"Hazır hissediyor musun?"
Ela'nın kafasını duvarlara sürtüp kıvılcım çıkartmak istiyordum. Abartısız her beş dakika da bir bana bu soruyu soruyordu. Yaklaşık dört saattir."TAMAM! Konuşacağım yeter ki sus artık."
Ela'nın suratı, kazanmanın verdiği gururla parlıyordu.
"Gidiyorum, eğer sonuç olumsuz olursa, beni çekmek zorundasınız. Özellikle sen." Dedim elimle Elayı göstererek.
"Git hadi konuşma daha fazla! Vakit kaybı resmen."
Ona son bir kez kötü kötü baktıktan sonra ceketimi de giyerek çıkmıştım evden.
Merdivenleri inerek Nezahat teyzenin cafcaflı kapısının önünde duruyordum. Derin bir nefes aldıktan sonra kapının ziline bastım. Nezahat teyzenin evde olmaması için hatim bile indirmiştim. Keşke Sadi amca olsaydı evde. Ama garibanın yüzü güler miydi? Gülmezdi.
"Yekta kızım?"
"Nezahat teyze?" Dedim zorla gülümseyerek. "Reha burada mı?"
"Neden soruyorsun?" Nezahat teyzenin iğneleyici tondaki ses tonu beni germişti. Şen şakrak olan kadın, resmen beni sözleriyle dövüyordu.
"Konuşmak istiyorum onunla."
"Neden?" Nezahat teyzenin inatla sorgulaması beni sinir ediyordu.
"Konuşmak? Bunun bir nedeni olmak zorunda mı?"
"Hayır," dedi Nezahat teyze kenara doğru isteksizce çekilirken. "İçeride soldan ikinci odada."
Nezahat teyzeyi kafamla onaylayarak içeri girmiştim. İçeriden Reha'nın bağırmasını duyabiliyordum.
"Nezoş! Kurye mi gelmiş? Depresyon çiğköftemi mi getirmiş?"
"Hayır!" Diye bağırdı Nezahat teyze. Ardından belimden ittirdi beni. Dört adımlık yer bana sanki dört kilometre uzaklıkta gibiydi. Derin bir nefes aldım ve kapısının önünde durdum.
"Kapının önünde ne durup duruyorsun Nezoş! Kapı camlı görüyorum seni. Gel hadi içeri."
Kapının kolunu çevirdiğimde, üzerinde atlet altında şort olan bir Reha görmeyi beklemiyordum. O da beni görmeyi beklemiyordu. Beni gördüğü anda üzerine çekmişti yanında duran battaniyeyi.
"Yekta?" Sesinin şaşkın çıkmasını umursamadan oturdum yanına.
"Konuşmak istiyorum."
"Bu kadar erken gelmeni beklemiyordum." Reha'nın sözleriyle acı acı gülümsedim. Bende beklemiyordum kendimden. Ama Ela adlı sinir bozucu bir etken yüzünden bu kadar erken gelmiştim.
"Dinliyorum," dedi Reha benim konuşmaya yeltenmediğimi görünce. Derin bir nefes alarak gözlerimi gözlerine çıkardım.
"Seni seviyorum diyemem," dedim bir çırpıda. Ardından hızla ekledim. "Ama sevmiyorum da diyemem."
Reha'nın kafası karışık halde bana bakması, benim için işleri pek de kolaylaştırmıyordu. Devam ettim sözlerime.
"Bana kendinden neden kaçıyorsun demiştin, hatırlıyor musun?" Dedim nazikçe. Hatırlamıyorsa eğer direk o kısmı atlayacaktım.
Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladığında dudaklarımı büzmüştüm. Bu konuyu anlatmak istemiyordum ama battı balık yan giderdi. Anlatacaktım.
"Haklısın, kaçıyorum. Ve sebebi de var. Onu anlatacağım sana şimdi. Bir sene kadar önce, benim bir nasıl söylesem eski sevgilim vardı. Ama görsen nasıl bir toksik ilişki. Bir de şaka gibi ilk ciddi ilişkimdi.
Neyse, bu Poyraz nasıl desem tam bir şeydi işte anla,"
"Onun bunun çocuğu?" Reha'nın sözlerini gülümseyerek onaylamıştım. Tam da ondandı.
"Ben buluşalım derdim, tamam derdi ekerdi beni. Hep bir bahanesi vardı. Bende bunu çok seviyorum ya, hiçbir şey demez sakinliğimi koruyarak onu onaylardım.
Bir gün," dedim sessizce. Hafifçe gözlerimin dolduğunu hissettiğimde içimden küfürleri yağdırıyordum ama bana mısın bile demiyordu. İlk damlanın sol gözümden aktığını hissetmiştim.
"Anlatmak zorunda değilsin." Reha'nın anlayışlı sesine karşılık olarak kafamı olumsuz anlamda hızla iki yana salladım. Anlatacaktım. Yoksa bir daha asla anlatamazdım. Ve kafasında bir soru işareti olarak kalacaktı. Ben bunu istemiyordum.
"Anlatacağım. Bir gün duruşmam iptal olduğu için eve erken gitmiştim. Aynı evde kalıyorduk. Neyse, eve girdiğimde her şey normaldi. Mutfağa gidip kahve bile koymuştum kendime. Ama içimden bir ses yatak odasına git diyordu. Bir süre bu sesi görmezden gelsem de bir süre sonra görmezden gelemedim."
Gözlerimden artık durmaksızın yaş akıyordu. Ellerim ile silsem de hemen yeniden beliriyorlardı.
"Yatak odasında, onu." Titrek bir nefes aldım içime. Uzun zaman sonra bile etkisi vücudumda hala aynıydı. Ellerim ve ayaklarımın buz kestiğine emindim. Zihnim karman çormandı. Gözlerimdeki yaşlar o günkü gibiydi.
"Onu o zamanki yakın arkadaşlarımdan biriyle yakaladım. Esra ile. Kapıdan içeri girdiğimde beni görebilecek bir pozisyondaydı. Gözlerimin içine baka baka işine devam etti."
Reha'nın kolunu bedenimde hissettiğimde titremiştim. O zaman da birinin bana sarılmasına ihtiyacım vardı, ama kimse sarılmamıştı bana.
"Sonra," dedim hıçkırıklarım arasında.
"Dahası da mı var?" Dedi şaşkınlıkla. Kafamla onayladım. Vardı tabii.
"Biz onunla aynı yerde çalışıyorduk. Baroda. Orada dedikodu çıkardı. Ben onu aldatmışım. İlişkimizin bitmesinin sebebi benim onu aldatmış olmammış. Kimse bana inanmadı." Dedim sessizce. Ardından kendimi hafifçe Rehadan ayırarak bağırdım.
"Hiç kimse bana inanmadı! Hiç kimse! Biri de demedi ki sen niye bu kadar üzgünsün? Sen neden çabalayıp dururken, o hiç bir şekilde çabalamıyor? Hiç kimse demedi!"
Reha hızla kollarını bedenime dolamıştı. Kontrolsüz bir şekilde ağlayıp bağırıyordum. Şu anda hiçbir şey umrumda değildi. Ne Nezahat teyze ne de Reha. Geçmişi hatırlamak tahmin ettiğimden de çok acıtmıştı.
"Ben senin her zaman yanındayım. Her zaman. Geçmişte yanında olmamış olabilirim. Ama gelecekte, söz veriyorum sana, her zaman yanında olacağım."
Reha'nın sözleri beni sakinleştirmek bir yana dursun, beni daha da çok alevlendirmişti.
"Ben," dedim sıkıca ona sarılırken. "Yeniden bunu yaşamak istemiyorum. Yeniden yaşayamam. Belki de ondandır böyle davranmam. Belki de ondandır sana inatla ters düşmem, seni gıcık etmem."
"Ben yeniden yaşamak istemiyorum."
Reha'nın eli belimden saçlarıma doğru çıktı yavaşça. "Yaşamayacaksın merak etme. Ben sana asla öyle bir şey yaşatmam."
"Yaşatmazsın değil mi?" Dedim küçük bir kız çocuğu edasıyla. "Yapmazsın değil mi? Beni kırıp dökmezsin sen de? Hayata küstürmezsin beni."
"Hayır," dedi Reha beni zor da olsa omzundan ayırırken. "Seni asla üzmem, hayata küstürmem seni. Aksine seni hayata bağlarım." Yanağımda duran eline yasladım kafamı hafifçe.
Rehayla ilk tanıştığımızda ona fazlasıyla gıcık olmuştum. Çünkü bana Poyrazı hatırlatmıştı. Fakat şimdi anlıyordum ki, Poyraz Reha'nın saçının teli bile olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayran
Teen FictionYekta'nın istediği şey sadece masadan tuzluğu alabilmekti. Ama başına Rehayı saracağından haberi yoktu. "Sen benim hayranımsın." Cümlesine karşı tek kaşımın kalkmasına engel olamamıştım. Ne hayranı? "Bilirsin. Müzik grubumuzun." Karşımdaki kişiye m...