22

4.2K 320 71
                                    


"Gül Bahçesi bu gece son defa açık olacak." Yusuf'un cümlesi ile Koray yutmak üzere olduğu çayı boğazına kaçırdı. O, öksürük krizine girerken Yusuf sigarasından bir nefes almakla meşguldü. 

"Böyle habersiz mi kapatacaksın?" Yusuf'un orayı kapattırmak istediğini biliyordu ama bu kadar çabuk ve habersiz olmasını beklememişti. Duyuru yapmasını da beklemiyordu ama en azından müşterilerinin duyacağı kadar zaman olmasını beklemişti.

"Müşterileri kapına dayanacak." Koray bu cümlesiyle dalga geçtiği kadar ciddiydi de. Özellikle Nazım'ın Yusuf'un kapısına dayanacağı belliydi. 

"Haber versem ne değişecekti ki? O zaman da kapatmamam için kapıma dayanırlardı." 

"Ne yapacaksın peki? Boş mu kalacak." Merkez ve kasabanın Altuk'lara ait kısmının arasında kalan yer, şehrin en işlek konumundaydı. Onun için birçok müşterisi vardı. Bu müşterilerin çokluğu ve güçlü soy isimleri sayesinde yer sadece alkol satışı yapan basit bir gazino gibi gösteriliyordu ama şehirdeki herkesin buradaki fuhuştan haberi vardı.

"Emin değilim ama yeri iyi, odaları da var belki otele dönüştürürüm." 

"Fikir iyi de, kızları alıp para verir, öyle gelirler. Şimdiki halinden bir farkı kalmaz." 

"Herkes de uçkurunun peşinde." Dedi Yusuf sitemle. Koray onun sitemine güldükten sonra biraz daha sinirini bozmak için konuştu. 

"Ben de bu gece geleyim de sarışını son defa göreyim." Yusuf ona dönerek, ciddi misin? Dercesine baktı. "Ne var? Kız buralı değil, bu son..." Cümlenin sonunu Yusuf'un parmağını kaldırması ve boynuna götürüp bıçak gibi kesme işareti yapması yüzünden getiremedi. O kahkahalara gömülürken sarı, gözlerini kısarak bakıyordu ona.

*

Yusuf'un gözleri her zamankinden fazla olan kalabalıkta gezindi. Koray bunun son gece olduğunu birkaç kişiye söyleyeceğini söylemişti. Örnek olarak Ardıç gibi buradaki kızlarla takılanları göstermişti. 

Yusuf, Ardıç'ın yüzünü kalabalığın arasında görüyor ve anlıyordu ama çevresindeki yabancı yüzler ve hala gelmekte olan kalabalığı anlayamıyordu. Gözleri Koray'ı aradı. Kıvırcığın burada olması gerekiyordu. 

Kendisine doğru uzatılan kadeh ve uzatan elin sahibi Yusuf'un görüş alanına girdiğinde gökte aradığı kıvırcığın yerde yanında olduğunu fark etti.

"Bu ne Koray?" Dedi sitemle. Gözleri iğne atılsa yere düşmeyecek kalabalıktaydı.

"İşler iyi desene." Koray konuyu değiştirmeye çalışarak içkisinden bir yudum aldı.

"Senin yapacağın işi..." Ağzını bozmasa da Koray cümlenin devamını biliyordu.

"Yerimizi bilelim, o benim işim." Bardağın ardından konuştu ama Yusuf onu duymadı. 

Yusuf'un gözleri Koray'ın üzerinde dolanırken çatılan kaşları bir sorunun daha geldiğini gösteriyordu.

"Bu ne Koray?" Dedi tekrardan. Koray aşağı, onun baktığı yere doğru baktı ama ne demek istediğini anlayamadı. Yusuf uzanarak Koray'ın cebinden görünen poşeti çekip aldı. Hapla dolu olan poşeti Cebrail saklaması için vermişti.

"Sen böyle her şeyi soracak mısın?" Yusuf eliyle Koray'ın kafasına vurdu. Koray yapmayacağım dememişti ama Yusuf'da vurmayacağım dememişti.

"Cebrail'in diyeceğim, dinleyemeceksin."

"Ben o ufacık bir yerden bile para çıkarmaya çalışan Cebrail'inde, Göz yuman senin de..." Bu sefer küfür etmek istedi ama Koray araya girerek durdurdu onu.

"Sarı hep laf ediyorsun ama bir türlü icraat göremiyoruz." Yalnız olsalar üzerine giderek söylerdi bu lafları. Şimdilik gözlerini bedeninde dolandırarak yaptı imasını.

"Yusuf." İkisi de seslenen kişiye doğru döndüler. Ardıç, yanlarına doğru geliyordu.

Kısa bir selamlaşmadan sonra gözleri yanlarından geçen garson kıza kaydı. İkisi de birbirlerine küçük gülümsemeler yollarken Koray onun neden geldiğini anladı.

"Teşekkür ederim." Dedi Ardıç. Duyması için Yusuf'un kulağına eğilmişti.

"Ben bir şey yapmadım, sadece hak ettiklerini verdim." Yusuf, Gül Bahçesi'ni kapatırken çalışanları düşünüp onlara bir yıllık maaşlarını elden vermişti. Verdiği para Ardıç'ın sevgilisinin aylardır toplamaya çalıştığı paradan daha fazla olduğu için kızın devamında çalışma zorunluluğu kalmamıştı.

"Biraz sorun çıkardım ama affedersin." Dedi Ardıç. Yusuf'u dövüş kulübü yüzünden istememiş olmasından bahsediyordu.

Elini Yusuf'un omzuna atarak tekrardan teşekkür etti.

"Cebrail'i gördün mü?" Dedi Koray'a doğru. Koray kafasını olumsuz anlamda salladı.

Ardıç yanlarından ayrılırken ikili gözüne kestirmiş bir başkası yanaştı. Koray kıza doğru döndü. Helin gülümseyerek karşılarında durduğunda gözleri sadece bir defa Koray'da durdu. Onda da hızla konuşup niyetini belli etti.

"Koraycığım, beni arkadaşınla tanıştırır mısın?" Kız cilveli bakışları ile Koray'ı afallattı. Koray'ı gördüğü anda yanında biten ve ona aşık olduğunu iddia eden kız, onun gözleri önünde Yusuf'la flörtleşmeye çalışıyordu.

"Yusuf Altukoğlu." Dedi Yusuf elini Helin'e doğru uzatırken. Kızın nazlı gülüşü ve hafifçe havaya kalkmış kaşları ilk defa güzel gelmiyordu Koray'a.

"Bundan sonra patronum sizsiniz. Ben de tanışmak istiyordum." Yusuf, Koray'a doğru hızlı bir bakış attı. Sinir olduğunu görünce oyununu devam ettirme kararı aldı.

"Gel biz şöyle geçelim." Dedi kıza ve elini beline attı.  "Sonra seni bulurum." Koray'a doğru alelade ettiği sözün yanında sinsi bakışı gördü Koray ama durduracak kadar vakti olmadı.

Yusuf ve Helin birkaç adımda müzik yüzünden Koray'ı duyamayacakları seviyeye gelmişlerdi.

"Senin kıskandırmana sıçayım sarı." Dedi Koray. Çevresinde onu duyacak kadar yakın kimse yoktu ama olsaydı da kızdan bahsettiğini sanarlardı.

Bugün saat 12'de bir bölüm daha gelecek ve uzunca bir süredir beklediğiniz bir bölüm olacak.

Onun dışında aynı anda dört kurgu yazdığım için bölümler her gün değil iki günde bir gelecek. Hem böylelikle üzerine daha çok düşünecek zamanım oluyor ve daha güzel işler çıkarıyorum.

O sırada okumadığınız kurgularıma bakabilirsiniz. :))) Neyse dilenmeye başlamadan burayı terk edeyim. Size iyi okumalar.

Bir Küçük Günahkar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin