hellö!
nasılsınız bakalım?benim gözüm daha iyi, bu yüzden daha da iyiyim <3
bu arada ben taslakta buraya,
"120K olmuşuz, hepinize teşekkür ederim 🥺🥲"
yazmışım ama şimdi güncellerken 131K olduğumuzu gördüm, çok sağ olun birtaneler <3Bölümün ortasına doğru, neresi olacağını Ervin'in dedikleriyle anlayacaksınız büyük ihtimalle, şarkıları açabilirsiniz.
Vanilla Ice - Ice Ice Baby
Village People - YMCA
OMC - How Bizarre
Spin Doctors - Two Princesgözümün ağrısından yarıda kestim bölümü, biraz anlamsız yarım yamalak bölüm oldu şimdiden kusura bakmayın
içime sinmedi ama daha da uzatmak istemedim arayı...
ne de olsa kısa hikaye 😌bölüm sonu konuşuruz bebekler, size iyi okumalar 💖
÷
"Uykun mu geldi?" dedi giyinip yanıma gelmiş olan Korhan. Gerçi giyinmesinden kasıt üstüne tişört giymemişti ve karnında, omzunda tırnak izlerimin minik kabarıklıkları vardı. Yaraya dönecek kadar derin değillerdi, aynı şekilde kasıklarına inen o dört çizgi de derin değildi. Sadece pembemsi kabarık hatlar oluşturmuştu.
Küvetin köşesine dayadığım başımı kaldırmadan, küvetin kenarına eğilmiş bana bakan Korhan'a baktım. "Yok," dedim. "Hurçların içinde bornozum olacaktı galiba. Onu getirebilir misin?"
"Kıyafet de getireyim, perde yok ya," deyince derin bir nefes alıp verdim. "Peki," deyip burnumu kaşıdım. Kıyafetlerimin nerede olduğunu tarif etmek için de, "Mor olanda iç çamaşırlarım var. Kahverengide de eşofmanlarla böyle evde giyebileceklerim vardı," diyerek sözlerime devam ettim.
"Tamamdır," deyip derin nefes alp verdi ve minik bir tebessümle bana bakarak küvete temas etmeyen şakağımı hafifçe baş parmağı ile okşadı. Çömeldiği yerden kalkıp arkasını döndü ve banyodan çıktı.
Giderken izledim onu, kapıyı kapatmadan gitmişti ve yandan yatağımızı görüyordum. Nevresimsiz olduğu için yatağın beyaz dikişlerinin ve yan yüzeyinde kahverengi dikişle işlenmiş markasının ismini görüyordum. Çok kısa bir sürede Korhan elleri dolu bir şekilde gelmiş ve gözlerimiz çarpışmıştı.
"Sağ ol," dedim hilton lavabonun tezgahına kıyafetlerimle bornozumu bırakırken. Korhan bir süre bana baktı ve ardından birkaç adım atarak yanıma geldi. Yine deminki gibi eğildi ve kafasını benim gibi eğip gözlerimin içine baka baka saçlarımı okşamaya başladı.
"Seni yanlış anladığımı düşünme," dediğinde alt dudağımı aşağı doğru büktüm. "Çocuk istiyorsun," dedim sadece. "Bu yüzden korunmak istemiyorsun, değil mi? Ama bana açık olamıyorsun..."
"Ervin," dedi Korhan kısık bir sesle. "Çocuk istiyorum tabii ki de," dedi hafif neşeli bir tonla ve hızla bir iç çektim. "Ama bunu şimdi istemiyorum, senin gibi. Demedim mi demin ben, hazır olduğumuz zaman... Zamanı geldiğinde hayırlısıyla... Biz düzgün bir iletişim ağına sahip olan bir çiftiz ve öyle de olacağız. Sadece bazı durumlarda kendi kabuğumuza çekilmek isteyebiliriz, bu da anlayış gerektirir." Alnıma bir öpücük kondurdu ve, "Panik, Ervin... Paniğinin, anlayışının önüne geçmesine izin verme."
"Ya tekerrür ederse..." dedim manidar küçük bir tebessümle. O, ne dediğimi anladı ve omuzlarını yukarı kaldırıp aşağı indirdi. "Bunun cevabını yaşamadan bilemeyiz ama ne senin ne de benim öyle bir niyetimiz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emret komutanım - yarı texting
Romance5×× ××× ××××: Hey! 5×× ××× ××××: Kimsin, nesin? Hiçbir fikrim yok -insan olman dışında. 5×× ××× ××××: Canım şu aralar fena sıkkın. 5×× ××× ××××: Şimdi sana arka arkaya bir sürü mesaj atacağım. Çünkü böyle uzun mesajlar gerekmedikçe, taksit taksit m...