city of differences

60//Final, Jeon Jeongguk'un Biriciği

Tünaydın👋🏻👋🏻👋🏻

Ne bitmek bilmez finalmiş arkadaş ya🤦🏻‍♀️

Şaka, yazarken çok keyif aldım ama sizin okurken keyif alacağınızdan emin olamıyorum xkdmxlödlx

İyi okumalar dilerim~~~~

...........

     Kasvetli bir gündü. Gri bulutlar gökyüzünde geniş bir alanı kaplamaktaydılar. Yağmur yağmıyordu ancak her an yağacakmış gibi bir izlenim yaratıyordu. Hava nemliydi. Yine de esen rüzgar, bu nemin etkisinin atılmasında az da olsa etkiliydi. Tepelerindeki gri bulutların varlığı sahil kasabasından ayrılırken ortaya çıkmış, Byeonwha'ya doğru yol alırken de peşlerini bırakmamıştı. 

Jeongguk'a fazlasıyla kısa gelen bir haftaydı. Ne zaman sonuna geldiğini bile kestirememişti. Ailesiyle vakit geçirdiği günler su gibi akmıştı ve vedalaşma günü gelmişti. Evde, çevrelerinde çok fazla kişi yokken annesine sarıldığında Jeongguk ağlayacakmış gibi hissetmişti. Onunla iki gün geçirmek fazla bir etki yaratmamıştı kendisinde fakat koskoca bir hafta geçirmek... Ayrılmak zorunda olmak kalbini kırıyordu. Şakayla karışık onlarla birlikte gelmesini bile teklif etmişti. Annesi maalesef reddetmişti. Jeongguk da zorlamamıştı. 

Dolu dolu bir hafta olmuştu onun için. Farklı farklı şeyler deneyimlemişti. Balık tutmuş, denize girmiş, ormanda yürüyüş yapmış ve hatta seraya bile girmişti. Daha önce hiç kendi elleriyle sebze toplamamışken annesi sayesinde bunun deneyimini de edinmişti. Biraz komik bir deneyimdi gerçi. Seranın sıcağında boğulacak gibi olurken salatalık toplamaya çalışmak garip hissettirmişti. Çıktığında saçı başı dağılmış bir haldeydi. Taehyung ona anlattığında çok gülmüştü. 

Tekneye binmiş ve denize açılmıştı. Karadan uzaklaşıp maviliklerin ortasında yapayalnız kalmak hem ürkütücü hem de büyüleyiciydi. Üstelik, teknede tuttuğu balıklar iskeledekilerden çok daha büyüklerdi. Bu da balık tutmakta o kadar da başarısız olmadığını düşündürmüştü kendisine. Gerçi, o tuttuğu balıkların çoğunu geri salmıştı. Fazlasına gerek olmadığını düşünüyordu. Tuttuğu balıkları en değerli hazinesiymiş gibi sakınan Arim'in aksine... 

Byeonwha'ya doğru yola çıktıklarında, geldiklerinden çok daha küçük bir kafilelerdi. Yalnızca iki arabadan oluşuyorlardı. Biri güvenlik amaçlı askeri bir araçken öteki kendi aracıydı. Geri kalanlar başlayan inşaat bitene kadar orada kalacaklardı. Taehyung'un anlattığına göre bir sıkıntıları yoktu ve var güçleriyle çalışıyorlardı. Yine de, Jeongguk tatili bitmiş olan Jimin'i onların başına göndermeyi düşünüyordu. Omeganın itiraz etmeye cesaret edeceğini sanmıyordu. Ona uzun bir tatil vermişti sonuçta. 

Jisung kavgayla başlayan ilişkilerini silip atmak ister gibi ayrıldıkları sıralarda Arim'le ilk baştaki kadar kötü anlaşmıyordu. Bunda orada bulunmalarının beşinci gününde Arim'in pes edip kendisinden özür dilemesinin büyük bir etkisi vardı. Oğlu istediğini aldıktan sonra küçük kızı bir abi misali gözetmeye başlamıştı. Birkaç defa onunla birlikte alfa çocukları kovaladıkları bile olmuştu. Jisung tatillerinin son iki gününde onun yanında çok uzun süre kalmamıştı bile. İlk defa bu kadar çok akranının olduğu bir ortama giriyordu, hoşuna gitmiş olmalıydı. Jeongguk buna ses etmemişti. Buradaki çocuklar Jisung'un ve kendisinin otoritesini anlamaktan uzaklardı. Bu yüzden oğluna bütün samimiyetleriyle yaklaşabiliyorlardı. Biraz kavgacı ve kaba olsalar da, Jisung sorun etmediği sürece Jeongguk fazla korumacı yaklaşmamaya karar vermişti. 

Taehyung ise... Haftanın beş günü her şeyi düzene sokmak konusunda çok çabaladıktan sonra son iki günü birlikte geçirebilecekleri kadar boş kalmıştı. Tekne gezisine onunla birlikte gitmişlerdi. Ayrıca, kumsalda ayakları yerden kesilmeyene kadar Jeongguk onu denize sokmayı da başarmıştı. Alfa her ne kadar biraz tutuk yaklaşsa da sürekli gülüp durmasından keyif aldığı anlaşılıyordu. Jeongguk itiraf etmek istemiyordu ama en çok onunla birlikte geçirdiği vakitlerden keyif almıştı. Şimdi ise eve dönüyorlardı ve onun yine tek düşünebildiği yanında oturan adamla daha çok vakit geçirmekti.