hellö!
nasılsınız bakalım?inşallah keyifler yerinizdedir 🌻✨
sizleri çoooook özledim 🥺😻
bir bölümle daha geldim ve bölüm oldukça chill bir bölüm oldu, sakin ve geçişsel...
bölüm sonu konuşuruz, şimdiiii sizleri kocaman öpüyorum ve de bölüme uğurluyorum ✨
hepinize keyifli okumalar 🌻
÷
"Korhan..."
Berk'in uzun uzun çay bardağına bakıp bana bakması ile gülmemek için dişlerimi sıktım. Galiba tek eğlenen bendim çünkü Çağatay ve masadaki üç adam ayrı bir sohbete dalmıştı. Korhan'ın karşısında Berk vardı ve benim karşımda da Kürşat. Korhan'ın laf arası Kürşat demesi ile anlamıştım onu da.
"Acaba bir ikiziniz var mı? Çünkü biz Seçkin adında biri ile tanıştık ve neredeyse aynıydınız."
"İkizim var ama adı Hande, Seçkin değil," dedi Korhan ve bana baktı. Gözlerimi yumup açtım. Eğlenceyi biraz daha devam ettirmesini istiyordum. Gözlerini hafifçe büyütüp bana ikaz dolu bakışlar attıktan sonra yüz ifadesini düzeltip Berk'e bakmaya başladı. Gerçekten alem kadındım.
Kıkırdamamak için dudaklarımı ısırırken Berk bana baktı, gözleri kısık bir şekilde. Sonra içimden bir ses beni dürttü, 'O zeki bir adam,' diye. Korhan, Kürşat ve Berk'in birbirine bakışması şüphe duymama sebebiyet verirken üçüne de baktım.
Berk, "Şimdi, bir dakika..." dedi ve otuz iki dişini de göstererek sırıtmaya başladı. "Dimyat'a pirince giderken elindeki bulgurdan olan birileri var." Bu lafın bana geldiğini hissederken Çağatay'ın da ilgisini çekmiş olmalıyız ki onların da bakışları buraya kaldı.
"Seni hatırlıyorum," dedi Berk, Kürşat'a bakarken ve Korhan'a. "Üç dört sene oluyordur ama... Rusya'da görmüştüm sizi. Bir seminerdi galiba, yeni bir tez sunumu falandı."
"Güvenlik görevlisiydik," dedi yanımda oturan ismini bilmediğim, diğer yeşil gözlü.
Ben hâlâ doğru dürüst tanışmamıştım! Şu Berk olayını halledince kesinlikle artık tanışmalı ve muhabbete başlamalıydım ama hepsi de kocaman insanlardı. İster istemez sert mizaçları olduğu belliydi ve bu çekinmeme sebep oluyordu.
"Ervin," diyerek bana döndü Berk. Dudaklarımı birbirine bastırıp sinir bozucu bakışlarımı atmaya başladım. "Cidden beni komedi yapabileceğini mi düşündün güzelim? Asker olduğunu söyledin, az çok anlarım. Bu kadar mı yani?"
Kuruyan dudaklarımı ıslatırken Çağatay ise gülüp kapak anlamına gelen bir el hareketi çekmişti. "Şerefsiz," diye tısladım. O, kıkırdarken, "Siktir git!" diye bağırıp elimin tersi ile onu kovuyormuş gibi yaptım. "Eğlencemizin içine sıçtın öküz herif!"
"Yenge," dedi yanımdaki akranım gibi duran adam ve eliyle 'dur' işareti yaptı. "Sakin ol. Easy yenge! Calm down!"
"Beni göt ettin, ağzına sıçayım senin!" dedim Berk'e ve Korhan'ın çayını önüme çekip içmeye başladım. Keyfim kaçmıştı, şurada iki üç eğlenecektik, o da olmamıştı. İstediğimi elde edememiştim ve bu beni üzüyordu. Berk yerine şu anda göt olan ve komik duruma düşen bendim!
"Tamam, be," dedi Berk ve masanın altından ayağımı dürttü. "Geyiğini yapmayacağım sonra bunun, söz."
"Küstüm," diyerek omuzlarımı silktim ve Korhan'a pustum. Az sonra herhalde sevgilime, "Döv onu, kız ona," falan diyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emret komutanım - yarı texting
Romance5×× ××× ××××: Hey! 5×× ××× ××××: Kimsin, nesin? Hiçbir fikrim yok -insan olman dışında. 5×× ××× ××××: Canım şu aralar fena sıkkın. 5×× ××× ××××: Şimdi sana arka arkaya bir sürü mesaj atacağım. Çünkü böyle uzun mesajlar gerekmedikçe, taksit taksit m...