Koray parmaklarını Yusuf'un buğday sarısı, yumuşacık saçlarında dolandırırken sarışın oğlan uyuyordu.
Koray tüm hayatı boyunca anı yaşayan, problemlerini son dakikada çözen, en büyük ilgi odağı para ve eğlence olan biri olmuştu.
Yusuf'un hayatına girmesiyle koyulduğu işler yeni değildi. Önceden de yağma yapmış, silah kullanmış ve dövüşmüştü ama daha önce hiç aşık olmamıştı.
Kızları, hapları ve Gül Bahçesi'ne yapılan gezileri her zaman sevmişti ama onlar aşk değildi.
Yusuf'u da öyle sanmıştı. Ona karşı yaptığı şey, hoşuna giden bir cinsel çekimi devam ettirmekti. En başta böyle sanıyordu ama daha sonra onun için endişelenmeye başlamış, zamanla gözlerini ayıramamış ve en sonunda ise her haliyle aşık olmuştu ona.
Dudaklarına ilk uzandığı gün birkaç aydan uzun sürmeyeceğini düşünmüştü ama şimdi her öptüğünde daha fazlasını istiyordu.
"Ne yaptın sen?" Dedi fısıldayarak. Yusuf'un açıkta kalan burnuna minik bir öpücük kondurdu.
Yusuf, Koray tarafında olsun diye birçok plan yapmıştı ve olan şeylerin mimarı oydu. "Sen de beni aynen böyle sevmiyorsan kafanı dağıtırım." Yusuf kıkırdayarak uyumadığını ele verdi. Koray tatlı bir sinirle sarı saçları dağıttı.
"Beyefendiye bak be! Rol yapmalara da baya bir alışmış. Bu işleri bırakıp oyuncu mu olsan?" Yusuf başını yukarı doğru kaldırdı ve yorganın altından çıkardığı ellerini açarak esnedi. Tam şu an sarı bir kediye benziyordu.
Koray dayanamayarak onu belinden kavradı ve sıkıca sarıldı. Dünkü sert ve baskın halinden eser yoktu. Eski, sakin hallerine geri dönmüştü. Uykulu gözlerle baktı Koray'a.
"Rol demişken sana bir hediye aldım." Koray tek kaşını kaldırarak baktı ona. Kimse ona hediye almazdı ki.
Yusuf, Koray'ın kollarının altından çıkarak yatağın yanındaki çekmeceye yöneldi. İçinden iki bilet alarak Koray'a uzattı.
"Sinema?" Dedi Koray kağıdı okuyarak. Sonrasında sesli bir kahkaha attı. "Beni buluşmaya mı çıkarıyorsun? Sevgili gibi?"
"Herhangi bir adlandırma yapmadım ama sen ne demek istiyorsan diyebilirsin." Yusuf onun tepkisinin nedenini anlamamıştı.
"Hayır." Dedi Koray. "Bunu kabul etmiyorum."
"Neden?" Yusuf doğrularak oturdu.
"Çünkü daha iyi bir fikrim var. Bize özgü bir fikir ve insanların yanında olmadığımız için rahatça oynaşabiliriz de."
"Tüm derdir bu mu? Yoksa sevgilim olmak mı istemiyorsun?" Örtüyü üzerine doğru çekti. "Beni bedenim için kullanıyor musun?" Gücenmiş gibi baktı. "Ben bir bedenden daha fazlasıyım Aslantaş." Cümlenin sonunda yüzünde tutmaya çalıştığı ciddi ifade dağıldı. Koray ona kahkahalar ile güldü.
"Sevgilin olmak istemiyorum değil, zaten sevgilinim." Koray'ın cümlesi ile Yusuf yaklaşarak öptü onu. "Sadece planlara uymayı değil, yapmayı seviyorum."
"Plansız olunca da hoşuna gittiğini dün görmedik mi?"
"O farklı."
*
"Hangisi daha garip bilmiyorum. Biletimiz olduğu halde dam tepesinde izlememiz mi? Yoksa bunun daha iyi bir fikir olduğunu düşünmen mi?" Koray, Yusuf'un sözleri ile kıkırdadı. "Sırf planı sen yapmış ol diye koltuklarda oturmuyoruz."
"Hayır, seni elleyebileyim diye koltuklarda oturmuyoruz. Ayrıca bak buradan daha güzel görünüyor daha ne istiyorsun?"
"İnadını kırmanı?"
"Daha çok beklersin. Filme odaklan." Kendisi çatıdan net görünen beyaz perdeye baktı. Yabancı bir film oynuyordu. Başlayalı yirmi dakikayı geçmişti ama Koray bir türlü ilgisini veremiyordu.
Gözleri sandalyelerde oturan seyircilere kaydı. Buradan onları seçemiyordu ama zengin olduklarını bilmesi için görmesine gerek yoktu. Eğlenecek kadar vakitleri ve paraları vardı.
Onların arasında dolanan bir gölge seçti. Önce yiyecek bir şeyler sattığını düşündü ama sonra seyircilerin aralarına fazla girdiğini fark etti. Sonra sırasına gidiyor sandı ama araya birkaç dakika koyarak birkaç sırada dolandı çocuk. Ne olduğunu anladığında koluyla Yusuf'u dürttü.
"Şuna bak! Asıl sinema orada." Eliyle çocuğu işaret etti. Yusuf görebilmek için gözlerini kıstı.
"Kesin tanıyorum. Biraz fazla acemi, film ilgi çekici olmasa yakayı ele vermişti. İçeri aldıklarına göre ya üstünde zengin gösterecek bir şey var ya da sinemacılar, seyircileri soysun diye tutmuş."
"Kömür'lüler..."
"Asla değişmiyor." Koray cümleyi gururla tamamladı.
"Koray..." Yusuf uyarırcasına söyledi ama Koray hala gülüyordu.
"Kömür'e gel, neden böyle olduğumu anlarsın."
"Beni ailenle mi tanıştıracaksın?"
"Belki..." Göz kırparak tekrardan küçük çocuğa odaklandı.
Yeni kapak mı? Eski kapak mı?
-Lisa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Günahkar
General FictionKavgalı olduğu oğlan şehrin en köklü ailesinin oğluydu. Babasının mirası olan kasabayı günahlarından arındırmak isteyen beyefendi ile günahın kendisi olan suçlunun hikayesi.