46.Bölüm: Merhem kabul etmeyen yaralar

2.8K 71 258
                                    

[LP-lost on you]
[Duman- senin marşın]

(Sap sarı saçlı ve hafif çilleri olan bir Ali ve koyu kahve rengi saçları küçük perçemlerle alnına dökülen güzel bir Bade

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Sap sarı saçlı ve hafif çilleri olan bir Ali ve koyu kahve rengi saçları küçük perçemlerle alnına dökülen güzel bir Bade. Bir fotoğraf ancak bu kadar güzel resmede bilirdi onları. )

Gözlerim şaşkınlıkla açıldığında hızlıca yürüyerek Ali'nin hemen yanında durdum.
"Ali ben geldim."

"Görüyorum güzelim. Bizde Alpercikle sohbet ediyorduk. Hoş geldin." Dedi kolunu belime sararıp şakağıma bir öpücük kondurarak.
Alpere dönüp baktığımda dudağının kenarında var olan hafif bir tebessümle bizi izlediğini gördüm.
"Merhaba Bade ,ben de Ali'ye İtalyadaki okulumuz hakkında birkaç şey söylüyordum. Sonuçta sen de benimlesin orada, nasıl bir yer olduğunu bilmesi onun da hakkı diye düşündüm."

Ali'nin kasılan bedenini hissetiğimde beline kolumu sarıp başımı göğsüne yasladım.
"Çok düşüncelisin teşekkür ederiz ama sevgilime ben gereken her şeyi anlatım. Kimseye gerek yok." Dedim taviz vermeyen bir tonda.

Alper'in an be an yüzü düşerken tavrımdan ödün vermeden yüzüne bakmaya devam ettim. Evet belki dile dökülen bir şeyler yoktu ama artık Alper'in her olayın altından çıkmasından sıkılmıştım. Telefon meselesinde bile onunla konuşmaya fırsatım olmamıştı Alper de sanki hiç böyle bir şey yaşanmamış gibi davranıyordu. Bu halleri de olur olmaz acaba gerçekten bunu yapan o mu diye düşündürüyordu bana. Çünkü gerçekten masum olsaydı benden bir özür beklerdi. Aslında İstanbul'dan döndüğüm ilk gün onu okulda görmemle özür dilemek için yanına gitmem bir olmuştu ama onun hiçbir şey olmamış gibi davranması özür bile dilemememe neden olmuştu.

Alper'in sahte olduğunu bildiğim tebessümü daha fazla büyüdüğünde yüzüme bakarak hafifçe başını salladı.
"Haklısın ama ben de İtalya da okuma fikrini çok sevdiğim için herkese anlatmak istiyorum işte mazur gör lütfen. Neyse daha sonra seninle bu konu hakkında bol bol konuşuruz." Dedi arkasını dönüp sınıfa doğru yürüyerek.
Sanırım bu onun dilinde pes etmeyeceğim demek oluyordu.

Ali de ne demek istediğini anlamış olacak ki hızlıca arkasından harektelendiğinde çabucak kolunu kavradım.
"Elimde kalacak bu it."
Elimden kurtulmaya çalıştığında iki elimle sıkıca kolunu tutum.
"Durur musun lütfen hiç sırası değil şu an. Hem sen neden dinliyorsun ki onu!"

Derin bir nefes alarak bir iki adım gerileyip tekrar yanımda durdu.
"O şerefsiz konuşmasa sadece yüzüme baksa bile dövmem için sebep çıkıyor!"
Git gide yükselen sesiyle etraftakilerin iyice odağı haline geldiğimizi fark ederek kolundan tutarak merdivenlerin başına sürükledim onu.
"Şimdi sınava gireceğim daha fazla gerilmek istemiyorum. Daha sonra sen sakinleşince konuşalım." Dedim arkamı döndüp gitmek için hareketlenerek. Aynı anda tek eliyle belimi kavrayıp bedenimi döndürüp yüz yüze gelmemizi sağladığına alnıma dudaklarını bastırıp öylece bekledi bir süre.

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin