"Küçük bir kız çocuğu gibi bana kafa tutuyorsun.. Ama bedeninin bana verdiği tepkileri görmekten deli gibi kaçıyorsun.. Söylesene Lillian, beni kışkırtmaya çalışıyor olmaktan hiç korkmuyor musun?"
"Ben küçük bir kız çocuğu değilim!" dedim dişlerimi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 19 🍷
...
Ardına kadar açılan kapı koridorun loş ışığını içeriye yansıttığında gördüğüm kişiyle olduğum yere çakılmıştım sanki.
"Nasıl ya?"
Duyduğum tiz ses karşımda ki kadına aitti. Günler öncesinde Londra'da ki kulüpte gördüğüm ve üstüne dün gece davette Francesco'yu öpen kadına.
"Yanlış mı geldim?" diyen siyah saçlı kadın geriye doğru attığı adım ile odanın numarasına kısa bir göz gezdirdi. Doğru yere geldiğine emin olduktan sonra ise keskin bakışlarını vücudumun her noktasında ağırca dolaştırdı.
"Bunu bana yapmış olamaz değil mi?" dedi ve yüzüne yerleşen saçma gülümsemesiyle içeriye doğru attığı adımla koridorda yürümeye başlamıştı.
Ben daha ne olduğunu bile kavrayamazken kadının sergilediği tavırlardan oldukça rahatsız olmuştum. Francesco'nun ondan arkadaşım diye bahsetmesi aklıma geldiğinde titreyen dizlerim yaşadığım hayal kırıklığını taşıyamayacak gibi olmuştu.
Adının Jessica olduğunu hatırladığım esmer, hızlı adımlarıyla salonu bulduğunda tiz sesi bir kez daha kulaklarımda çınlamıştı.
"Francesco!"
Hala tutmuş olduğum kapının kolunu sertçe kapatarak dışarıya bir ses gitmemesini sağladım. Ürkek adımlarım salona geldiğinde ne yapacağımı şaşırmış öylece onu izliyordum.
Jessica elinde tuttuğu küçük el çantasını krem büyük koltuğa fırlattığında salonun ortasında ileri ve geri seri adımlarla gezinmeye başlamıştı. Yaşadığım şok hareketlerimi kısıtladığında ellerimi koyacak yer bulamamış ve göğsümde birleştirmiştim.
"Francesco!"
Üçüncü bir tiz çığlık kulaklarıma dolduğunda gözlerimi sıkıca birbirine bastırdım. Yaşadığım bu şey saçma bir kabus olmalıydı. Francesco'nun bana yalan söylemiş olma ihtimalinin gerçek olmaması için dualar etmeye başlamak üzereydim.
Yatak odasından geldiğine emin olduğum ses ortama bir yankı gibi düştüğünde Francesco'nun keskin sesini işittim.
"Neler oluyor Lillian?"
Salonun girişinde oluşan hareketliliğe gözlerimi çevirdiğimde Francesco'yu beline sarılı siyah bir havlu ile gördüm. Geniş omuzlarından aşağı süzülerek inen su damlaları belini sıkı sıkıya saran havluya nüfus ediyordu. Bu adamın ciddi bir havluyla yakalanma problemi vardı. Ve bu her defasında farklı bir kadının gözleri önünde yaşanıyordu.
"Jessica?" dedi Francesco meraklı bakışlarını esmer tenli kadının üzerinde dolaştırırken.
"Sen bunu bize nasıl yaparsın?" diyen kadın hızla aşık olduğum adama doğru adımlarına yön verirken ben şaşkın bakışlarımı hayretle karşımda duran manzaraya sabitlemiştim.
