Siyah araba durduğunda Yusuf camdan dışarı, geldikleri yere baktı. Kömür'ün içinde bir yer olmasını beklemişti ama kasabayı çoktan geçmişlerdi. Daha dışarda kalan, yer olarak başka bir ilçeye bağlı olan bir yerdelerdi.
"Bir saat sonra burada ol. Etrafta çok görünme." Şoför küçük baş hareketi ile emri anladığını belli etti.
Yusuf, silik bir ışıkla aydınlanan sokak lambasının hemen altında durarak arabanın kapısını kapattı. Araba giderken gözleri etrafta dolandı.
Birbirine yakın binaların birinin arasından aradığı yüzü gördü. Çaldığı ıslık ile yerini belli etmişti Koray.
Yusuf o tarafa doğru yürürken bunun fazlasıyla belli edici bir işaret olduğunu düşünüyordu ama yollar gibi binalarda boş görünüyordu. Birkaç tanesi dışında hiçbirinin ışıkları yanmıyordu.
Yusuf araya geldiği anda Koray onu kolundan yakalayarak içeri doğru çekti. Sırtı duvarı bulmadan dudakları Koray'ın dudaklarını buldu. Sigara kokusuna karışık sevgilisinin kokusu ciğerlerine dolarken öpücüğe karşılık verdi.
Buraya geliş nedeninin heyecanı birkaç saniyede dağılırken Koray her zamanki gibi tüm düşündüğü olmuştu. Esmer oğlanın elleri ceketinden içeri girerek gömleğinin üzerinde dolandı. Sert öpücükleri şansı olsa gömleği orada söküp çıkaracağını gösteriyordu.
Nefessiz kaldıklarında dudakları ayrıldı ama Koray öpücüklerini Yusuf'un boynuna doğru indirmeye devam etti.
"Ölecekmişim de son defa faydalanıyormuş gibisin." Koray, Kömür'dekilere haber salmış anca iki hafta sonra toplayabilmişti hepsini. O günden beri yolu Kömür'den ayrılmıyordu. Okula geldiğinde bile sadece uzaktan görüyorlardı birbirlerini.
"İşimiz olmasaydı görürdün sen faydalanmayı." Kendini zorlayarak ayrıldı Yusuf'tan. Elleri hala üzerindeydi ama artık Yusuf'un az önce kendi elleriyle dağıttığı üstünü düzeltiyordu. Ondan çalmayı sevdiği fötr şapkayı yine aldı ve kendi başına taktı. Yusuf, Koray'ın bu hareketi ile gülümserken son bir defa uzandı sevgilisinin dudaklarına ve yumuşak bir öpücük kondurdu.
"Gidelim." Dedi Koray. Yusuf, onu takip ederek ara sokakta ilerlemeye devam etti.
Özellikle buradan, arkadan geliyorlardı. Nazım'ın her yerde eli vardı ve bu toplantının gizli olması gerekiyordu. Buraya gelenler amca, yiğen arasında gerçekleşen miras didişmesinden daha geniş bakıyordu olaya. Yusuf'un ulaşmaya çalıştığı ama elinin yetmediği Kömür'ün sayılı insanlarıydı. Birçoğu artık burada yaşamıyordu ama birçok işin halledilmesini sağlıyorlardı.
Bunlar Yusuf'un kahyasının bahsettiği kurtlar sofrasının sakinleriydi. Nazım'ın yanına gitmekten kaçındığı kişilerdi. Koray da onlara Hasan Usta sayesinde ulaşmıştı. Aslında onları toplayan kendisi değildi. Onların toplantısına Yusuf'u ve kendisini katmayı başarmıştı. İki oğlana verilen zaman oldukça kısaydı. Kapının önünde çalmadan önce dakikayı bekliyorlardı. Bilmeleri gerekenden fazlasını bilmeleri yasaktı.
Koray ceketini yukarı doğru sıyırarak kol saatini açıkta bıraktı. Saate bakarken eli havalandı ama kapıya vurmadı. Saniye on ikinin üzerine geldiği anda dört defa hızla tıkladı ve elini indirdi. Sessizlik küçük bir sürgü sesiyle bozuldu ve kapı açıldı.
İçeri girerken sessizlerdi. Geçtikleri her koridorda odadaki ses biraz daha yükseliyor ve kulaklarına ulaşıyordu. Sonunda açık alana çıktıklarında seslerin sahiplerini gördüler.
Odadaki gülüş sesleri bıçak kesiği kadar hızlı kesildi.
Yusuf bakışların odağı olduğunu biliyordu. Gözleri masada oturan herkeste gezindi. Her birinde olması gerektiği kadar kalıyordu. Ne rahatsız edecek kadar fazla ne de önemsiz gösterecek kadar az...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Günahkar
قصص عامةKavgalı olduğu oğlan şehrin en köklü ailesinin oğluydu. Babasının mirası olan kasabayı günahlarından arındırmak isteyen beyefendi ile günahın kendisi olan suçlunun hikayesi.