13//Ölümün Dinginliği

4.5K 557 157
                                    

Günaydın👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~

....

Taehyung söylediklerinden sonra karşısındaki adama bakakaldığı birkaç saniye içerisinde, şu anda içinde bulundukları anda liderin ona karşı dürüst olduğunu kavramıştı. Gözlerinde yalınlık vardı, yalan söylediğine dair hiçbir iz göremiyordu ve bu kendisini sorgulamaya itmişti. Neden ben? Dedi kendi kendine. Tüm bunlara şahit olan neden kendisiydi? Jongin ona şehre sığınmaya gelen tek kişinin kendisi olmadığını söylemişti. Öyleyse karşısındaki omega, niye onu seçmişti?

"Neden ben?" diye sordu kafasındaki düşüncelere paralel şeyler söylerken. Elleriyle oynuyor, tırnağının kenarında kalan deriyi soymaya çabalıyordu. Biraz gergin hissettiği aşikardı. Liderin ne cevap vereceğini beklerken kısaca yutkunmuştu. Aldığı cevap ise, onun sorgulaması karşısında olabildiğince rahattı. "Tesadüf." demişti lider. Mavi gözleri üzerinde gezinirken devam etmişti sonrasında da. Tüm dürüstlüğüyle başlamıştı konuşmasına zira artık o da fark etmişti. Aralarındaki bu gittikçe karmaşıklaşan ve saçmalaşan ilişki yumağından kurtulmanın tek yolu dürüst olmaktı. Buna alışık olmasa bile.

"Çocukluğumdan beri sorunluyum. Onun yüzünden kendimi bildim bileli rahat rahat aldığım tek bir nefes bile olmadı. Doktor Min henüz yalnızca buzdağının görünen kısmını görüyor. Onu durduracak, kafasına göre harekete geçmesini engelleyecek birini bulmamı söylemişti. Kurt hiyerarşisinin saçmalığı da bu ya, bir alfa olması gerekiyordu." Son cümleyi kurarken kendi kendine güldü. Başını da hafifçe iki yana sallamıştı. Sonrasında ciddileşip devam etmişti. Taehyung pür dikkat onu dinliyor, kulak misafiri olduğu tüm o konuşmaların aslını öğreniyordu.

"Etrafımda bu iş için güvenebileceğim biri yoktu. Jimin ve doktorum dışında kimse hastalığımı bilmiyor bile. Bu yüzden senin programdan bağımsız şehir duvarlarına geldiğini söylediğinde işime yarayabileceğini düşündüm." Hafifçe gülümsediğinde Taehyung o gülümsemenin altında yatanları anladığı için yüzünü az da olsa buruşturmadan edemedi. Şehre tam vaktinde gelmesi tesadüftü evet fakat liderin onu seçmesi kesinlikle tesadüf değildi. Onu seçmişti çünkü bilgisizdi. İstediği gibi davranabilirdi kendisine karşı. Dediği her şeyi eninde sonunda kabul edecekti zaten.

Lider, zeki bir adamdı ve Taehyung bunu net olarak hissetmişti o anda. Onun etrafından iki aylığına bile olsa kurtulabildiği için kendisini başarılı hissetti. Oyunlarına gelmemiş gibi. Ne var ki, yine buradaydı işte. Onun karşısında oturuyor, ettiği teklifi çoktan kabul etmişken masal dinler gibi söylediklerini dinliyordu. Küçük zaferlerin büyük yenilgiler karşısında hiçbir anlamı yoktu. Yine de, bu bundan sonrasında ona karşı zafer kazanamayacağı anlamına gelmiyordu. Artık daha dikkatli olacaktı.

"Seni getirttim ama bildiğin üzere, işler beklendiği gibi gitmedi. Sonradan öğrendim ki," Parmağıyla karşısında oturan kırmızı gözlüyü gösterdi. "Sen onu bastırmak yerine ortaya çıkması için teşvik etmişsin. Bir anda kötüleştim. Senden kurtulmam gerekiyordu ve bunu yaptım." Bu sözleri söylerken hiç pişman olmuş gibi değildi. Seokjin'in evinde söylediklerinin yalan ve onu manipüle etmek için şişirilmiş cümleler olduğunu böyle kabul etmiş olmuştu. Taehyung hafiften sinirlendiğini hissederken kollarını göğsünde bağladı ve, "Ama kurtulamadınız." dedi kaşlarını kaldırarak.

Lider omuz silkti bu itham karşısında. Bu konuyla savaşmayı çoktan bitirmişti. Hata yaptığını kabul ediyordu. Onu hayatına almasaydı, şu anda bu kadar kötü durumda olmayacaktı. Ayrıca, onu geri getirmek zorunda kalmayacaktı. Kendi düşen ağlamazdı. Bu yüzden umursamıyormuş gibi davranıyordu.

"Doğru, haklısın. Kötüleştim. Bastırıcı kullanmama ne Jimin ne de Doktor Min izin veriyor artık. Ne yaptıklarına dair en ufak fikirleri bile yok. Delirmemek için belki susar diye seni geri çağırmak zorunda kaldım." Bu son sözlerinden sonra sustu ve Taehyung'a söyledikleri hakkında düşünmesi için fırsat tanıdı. Taehyung bir süre cümleleri kafasında tekrar ettikten sonra, "Yani, varlığım yardımcı olacak mı bilmiyorsunuz. İşe yaramazsa ne yapacaksınız?" demişti. Sesine yansıyan endişenin mesulü kendisi değildi. Farkında olmadan olmuştu.

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin