Rehayla bana göre facia ile biten, ama ona göre gayet iyi biten gecenin ardından dört gün geçmişti. Eskisi gibiydik. Aramızda bir soğukluk yoktu. Bu durum ise benim hiç olmadığım kadar mutlu olmama yol açıyordu.
"Günaydın!" dedim içeri elimdeki kahve bardağımla girerken. Baroda bu dört gün içinde Poyrazla karşılaşmamıştım. Haftanın son gününde de karşılaşmamayı umuyordum. Ama ben Allah'ın sevgili kullarından biri değildim.
"Yekta! Günaydın." Poyraz'ı duymamazlıktan gelerek yanıma gelen Yağız'a gülümsemiş, bugün duruşmam olup olmadığını sormuştum.
"Konuşmayacak mısın benle Yekta?"
Poyraz'ı tekrardan duymazlıktan gelmiş, Yağıza doğru dönmüştüm.
"Var mı?"
"Yok Yekta Hanım." Yağız'a teşekkür ederek odamın olduğu yere doğru ilerlemiştim.
"Yekta?" Poyraz'ın arkamdan bıkmadan usanmadan seslenmesi sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Fino köpeği gibiydi mübarek.
"Adımı mı ezberliyorsun?" dedim en sonunda dayanamayarak.
"Hayır," dedi gülümserken. Gülümsemesine gözlerimi devirmiş, odamdan içeri girmiştim.
"Yekta," dedi Poyraz da arkamdan odaya girerken. "Konuşalım."
"Davalarla alakalı değilse, seninle konuşacak bir şeyim yok benim." dedim sertçe. Bu neydi böyle! Yekta da Yekta. Adımdan tiksindirmişti beni.
"Arkadaş değil miyiz biz? Konuşamaz mıyız normal bir şekilde? En azından eski günlerin hatırına?"
"Poyraz," dedim sandalyeme büyük bir sakinlikle otururken. "Seninle şu anda konuşuyor olmamın sebebi az da olsa eskiden bana yaşattığın eğlenceli zamanlar için. Ama son zamanlarda, özellikle de Reha ile ilişkim olduğu yayıldığından beri, bana aldattığın eski sevgiline fazlasıyla yakın davranıyorsun. Ve bu beni rahatsız ediyor."
Poyraz'ın karşımda şokla bana bakması beni memnun etmişti. Benden böyle bir çıkış beklemiyor olmalıydı. Bana kalırsa çok bile sabretmiştim.
"O yüzden," dedim Poyraz'ın şaşkınlığı devam ederken. "Benle sadece iş ile ilgili konuş. Ne olursa olsun hala iş arkadaşımsın. İstemesem de." sonlara doğru homurdansam da anladığını biliyordum.
Poyraz bir şeyler söylemek için ağzını açtığı sırada kapım çalınmıştı. Kaşlarını çatarak dudaklarını birbirine bastırmıştı.
"Yekta Hanım, yeni bir müvekkil geldi, müsaitseniz çağırayım?" Yağız'ın sözlerini gülümseyerek onaylamıştım. Yağız'ın zamanlaması bundan daha mükemmel olamazdı.
"Poyraz Bey'de çıkıyordu zaten."
Poyraz odamdan çıkarken hala şok durumundaydı. Günüm git gide daha da güzelleşmişti sanki! İçeri giren potansiyel müvekkilime gülümsemiştim.
***
Yoğun olsa da benim için oldukça güzel geçen bir günden sonra koltuğumda uzanmış, boş boş İnstagram keşfetimde geziniyordum. Önüme çıkan magazin haberiyle kaşlarımı çatmıştım. Zamansız grubundan birinin evlendiğini söylüyorlardı. Kim evlenmişti? Reha değildi herhalde? Biz evlenmemiştik daha!
Ben daha haberin ayrıntılarını okuyamadan Ela'nın aramasıyla yarıda kalmıştım. Hızla Ela'nın aramasını açacak, ne konuşacaksa dinleyecek, sonra da haberin devamını okuyacaktım.
"Yekta!" dedi Ela. Sesinden bir şeye çok şaşırdığı belliydi. "Eren ve diğerleri grubuna bak hemen! Hanımefendi sessize aldığı için onu arayıp haber veriyoruz..." Ela'nın kendi kendine söylenmesini dinlemeden telefonu kapatmış, sessize aldığım sohbet grubunu açmıştm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayran
Novela JuvenilYekta'nın istediği şey sadece masadan tuzluğu alabilmekti. Ama başına Rehayı saracağından haberi yoktu. "Sen benim hayranımsın." Cümlesine karşı tek kaşımın kalkmasına engel olamamıştım. Ne hayranı? "Bilirsin. Müzik grubumuzun." Karşımdaki kişiye m...