7//Ölümün Kokusu

4.7K 681 161
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~

..............

    Buz mavisi gözler hemen önündeydi Taehyung'un. Aralarında bir baş mesafesi bile yoktu ve o ilk defa lideri bu kadar yakından görürken söylemişti son kelimelerini. Ona seslendiği hitap yeniydi kendisi için, şimdiye kadar onu omega sıfatıyla bağdaştıramıyordu fakat şu anda öyle değildi. Zira kısık bir tonda söyledikleri gözlerine tutunmuş gözlerin yaşarmasına sebep olmuştu. 

Taehyung onun buz mavisi gözlerinin daha açık bir renge büründüğünü ve kızarmaya başladıklarını tüm netliğiyle gördü. Yüz ifadesi karmaşa sürüklenirken liderin ensesine temas eden parmak uçları yanmaya başlamış, inleyerek elini ondan çekmesine sebep olmuştu. Göz ucuyla az önce teninin sıcaklığıyla parmak uçlarını kavuran bölgeye baktı fakat fazla inceleyecek fırsatı bulamadı. 

Çünkü buz mavisi gözler liderin yanağına bir damla yaşın süzülmesine sebep olduktan sonra kayarak kapanmış ve yanında oturan beden öne doğru yalpalamıştı. Taehyung onu uzanıp tutar ve panikle, "Lider!" diye fısıldarken birinin dikkatini çekeceğini düşünmüyordu. Tek derdi koluyla kavradığı bedenin düşmesine engel olmak ve uyanmasını sağlamaktı. Ancak hitabı, dikkat çekmişti. İlk defa duyduğu bir sesin ondan çok daha dehşet içeren bir tonda, "Lider Jeon!" diye bağırdığını duydu. 

Başını kaldırıp sesin geldiği kişiye baktı ve kahverengi saçları at kuyruğu yapılmış orta yaşlı bir betanın korkuyla omzuna doğru yatırdığı adama baktığını gördü. Onun sesi kendisininkinden çok daha yüksekti bu yüzden kadının nidasından sonra bütün dikkatler üzerlerine çevrilmişti. "Ambulans çağırın! Bu Lider Jeon!" dediğini duydu çevrelerine toplanan kalabalıktan birinin. Bir anda pek çok kişi telefonlarını ellerine almışlardı. Taehyung onların hareketlerini takip edemezken, "Yardıma ihtiyacı var." demesine engel olamadı. Eli sıkıca liderin omzunu kavramıştı ve sesi gerçekten endişeli çıkıyordu. Çürük mandalina kokusu genzini yakıyordu. 

Bu sefer genzini yakan yalnızca çürük mandalina kokusu da değildi. Kokunun anlamıydı. 

Ardı arkasına dizilen hıçkırıklar, küçük parmakların sıkıca kavradığı sahibinin bir daha kullanamayacağı kıyafetler, bir daha kullanılmayacak olan o oda ve çilek kokusu. Çürük çilek kokusu. 

Tanıdıklık hissi iç ürperticiydi. Kalabalığın arasından yine tanımadığı bir beden öne atılırken destek olduğu bedeni daha sıkı kavradı. Tanımadığı beden yanlarına yaklaştığında omzunda kendinden geçmiş olan bedeni geriye doğru çekip uzun zamandır kullanmadığı sert bir ses tonuyla, "Kimsin sen?" diye sordu. Karşısındaki adam bu soruyla kısa bir an duraksamış, daha sonra ise soğukkanlılıkla, "Doktorum. Ambulans gelene kadar yardımcı olabilirim." demişti. Taehyung doktorun anlamının tam olarak ne olduğunu bilmese de yardım kelimesi aklını çelmeyi başarmıştı. Bu yüzden her ne kadar istemese de omzundaki bedeni ona teslim etti. 

Bir alfa olan adam lideri ondan aldı. Üzerinde oturuyor oldukları koltukta dikkatle geriye yatırdı ve iki parmağıyla liderin boynuna baskı uyguladı. Taehyung onun ne yaptığını bilmiyordu. Tek bildiği, liderin yüzünün her geçen saniye biraz daha solduğuydu. Çürük mandalina kokusu yoğunlaşıyordu ve o ellerini kucağına düşerken, "Ölüyor." diye fısıldadı. Neyse ki uğultuların arasında kimse onun bu fısıltısını duymadı. 

"Onu tanıyor musunuz? Çalışanı mısınız?" Onunla ilgilenen ve doktor denen şey olduğunu söyleyen adam liderin göz kapaklarını kaldırıp gözlerine bakarken sorduğunda Taehyung içine düştüğü farkındalığın dehşetinden irkilerek sıyrıldı ve, "Biraz." dedi. Bu sefer başka bir soru yöneltilmişti. "Görünürde bir şeyi yok gibi gözüküyor fakat nabzı endişe verici. Herhangi bir hastalığı var mıydı?" Adamın onun aksine panik olmaktan uzak olan hali Taehyung'u rahatlatıyordu. Ona bildiği her şeyi anlatabilirmiş gibi hissediyordu. Yine de, bu sorunun cevabı onda yoktu. 

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin