40//Yağmur

3.2K 453 110
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~~

.........

     Taehyung alışık olduğu sessizlikten ve serinlikten uzakta bir güne gözlerini araladığında, birkaç saniye boşlukta süzülüyormuş gibi hissetmişti. Aralanan kırmızı gözleri pencerenin dışından gözüken öteki binalarda geziniyordu ve üzerindeki pike hissettiği bunalmayı katlıyordu. Güneş henüz yeni doğmuş gibiydi ama hava bunun için fazlasıyla sıcaktı. Üstelik, denizin yakınında oldukları için bunaltıcı bir nem de vardı. 

Taehyung saçlarının terlemesi yüzünden alnına yapıştığını fark ederken uzandığı yatakta doğruldu. Bacaklarının üzerine düşen örtüden kurtuldu ve başını çevirip yan tarafında kalan yatağa baktı. Görmeyi beklediği şeyden emin değildi ama belli ki liderin yatağında olmamasını beklemiyordu. Çünkü bunu fark ettiğinde, kalp atışları endişeyle hızlanmıştı. 

Üzerinde pijamalarıyla yatağından kalktı Taehyung. Liderin nerede olduğunu bilmez ve bunun için fazlasıyla endişelenirken pijamalarıyla onu bulmaya çıkabileceğini düşünmüştü bir an. Daha sonra bu fikirden vazgeçti. Onun yerine siyah çantasına ilerledi ve siyah baskılı bir tişörtü oradan çıkarttı. Ardından dün giydiği pantolonla birlikte üzerine hızlıca geçirip dışarı çıkabilecek hale geldi. Daha yüzünü bile yıkamamıştı ancak bunu umursamıyordu. Yalnızca lidere odaklanmıştı. İki dakikadan kısa bir sürede hazırlanabilmesinin sebebi buydu. 

Kapıyı açıp dışarı çıktığında, koridorun hala sessiz, diğer odaların kapılarının hala kapalı olduğunu fark etti Taehyung. Yanına alışkanlıktan aldığı telefondan saate baktı böylece ve güneş doğmuş olmasına rağmen saatin henüz altı buçuk olduğunu gördü. Lider Jeon bundan da önce kalkıp nereye gitmişti? Evet, dün ona akışına bırakma tavsiyesi veren kendisiydi ancak o anda habersiz bir yerlere kaybolmasını kast etmediğinden emindi. Yabancı bir sürüdelerdi. Her ne kadar Won-Shik iyi biri gibi dursa da her şey olabilirdi. 

Taehyung koridorun ucunda olan odalarından çıktıktan sonra koşar adım merdivenlere yöneldi ve hızlıca aşağı indi. Dün akşam tanıştığı han çalışanları sabah hazırlıklarını yapıyorlardı. Onlara daha önce muhabbetleri olduğu için kısaca günaydın dedi ve fazla oyalanmadan han kapısına doğru adımladı. Kapıyı açıp dışarı çıktığında, yavaş yavaş canlanan sokaklarla karşılaşmıştı. Bir umut diyerek etrafına bakınsa da, sokakta lidere dair herhangi bir ipucu göremedi. Böylece nereye gideceğini bile bilmeyen Taehyung duraksadı. 

Lider Jeon nereye gitmiş olabilirdi? Taehyung bunun üzerine biraz düşündü. Burada gidilebilecek çok fazla yer yoktu. Pazarın henüz açıldığını düşünmüyordu, ihtiyaçlarının hepsi handa karşılanabilirdi. Gidilebilecek olası tek bir yer vardı. Taehyung liderin denize olan hislerini bilmese tereddüt etmeden deniz kenarına inerdi ancak biraz şüpheliydi bu konuda. Yine de, gidecek başka bir yerin aklına gelmediği de bir gerçekti. Bu yüzden aceleci adımlarını tekrar harekete geçirmiş, taş zeminli sokaklarda yürümeye başlamıştı. 

Deniz kenarına indiğinde, Taehyung'un karşısına çıkan ilk şey tayfaların harıl gürül çalıştıkları ticaret gemileriydi. Liderin buralarda olmayacağından emindi, bu yüzden onların etrafında fazla oyalanmamıştı. İskeleden uzaklaşarak sahil şeridinde yürümüştü. Ancak yürüdüğü tarafta lidere dair bir iz bulamadı. Gereğinden fazla uzaklaştığında, bunun boş bir çaba olduğunu düşünerek gerisin geri yürümeye başladı. Bu tarafta değildi. Belki iskelenin öteki tarafında olabilirdi. 

O vaktini liderini bulmak için harcarken, kasaba yeni bir gün için canlanıyordu. Her geçen dakika sokaklarda görülen insanların sayısı ve gürültü miktarı artıyordu. Taehyung bir kez daha saatine baktığında çoktan yediyi geçtiğini görmüştü. Yeniden ulaştığı iskeleyle öteki tarafa doğru yürürken iç çekti. Lider Jeon o kendisine ulaşmadan önce geri dönmese iyi olurdu. Çünkü öyle bir durumda, bu sefer haber vermeden çıkmış olan kişi kendisi olacaktı. 

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin