52//"Sessiz olmalısın."

3.1K 450 194
                                    

Günaydın👋🏻👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~~

.............

      Birkaç dakikadan uzun sürmeyen sakin bir öpücüğü paylaşmalarının ardından ayrıldıklarında, Jeongguk kesinlikle daha iyi hissediyordu. Hafiften hızlanmış kalp atışlarıyla dudaklarını Taehyung'tan ayırmış, biraz uzaklaşırken gözlerini aralamıştı. Kendisininkilerle eş zamanlı olarak aralanan kırmızı gözlere baktı ve bir şekilde, ondan bakışlarını çekemezken masaya bıraktığı telefonuna uzandı. Niyetlendiği aramayı yapmayı düşünüyordu fakat bundan önce Taehyung tarafından durdurulmuştu. 

Taehyung parmaklarını liderin telefona uzanan elinin bileğine sardı ve aralık dudaklarını kapatıp yutkunduktan sonra, "Bence," dedi. Nefeslerini düzene sokmaya çalıştığı için duraksamadan edememişti. "Jisung'a siz söylemelisiniz." Sözleriyle liderin hafifçe kaşlarını çattığını gördüğünde alelacele devam etti Taehyung. "Telefonda değil. Düzgün bir açıklamayı hak ediyor." Jeongguk Taehyung'un bu cümlesiyle duraksadı. Telefona uzattığı elini kucağına doğru indirdi ve, "Basın toplantısını bugün yapmalıyız." dedi. 

Taehyung bunun zaten farkındaydı. Yalnızca, Jisung'un kötü hissetmesi ihtimalini aklından çıkartamıyordu. Hatta bu yüzden lideri verdiği bir karardan geri döndürmeyi bile deneyebilirdi. "Yarına erteleyebiliriz." Kısa bir duraksamanın ardından demesi bu yüzdendi. Teklifi yanında oturan adamı hoşnut etmemişti. Taehyung bunu onun yüz ifadelerinde görüyordu. Onu ikna edebilecek bir yol düşünürken dudaklarını yaladı ve aklına gelen şeyle hızlıca konuştu. "Eğer bir gün beklersek, kim bizim tarafımızda görebiliriz. Vargie'nin tarafını tutanları listeleriz." 

Öteki teklifinin aksine, bu teklifi daha ikna edici olmalı ki Taehyung liderin gevşeyen yüz hatlarını gördü. İkna olmak üzereydi. Gerçekten Jisung'a duruma uyum sağlayabilmesi için zaman vermek istiyordu ve hedefine yaklaşmış olmak mutlu olmasına sebep olmuştu. Bu yüzden uzanıp yanında oturan adamı yeni bir öpücüğün içerisine çekti. Onu kısa ama yoğun bir öpüşle uyardıktan sonra uzaklaştı. O anda farkında değildi ancak öpüşü sevdiği adamı onun lehine bir karar almaya itmişti. 

Jeongguk Taehyung kendisini kısaca öpüp ayrıldığında bir anlığına kapanan gözlerini aralayıp kaşlarını çatmadan edemedi. "Beni ikna mı etmeye çalışıyorsun?" dedi ardından belirgin bir şüpheyle. Sorusunda ciddi olduğunu belli etmek ister gibi alfanın gözlerine bakıyordu. Özünde böyle bir niyeti olmayan Taehyung aralarındaki mesafe hala çok fazla değilken gözlerini kırpıştırdı. Ardından, "Öyle mi yaptım?" diye mırıldandı şaşkın bir tonda. Jeongguk güldü. Elbette isteyerek yapmazdı. Başını belli belirsiz iki yana salladıktan sonra telefonuna uzandı. İrene'in değil de Jimin'in numarasının üzerine tıkladı. Yalnızca on dakika önce odasında olan omega telefonu açtığında biraz şaşırmış duruyordu. 

"Lider Jeon, bir sorun mu var?" demişti merakla. Jeongguk birleşik ellerinde göz gezdirip elinin üstünü okşayan alfaya şöyle bir baktı. Sarı pembe saçları alnına dökülüyordu ve yüzünde mutlu bir ifade vardı. Sırf dediğini yaptığı için bu kadar mutlu olması sevimliydi. "Basın toplantısını yarına ayarla. O zamana kadar yanlış tarafta saf tutanların listesini çıkartacağız." Jimin yenilenen emirlerle kaşlarını çatmasına engel olamadı. Lider Jeon verdiği kararlardan kolay kolay dönen biri hiç olmamıştı. Şimdi ise on dakika içinde fikrini değiştirmişti. Gerçi, bu değişimin kaynağını bilir gibiydi. Aklına yalnızca tek bir isim gelirken bunu dile getirmeye cüret edemedi ve yalnızca yeni emirleri onaylamakla yetindi. 

Jimin'in onaylamasından sonra telefonu kapatıp yeniden masanın üzerine bıraktı Jeongguk. Ardından kendisine kirpiklerinin altından bakan kırmızı gözlüye doğru başını çevirmiş, "Mutlu oldun mu?" demişti. Dudak kenarları biraz kıvrılmış bir haldeydi. Taehyung bunu gördüğünde birleşik ellerini kendi kucağına çekip sırtını sandalyede geriye yasladı ve, "Evet!" diye yanıtladı neşeli bir ses tonuyla. Liderin masasına konan iki günlük raporların bulunduğu dosyalara uzandığını görmüştü bu sırada. Başını ona doğru çevirdi. "Bir fikrim var." dedi ardından. 

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin