3.0

5.4K 283 120
                                    


hellö!
ne var ne yok?

multide ervinin bölümde bir yerde bahsettiği bir şarkı var.
isterseniz dinleyebilirsiniz.

sizinle bölüm sonu konuşmak istediğim için hemen bölüme uğurluyorum.
keyifli okumalar!

✒️🖤.

÷

Günlerden 28 Haziran, 2018'in Haziran'ının 28'i...

En son bir defter kapağı açıp yazılar yazalı dört yıldan fazla oldu herhalde. Bir daha böyle bir faaliyet yaratmam kendime, gözüyle baksam da şu an bu defterin başındayım işte. Çoktan yirmi sayfayı aşkın kısmını bitirdim.

Berk'e birden seni sordum. Eski bir defterin olup olmadığını... Sonra da telefonumdaki böyle bir şeye başlamama sebep olan tüm anıların ekran görüntüsünü alıp kestim, biçtim, yapıştırdım.

Belki de arkadaşım gecenin bir yarısı birden duyduğum bir cesaretle, bulduğum eski bir ajandayı kendime ait kılmamı garip buldu. Belki de iyi değilim gözüyle bakıyor bana. Sonuçta kim yıkıcı bir gün sonunda gecenin köründe böyle bir şeye kalkışır değil mi?

Ama artık böyle sorularla kendimi sorgulamayacağım. Çünkü böyle yaparak kendimi kalıplara soktuğumu fark ettim. Kendi kendimi görmüyordum, bakmıyordum. İki sayfa öncesinde yapıştırdığım o mesajın görüntülerinde dendiği gibi... Belki de bu yüzden acı meyveler yerken buluyorum kendimi.

Kendimi inkar ediyorum.
Anılarımı inkar ediyorum.
Benliğimi, çevremi, yaşadıklarımı...
En önemlisi hatalarımı.
Hataların bir insanı insan yaptığını unuturum.
Kendi kendime hayıflandım.
Boşa koydum, dolduramadım; doluya koydum, aldıramadım.
Boş vermeye çalıştım, kendimle konuşmaya çalıştım ama yapamadım.
Bana iyi gelmeyecek bu, deyip sildim attım.

Anladım ama.
Cesareti anladım, hata yapabilmenin ne demek olduğunu anladım. İnsanın kendisini fark edip ona göre yol almasının nasıl bir şey olabileceğini tahmin edebiliyorum.

"Neden hep ben?" diye sormayacağım bundan sonra.
"Niçin bu iş olmuyor?" diye de sormayacağım.
Çünkü bunları sorsam da hayat geçip gidiyor. Bensiz de gülüyor, bensiz de oynuyor.
Kendi çarkını döndürüyor. Suyunu akıtıyor, yolunu bulduruyor.
Ben öyle duruyorum. Bir ot gibi, yol kenarındaki yıpranmış bir tabela gibi, otoban kenarlarındaki ezik büzük bariyerler gibi...
Olduğum yerde sayıyorum, insanlar önümden geçip gidiyor.

Benim de geçip gitmem için, hayatımı yaşayabilmem için cesaretime kavuşmam lazım. Sorumluluklarımı avucumda kapmam lazım.
Hiçbir iş cesaretsizce olmuyor.
Geçmişin üstünden uçabilmeyi artık istemiyorum. İstediğim kanat çırpabilmem. Bunun için çabalamak istemem.

Hayatıma aldığım insanları bir maşa olarak kullanmayacağım mesela.
Hırslı oluşumu kabullendim.
Hayatımı iş gibi görüp hırsıma kurban ettiğimi anladım.
Yanlış bir aşkı tanıdım. Daha doğrusu yanlış bir hırsa aşk dedim.

emret komutanım - yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin