mantık devresini kapatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emret komutanım - yarı texting
Romance5×× ××× ××××: Hey! 5×× ××× ××××: Kimsin, nesin? Hiçbir fikrim yok -insan olman dışında. 5×× ××× ××××: Canım şu aralar fena sıkkın. 5×× ××× ××××: Şimdi sana arka arkaya bir sürü mesaj atacağım. Çünkü böyle uzun mesajlar gerekmedikçe, taksit taksit m...