16

6.2K 419 238
                                    


Bölüm Sözlüğü;

Valium=Benzodiazepin türevi bir ilaç. Kısaca bağımlılık yapan bir sakinleştirici, uyuşturucu.

Dorian Gray'in Portresi= Oscar Wilde'in romanı, aşağıda spoiler var, onun için okumayan arkadaşlardan özür dilerim. Spoiler****Basil kitaptaki bir karakter ve Dorian'a aşık ve resmini çizen kişi. Dorian tarafından öldürülüyor.**** Spoiler bitmiştir.

Judas= Ünlü son akşam yemeği eserinde Hz. İsa ile birlikte havarileri Hz. İsa ölmeden önce son defa yemek yiyor ve o sofrada onu ispiyonlayan, hain havari Judas'ta var. Aşağıdaki gönderme bu masaya. 

Koray elindeki kitaba kısa bir bakış attı. Amacı yazarının isminin ilk harfini görmek ve uygun rafa koymaktı. Kafasını kaldırdığı anda gördüğü sarı kafa ile harfi unuttu. Birkaç adım atıp uygun rafa bakındı ama hangi harf için baktığını hatırlamıyordu bile. Tekrardan kitaba baktı ve B'nin bulunduğu rafa yöneldi.

Yusuf dikkatini çekmek için hiçbir şey yapmıyordu. Her zamanki yerinde sakince oturuyor ve kitabını okuyordu. Eskiye göre farklı yaptığı tek şey Koray burada çalıştığı için daha erken gelmekti. Etrafta kimse yokken geliyordu.

Koray onu daha fazla görmekten memnun olsa da dikkatini dağıttığı ve bunu çaba harcamadan yaptığı için sinirliydi.

Koray, Yusuf'a arkasını döndüğünde sarışının gözleri kalktı. Bakılırken kaçırdığı gözlerini şimdi kaldırıyordu. Elindeki kitabı üçüncü defa yanlış yere koyduğunda dayanamayarak ayağa kalktı ve ona doğru yöneldi. Sessiz adımları sayesinde Koray geldiğini duyamadı.

Elini Koray'ın birkaç saniye önce koyduğu kitaba attı ve yerinden aldı. Diğer elini de rafın diğer tarafına attı. Koray elini gördüğünde geldiğini fark etti ve hızla arkasını döndü.  Sarışın ile burun buruna geldiğinde kocaman gülümsemeyi gördü. Gülüşteki alayı fark etmesi birkaç saniyesini alacaktı. 

"Alexandre Dumas neden B rafında?" Yusuf kitabı yüzünün önüne koyarak salladı. Koray kitaba şaşkınca baktı. B harfini gördüğünü emindi ama nerede olduğunu hatırlamıyordu. Anıyı düşündüğü anda gördüğü kitabına gömülmüş bir sarıydı.

"Senin yüzünden." Kitabı aralarından çekerek yanında duran sepete geri attı. "Mesaim başlayalı yarım saat oldu bir arpa boyu yol alamadım."

"Sen dikkatsizsen ben ne yapayım?" Diye karşı çıktı Yusuf.

"Öyle güzel durma!" Kelimeler dudaklarından dökülürken kendini savunma telaşındaydı. Geçen gece öptüğü dudaklara karşı dikkatli olması gerektiği konusunda kendini uyarmıştı. Yusuf'a kendini kaptırmayacaktı sözde. Şimdi ne gözlerini ondan alabiliyordu ne de düşüncelerini saklayabiliyordu.

"Ne?" Yusuf'un kahve gözleri genişleyen gülüşü ile kısıldı ama bakışlarındaki serseri pırıltı hala seçiliyordu. Bunu alaya alacaktı. "Bir şey yapmadığımı biliyorsun dimi?" 

"Sorun da bu zaten..." Zaten açılmış dudaklarını tutmak için çaba harcamadı. "Bir şey yapmıyorsun." Kafasını öne doğru eğerek Yusuf'un omzuna koydu. Yıllardır hiç kimseden yüzünü saklamamıştı. İçten içe utanç hissediyordu. 

Kafasını kaldırmadan önce Yusuf'u aynı duruma sokmaya karar verdi. Dudaklarının birleşmesi aralarındaki her şeyin rekabete döküleceğini değiştirmiyordu.

Elleri Yusuf'un beline sarıldı ve sarışını kendine doğru çekti. Utancını misillemeler ile yok ediyordu.

Yusuf'un gülüşünün daraldığını ve gözlerinin beklentiyle kısıldığını görüyordu. Asla kabul etmezdi ama sabahın köründe Altuk'tan merkeze boşu boşuna gelmiyordu. Koray ona doğru uzandı ama hedefi Yusuf'un beklediği gibi dudakları değildi. Burnunu Yusuf'un boynuna yaklaştırarak derin bir nefes aldı.

Bir Küçük Günahkar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin