52

1.9K 66 117
                                    

Öncelikle herkese çok geçmiş olsun, iletişimde olduklarımla konuşmaya çalıştım ama hepinize tek tek ulaşamadım. Umarım siz ve sevdikleriniz çok iyidir. Beni soranlar için ben Amerika'dayım. Ailem de İstanbul'da yaşadığı için gayet iyi durumda. Soran herkese teşekkür ederim. Umarım herkes sağ salim sevdiklerine kavuşur ve en kısa zamanda bu kötü günleri atlatabiliriz.

*

Cebrail her zaman gamsız biri olmuştu. Diğerleri gibi zor bir çocukluk geçirdiği doğruydu fakat en zor anları bile kendi yararına kullanmayı başarırdı. Dövüş klübü onun fikriydi, Yusuf gibi zenginleri tırtıklamak da. Yusuf'la tanıştıklarında ondan yararlanabileceklerini görüp arkadaşlarını ikna etmeye çalışan da o olmuştu. Koray'ı, Yusuf'a bundan dolayı sık sık satardı. İşin sonunda Koray'ın da mutlu olacağını bilirdi. Onun bu işten kârı, Koray'ın onunla birkaç gün uğraşmaması oluyordu.

"Parayı saygıyı getirdiği için istemiyorum." Demişti bir keresinde. "Saygıyı satın alabilecek kadar güçlü olduğu için istiyorum. Satın almak varken kim kazanmakla uğraşsın." Para aşkı küçüklükten geliyordu. Kömür'deki çoğu çocuk gibi onun babası da madenlerde çalışmıştı. Adam yirmi yıl önce bir göçük altında kalıp ölmeden önce de pek zengin değillerdi fakat onun gitmesiyle iyice kötü olmuştu durumları.

Annesi tekrar evlendiğinde Cebrail sekiz yaşındaydı. Üvey babası onun evde kalmasına izin vermişti ama onu hiçbir zaman sahiplenmemişti. Annesi yeni bir hayat kurup tekrardan çocuk sahibi olduğunda Cebrail kalıcı olarak evden ayrılmıştı. Çoğu gece arkadaşlarından biri onu evine gizlice sokardı. Birkaç saat uyur herkes uyanmadan giderdi. Sabahları ise Ardıç'ın ya da Koray'ın getirdiklerini yiyerek yaşıyordu. Bu hali on iki yaşına kadar sürmüştü. Daha sonrasında Gül Bahçesinde küçük bir iş bulmuş orada yaşamaya başlamıştı.

Öğretmenleri notlarını garipsese de derslerde oldukça başarılı olup lisede yatılı okumaya hak kazanmıştı -kimse nasıl kopya çektiğini yakalayamadığı için-. O zamandan beri bir yerlere sürüklenip gidiyordu. Kalıcı bir evi yoktu. Her yerde bulabilirdiniz Cebrail'i. Koray, Ardıç ve şimdi de Yusuf dışında kimse onu arayabilecekleri numarayı bilmezdi. Sadece en önemli kişilere verirdi numarayı.

Numara postaneye aitti. Oradaki çalışanlardan birine bir zamanlar yaptığı yardım sayesinde adam telefonlardan birini kullanmasına izin veriyordu. Cebrail orada yokken de onun için not alıyordu.

Yusuf hayatına girdikten, Cebrail mezun olup çalışmaya başladıktan sonra durum değişmişti ama hala aynı hattı kullanıyor ve oldukça gizli tutuyordu.

Herkes onu güler yüzüyle biliyordu. Birçoğu ortamda da ciddi değildi zaten. Şimdi ıslık çalarak adımladığı yolda tıpkı ondan bekledikleri gibi tasasız görünüyordu. Arkadaşlarıyla oturdukları kafeye doğru gidiyordu. Ardıç'ın ev telefonundan, sevgilisi aramıştı onu. "Ardıç, seni görmek istiyor." Demişti. "Koray'a söylememeni istedi." Diye eklemişti de. Şimdi bundandı her ne kadar rahatmış gibi görünse de gergin olan hali. Arayan Yusuf olsa pek takılmazdı fakat Ardıç, o başkaydı. Gözü kapalı güveneceği iki kişiden biriydi hatta bazen Koray'dan önce geliyordu Cebrail için ve Ardıç'ı tanıdığı yıllar içerisinde kimsenin arkasından iş çevirmediğini görmüştü, özellikle de Koray'ın.

İçeri girdiğinde çevredeki birkaç kişiye başıyla selam verdi. Sonrasında üst kata doğru yöneldi. Ardıç'ın yalnız konuşmak isteyeceğini biliyordu. Duyulmayacakları, en güvenli köşe üst kattaydı.

Ardıç'ı gergin görmeyi bekliyordu fakat yanında Yusuf'u görmeyi beklemiyordu hem de neredeyse her zaman aynı fikirde olan ikiliyi tartışırken görmeyi hiç beklemiyordu.

Bir Küçük Günahkar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin