4.5

4.2K 244 431
                                    

hellö!
nabersiniz?

beni soracak olursanız, teşekkürler bebekler, iyiyim :*

bilgisayarım geldi ve hemen bitirdim bölümü, kontrol etmeden atıyorum çünkü sizi daha fazla bekletmek istemedim.

bölüm sonu konuşuruz diyerek sizleri bölüme uğurluyorummm

hepinize keyifli okumalar 🌻✨

÷

KORHAN

Çay bardağını elime alıp dudaklarıma götürdüm ve sıcak çaydan büyük bir yudum aldım. Boğazımdan mideme sıcak bir hat çeke çeke inerken çay, bardağı geri tabağına bırakmıştım. Çay içmeyi seven insanlardandım. Yeri gelince tabii ki de kahve içmeyi tercih ederdim ama çay içmek ayrı bir köşedeydi. Ervin de benim gibi çaycı bir insandı, hatta ikimiz de Türk Kahvesi'ni çok sevmezdik. Ervin elinden geldiğince kaçardı ama bazı durumlarda el mecbur içtiği oluyordu. Büyük ihtimalle de hâlâ bu huyu devam ediyordu, bir ara bunu ona sormalıydım.

"Şimdi sen ciddi misin?" dedi Çağan beni tartmak için yeşil gözleri ile çipil çipil bakarken. Ben de böylece çay bardağı ile bakışmamı kesip ona döndüm. "Baya baya sevgilin var? Yengemiz... Ve bu hayalî değil de gerçek. Dünyanın sonu amına koyayım!"

"Ağzını topla gevşek," dedim masanın altından ayağına vurarken. Sadece gevrek gevrek sırıttı ve sözü devralan Fırat'a baktı. Çay bahçesine gelmiştik ve aramızda tek eksik olan Kürşat'tı. Geç kalmıştı nedense, kolumdaki koyu kahverengi kayışlı saate baktım göz ucuyla. O sırada içimden geçenleri, sözü devralan Fırat dile getirmişti. "Şahin nerede kaldı ya?"

"Onda bu ara var bir haller?" dedi Ferruh da. "Çok hesap yapar gibi, dalgın kafası. Yener'in bir sorunu mu var da bize söylemiyor Korhan?" Kaşlarımı yukarı doğru kaldırdım. Ferruh ile bakıştım. Çenesini sıvazladı. "Yani Kürşat'ı düşünüyorum ve bu sorduğum soru ile kendimden şüphe ediyorum. Kürşat böyle bir şeyi söylememezlik etmez."

"Yok," dedim ben de. Ferruh haklıydı söylediklerinde. Kürşat söylememezlik, tabii ki de etmezdi! "Kendisi açıklar gelince zaten, sadece geç kaldı nedense. Ayrıca kendinden şüphe et Çimen," dedim. Havalanan kaşlarım inse de tek kaşım geri kalkmıştı. Kürşat'ta olanlar onun açıklaması gereken konulardandı ve bunun için de onu beklemek gerekliydi. Büyük ihtimalle geç kalmıştı çünkü bahis o görüştüğü kız Afife ile ilgiliydi. Tabii olmayabilirdi ama büyük olasılık bu gibiydi.

"Şimdi biz kankasına ne diyeceğiz yengenin? Açıklayacağız, bir sorun olmayacak... Değil mi?"

Üçünün de bakışları bendeydi, ben de başımı salladım. "Çağatay zaten tanıyordu beni ve sizi çorbacı da görmüştü. Bir Berk bizi sahte kimlikle biliyor, ona da açıklayacağız. Sıkıntı oluşmaz, sadece bu gece meslek konuşmayacağız. Bugün siviliz ve normal insanlar gibi takılacağız. En azından öyle yapmaya çalışalım."

Çağan ben sözümü bitirince, "Biz ve yabani ayı olmamak," diyerek sağ elini Fırat'a uzattı. Fırat da gülerek sağ elini uzattı ve, "Çok iyi," deyip tokalaştı.

"Bence bu da hiç normal insanlık bir hareket değil," diyerek dişlerinin arasından kısık sesle konuştu Ferruh. "Daha basite indirgeyelim. Ortak yönleri bulursak normal insanlarla daha iyi ilerleriz. Mizah kişiye özel, onu geçiyoruz. Başka... Yemek mevzusu... Onda da biz rahat sekiz bin veya dokuz bin kalori yiyoruz. Bu hiç normal insanlarla ortak değil. İki veya üç normal insan denk bir yemek kotası bu resmen! Başka... Hah! Mesela normal insanlar seks yapar? Biz bunu çok iyi yönetip yapıyoruz?"

emret komutanım - yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin