18//"Sen de sevmiyorsun onu."

4K 551 188
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻👋🏻

Ağlayacakmış gibi hissettiğim bir bölüm xldmxldkxl

ÇOK ÖZLEMİŞİM BU FİCİ GERÇEKTEN😭

Ve biliyorum uzun zamandır boştu buralar ama umarım yine de yorum yapabilirsiniz😔

İyi okumalar dilerim~~~

............

    Liderin evinden gidişinin üzerinden ne kadar zaman geçtiğini ayırt edemezken hala koltukta oturuyordu Taehyung. Yanağını dizlerine yaslamış, boş bakışlarla çarşafların arasından sızan batan güneşin ışıklarının oluşturduğu gölge oyunlarını seyrediyordu. Bedeni olduğu yerde kaskatı kesilmiş gibiydi. Saatlerdir hiçbir şekilde pozisyonunu bile değiştirmemişti ve dışarıdan göründüğünün aksine, düşünceli falan da değildi. 

Salonun ışıkları açık değildi. Bu yüzden her geçen dakika hava biraz daha kararıyordu. Midesi büyük bir gürültüyle guruldadığında, Taehyung olduğu yerde irkildi. Başını yasladığı dizinden kaldırıp bir çeşit uykudan uyanmış gibi çevresine bakındı. Hava neredeyse kararmıştı ve ev boştu. 

Tüm bedenine nüfuz eden müthiş bir soğukluk hissetti bir anda. Ürperdi bu sebeple. Ellerini kollarına sürttü içgüdüsel bir tavırla. Ardından uyuşmaya yüz tutmuş bacaklarını koltuktan indirdi ve çıplak ayak tabanları parke zeminle temas etti. Biraz uyuşuk ve yorgun hissediyordu. Hissettiği bedensel yorgunluk bir yana, zihinsel yorgunluk öbür yanaydı. İç çekerek koltuktan kalktıktan sonra ayaklarını sürüye sürüye banyoya ilerlemişti. Niyeti içine düştüğü girdaptan kurtulmak için kısa bir duş almaktı. 

Duştan bu sefer üzerini giyinerek çıkmamıştı. Onun yerine liderin söylediği gibi evdeki dolapları karıştırmaya niyetlenerek bulduğu önden bağlamalı havlulardan giyinmişti. Seokjin'in evinde bunlardan yoktu. Olsa güzel olurdu gerçi. Dokusu gerçekten güzeldi. Tabi, o anda Taehyung buna takılamıyordu. Havlunun kuşağını önden sıktırarak bağlamış, dudakları düz bir çizgi halindeyken banyodan çıkmıştı. 

Artık tamamen karanlık olan evde bakışlarını gezdirdi. Yapacak hiçbir şeyi yoktu bu yüzden belki ilgisini çeker diye televizyona yönelmişti. Açmayı başarırsa, belki kısa bir süreliğine dikkati dağılabilirdi. Bunu başardı da. Geniş ekran televizyonu açmayı başarması tahmin ettiğinden çok daha kısa sürmüştü. Sonrasında büyük bir özveriyle eline aldığı kumanda denen şeyin tuşlarına teker teker basmış, neyin ne işe yaradığını çözmeye çalışmıştı. Ekrandaki görüntüleri değiştirmenin yolunu bulduğunda istediği bir şey bulana kadar aynı tuşa basıp durdu. Karşısına bir animasyon çıktığında ise kumandayı koltuğa fırlatıp oturduğu yerde yayıldı ve izlemeye başladı. 

Animasyon güzeldi, rengarenk ve ilgi çekiciydi ve normalde olsa Taehyung'un bitene kadar başından kalkması mümkün olmazdı. Fakat izlemeye başladıktan sonraki yarım saat içerisinde, Taehyung koltukta pozisyon değiştirip durmuş, kalbi sıkışıp durduğu için oflayıp puflamıştı. Suçlu hissediyordu ve liderin gitmeden önce oturduğu koltuğa dalıp gidiyordu. En sonunda, bu umutsuz hisse daha fazla katlanamadığında oturduğu koltukta ayağa fırladı. Televizyonu kapatmakla bile uğraşmadan evin kapısına ilerledi koşar adım. 

Kapıyı açıp boş ve çıt çıkmayan koridora ilk adımını attığında çıplak ayaklarında bir ürperti dolanmıştı. Hemen karşısındaki kapının önüne iki adımda ulaşıp kaldırdığı yumruğuyla kısa bir duraksamanın ardından kapıya üç defa vurdu. Bunu yapmıştı yapmasına ama lider açtığında ne diyeceğini o da bilmiyordu. Bu yüzden kapıya yaklaşan adım seslerini duyduğunda kalp atışları kademeli olarak hızlanmıştı. 

city of differencesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin