31//Jeon Jisung

4.6K 578 282
                                    

Günaydın👋🏻👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~

..............

       Gecesinde içki içtiğin günden sonra uyandığın sabah, en kötü sabah olma potansiyeline sahiptir. Başın ağrır, bedenin ağırlaşmış gibi gelir ve kendini rahatsız hissedersin. Lider Jeon yeni güne gözlerini açtığında, bu semptomların hepsini gösteriyordu. Yatıyor olmasına rağmen sızlayan başı ona bir önceki akşamı hatırlamakta yardımcı olurken yüzünün dönük olduğu pencerelerden dışarı, masmavi gökyüzüne bakmıştı. 

Elini kaldırıp başına doğru götürdü ve avucuyla şakağına acımadan bastırdı. Bir an önce kalkıp ağrı kesici alsa iyi olurdu. Sonrasında da kahve içmesi gerekiyordu. Saat kaç bilmiyordu ama bir şekilde, erken bir saat olmadığından emindi. Yatmadan önce hep oraya koyduğu için gözleri görebildiği komodinde gezindi ancak telefonunu orada göremedi. Bu da demekti ki alarmı çalmış olsa duymamıştı ya da Jimin aramışsa ulaşamamıştı.

İç geçirerek el mahkum kalkması gerektiğinin bilincine vardı Lider Jeon. Bu düşünceyle elini yatağa yaslayıp doğrulduğunda ise birkaç orada olmaması gereken şey fark etti. Pekala, birincisi üzerine örttüğü pikeydi. Örtünün altına girmemiş gibiydi, daha çok örtü üzerine katlanmıştı. İkinci şey ise yanında yatan bedendi. Ve bu, uzandığı yatakta şaşkınlıkla kalakalması için yeterli olmuştu zira böyle bir şeyin yaşanmasını hiç beklemiyordu. 

Taehyung yanındaydı. Birlikte yatağın belki de yarısını ancak kaplamışlardı ve o üzerine hiçbir şey örtülmemişken kolu onun belinde uyuyordu. Lider Jeon gözlerini inanamaz bir şekilde kırpıştırdı ve, "Bu ne..?" diye mırıldandı kendi kendine. Ardından tamamen doğrulup oturur pozisyona geldi ve Taehyung'a doğru döndü. Bu hale tam olarak nasıl gelmişlerdi? Lider Jeon onu pencereye getirdiği andan sonrasını hatırlamakta zorluk çekiyordu. 

Yatağa yasladığı ellerinden birini kaldırıp hareketlerinin farkında bile değilken Taehyung'a uzattı. Kahverengi saçlarını alnından nazikçe çekti ve, "Niye kendi üstünü de örtmedin ki?" diye mırıldandı onaylamaz bir tavırla. Pike yeterince büyüktü ancak o yalnızca kendisinin üzerini örtmüş, üzeri açıkken uyumuştu. Ev soğuk falan değildi ama üstü açık uyumak üşütebilirdi. Şu an takılması gerektiği daha önemli problemleri varken neden buna takıldığını, liderin kendisi de bilmiyordu.

O anda Jeongguk'un tek bildiği, belinin üzerinde durmaya devam eden kolu kaldırmaya tenezzül etmediği, edemediği ve gözlerini Taehyung'un üzerinden çekmeyi başaramadığıydı. Taehyung'un yaptığı küçük şeyler vardı. Gerçekten küçük şeylerdi ancak kalbine fena dokunuyorlardı. Neden onun yanında yattığını bile bilmiyordu ve buna kızması gerekiyordu, sonuçta buna izin verdiğini hatırlamıyordu ama yapamıyordu. Taehyung'a kızmayı, başaramıyordu. Yalnızca onun kendi üzerini örtmek için çabalaması ve kendi üstü açıkken uyumasını düşünüyor, içinin sıcacık olduğunu hissetmekle kalıyordu. 

Parmak uçlarını dokundurduğu uzun tutamları alfanın kulağının altına sıkıştırdı ve başını omzuna doğru eğdi lider. Ardından hafifçe gülümseyip, "Bana tam olarak ne yapıyorsun böyle?" diye mırıldandı. Dudakları hafifçe aralıkken uyumayı sürdüren adam bu sözlerini duymadı. Lider Jeon da sesini yükseltmekle uğraşmadı. Onun yerine küçük bir nefes verdi ve kalkmak üzere hareketlendi. 

Önce yapabildiği kadar yavaşça ve onu uyandırmamaya çalışarak Taehyung'un kolunu belinden çekmişti. Daha sonra ise yataktan kalkmış, Taehyung'un dün gece üzerine örtmek için katladığı pikeyi açarak onun üzerine örtmüştü. Sanki her gün yaptığı şeylermişçesine düz bir yüz ifadesiyle hallettiği bu işlerden sonra yatağın yanında duran terliklerini ayağına geçirdi ve merdivenlere yöneldi. Telefonu aşağıda bir yerde olmalıydı. Dijital saate bakılırsa saat şu anda sabah dokuzdu ve Jimin ondan haber alamadığı için kesinlikle endişelenmişti. 

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin