33//Dış Dünya

4.4K 572 354
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻

Yine bitirmesini bu kadar uzun süreceğini tahmin edemediğim bir bölüm...

Çok sevmedim bu bölümü yazarken duraksayıp durduğum için. Bir ton hatayla dolu olabilir🙄

İyi okumalar dilerim~~~

.............

     Taehyung bir karış ötesinde mavi gözlerden bakışlarını çekemezken kulaklarına ulaşan sözlerin gerçekliğini sorguluyordu. Bir eliyle onun elini kavrayan öteki eliyle ise yanağını okşayan liderin varlığı zaten hayal dünyasına giriş yapmış gibi hissetmesine sebep olurken bir de kulağına içini titreten sesten bedenini ateşe atan cümleler ulaştığında, tamamen dünyayla bağının kesildiğini düşünmüştü. Öyle ki, bakışları dalgınlaşmış, oluşan sessizlikte ona ait olan kalp atışları fazla uzağında olmayan adamın kulaklarına ulaşacak kadar yüksek bir desibele ulaşmıştı.

Taehyung dudaklarını araladı. Mavi gözler beklentiyle gözlerinin tam içine bakıyorlardı ve o hayal dünyasında falan olmadığının farkındaydı. Kulaklarında yankılanan uğultulu kalp atışları ona bunu kanıtlıyordu. Ve o aldığı teklif karşısında kuru bir kabul cümlesi söylemeyi bir kenara bırakmış, çok daha fazlasını istemeye karar vermişti. "Bir gece değil." demişti sesi normalde olduğundan daha ciddi ve derin bir tona bürünürken. 

Lider daha bir dakika önce ona açgözlü olduğunu söylemişti ve Taehyung bu gerçeği saklamak istediği tek adam anladıktan sonra daha fazla niyetlerini saklamaya gerek görmüyordu. Elini liderin yanağındaki elinin üzerine yerleştirmiş, "Bir gece yetmez." diye fısıldamıştı bir kez daha. Kırmızı gözleri ciddiyetle parlıyordu. Lider Jeon güldü ve eğilmeyi bırakarak doğruldu. Taehyung gözleriyle onu sonuna kadar takip etti.

"Tamam." Karşılıklı yapılan ve taraflar tarafından kabul edilen anlaşmanın sonucu belliydi. Taehyung dizlerine çoktandır kaybettiği güç geri gelirken oturduğu koltuktan kalktı ve liderin tam önünde durdu. Böylece o da elini yanağından indirmişti. Yine de, hala öteki elleri birleşikti. Taehyung o anda her ne olursa olsun, o eli bırakmayı bir an bile düşünmemişti. Sanki sonsuza kadar elleri birleşik kalmalıydı yoksa bir felaket kopacaktı.

Taehyung başını eğilip birleşik ellerine baktı ve yanaklarındaki kızarıklık tazelenirken, "Biliyor musunuz, daha önce hiç böyle hissetmemiştim." diye mırıldandı utangaç bir tonda. Şimdi biraz önce sahip olduğu cesaretten sıyrılmışken her zamanki kendisi olmuştu ve lider bunun farkında olarak kısaca çenesinin altına dokunup alfanın dikkatini üzerine çekmişti. İtirafı hakkında bir şey söylemedi. Onun yerine, "Benimle kitap okumak ister misin?" diye sordu. 

Kitap okumak derslerinin sonuna geldiklerinde öğretmeninin ona tavsiye ettiği bir şeydi. Üstelik, ona birkaç roman bile bırakmıştı. Gerçi Taehyung onları okumakla çok uğraşmıyordu. Kitap okumak yorucuydu ve bilmediği çok fazla kavram çıkıyordu. Onun için liderle her gün okuduğu raporlar okuma alıştırmaları için yeterliydi. 

O böyle düşünüyordu ancak lider gözlerinin içine bakarak teklif ettiğinde, reddedememişti. Zaten Lider Jeon da bir noktada bu yüzden sormuştu. Taehyung başını yavaşça salladı ve sehpanın üzerinde üzeri tozlanan sadece başını okuduğu romana baktı. Ardından lidere döndü ve en azından kaderini biraz geciktirmek adına, "Kahve ister misiniz?" diye sordu. Kendisi için sıcak çikolata yapmayı düşünüyordu ve lider istiyorsa ona da kahve hazırlayabilirdi. 

"Hm, fena olmaz." Taehyung aldığı onayla hiç istemese ve yüzünde hüzünlü bir ifade oluşsa da ellerini yavaşça ayırdı ve ondan uzaklaştı. O hızlıca mutfağa yöneldiğinde geride kalan Lider Jeon başını omzuna doğru eğmiş, gülümsemişti. Neden biraz önce bu adamla geri dönüşü olmayan bir yola girmiş gibi hissediyordu? Şikayetçi değildi gerçi. Taehyung'un tüm doyumsuzluğuyla kendisiyle anlaşma masasına oturduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yanakları kızarırken kahve yapmaya gitmesi sevimliydi. Dakikalar önce kalktığı koltuğa otururken bu şekilde düşünüyordu. 

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin