"Küçük bir kız çocuğu gibi bana kafa tutuyorsun.. Ama bedeninin bana verdiği tepkileri görmekten deli gibi kaçıyorsun.. Söylesene Lillian, beni kışkırtmaya çalışıyor olmaktan hiç korkmuyor musun?"
"Ben küçük bir kız çocuğu değilim!" dedim dişlerimi...
🔞Bölüm içeriğinde yaş sınırlandırması vardır. Bu sınıra takılanların bölümü es geçmesi gerekmektedir.🔞
Yeni bölümde görüşmek üzere 🖤
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🍷🍷🍷
Gözlerimi alan karanlık yetmiyormuş gibi göz kapaklarımı birbirine bastırarak dahada koyu bir karanlığın içine girdim. Arkamda duyduğum adım sesleri gittikçe yaklaşırken heyecandan titreyen diz kapaklarım bedenime hiç yardımcı olmuyordu.
Ensemde hissettiğim nefesle hemen arkamda durduğunu biliyordum. Hareket dahi etmeden koridorda öylece dikiliyorduk. Ortamın sessizliğine karışan tek şey ensemi hafifçe yalayan soluk alıp verişiydi.
Sağ tarafımda hissettiğim kıpırtıyla gözlerimi açtım. Eliyle omuzuma düşen saçlarımı geriye doğru aldığında nefesi artık kulağımın hemen altında boyun boşluğumdaydı.
"Burdasın" dedi kısık ama güçlü sesiyle.
Ürkekliğimin verdiği heyecanla konuşmayı unutmuştum. Başımı yukarı aşağı sallayarak söylediği şeye karşılık verdim.
Saçlarımın arasında ki elini çektiğinde nefeside aynı anda tenimi terk etti. Bir kaç saniye sonra etrafa loş bir ışık yayıldı. Arkamı döndüğümde elinde ki kartı ışık paneline yerleştiriyordu.
"Bişeyler içmek mi istersin yoksa dinlenmek mi?"
Onunla konuşmak istiyordum. Hakkında öğrenmek istediğim çok şey vardı. Ama bunu bu saatte sorgulayamayacak kadar yorgundum.
"Uyusam daha iyi olur" dedim.
Adımları koridoru tamamlayıp yanımdan geçtiğinde peşine takıldım. Krem ağırlıklı bir salona geldiğimizde odanın ortasını büyük bir köşe koltuğu kaplamıştı. Hemen önünde aynalı bir sehpa üzerinde ise bir kaç ekonomi dergisi vardı. Duvar dibinde sekiz kişilik ahşap bir masa bulunuyordu. Boydan boya olan karanlık camlar şehrin renkli ışıklarını içeriye yansıtıyordu. Yemek masasının yanına geldiğinde cebindeki telefonu sakince çıkarıp ahşap masanın üzerine bıraktı.
Bana doğru attığı adımlar bir kaç metre ötemde son buldu. Bakışları vücudumda dolaştığında dolgun dudakları aralandı. "Giymen için bir kaç parça kıyafet ayarlayalım" dedi. Bedenini yan çevirip sol elini bel hizasına kaldırıp onunla gitmem için kenara çekildi. Gösterdiği yöne doğru attığım adımlar yatak odasını buldu. Otelde konakladığı oda oldukça büyüktü. Bir ev konumunda içinde herşeye sahipti. Küçük bir bar mutfağı bile vardı.
Yatak odasına girdiğimde duvar dibinde ki büyük yatağı gördüm. Bembeyaz nevresimin serili olduğu yatak oldukça konforlu görünüyordu. Üzerine gelişi güzel dizilmiş koyu renklerde küçük kırlentler vardı. Yatak başlığının kenarlarında olan aydınlatmalardan yayılan ışık odaya hafif bir loşluk katıyordu. Yatağın solunda kalan köşe tavandan zemine kadar inen yarı buzlu cam banyoya açılıyordu. İçerisini rahatlıkla görebiliyordum. Yatağı görebilecek konumda yerleştirilen küvet ise oldukça güzeldi.
