Uyandığımda elim direkt yatağın boş tarafına gitmişti. Reha neredeydi? Dağılan saçlarımı olabildiğince toplayarak yataktan kalkmıştım. Bir yandan esnerken bir yandan da Reha'nın adını sesleniyordum eve doğru. Cevap yoktu. Üzerinde fazla durmamıştım, yüksek ihtimalle ekmek almaya gitmişti.
Tuvalette rutin işlerimi hallettikten sonra dışarı çıkmış, mutfağa ilerlemiştim. Mutfakta sandalyenin üstünde uyuyakalmıştı Reha.
"Kalk hadi," dedim yanağından öperken. "Günaydın."
Ağzının içinden bir şeyler homurdanmış, yüksek ihtimalle günaydın demişti, lavaboya gitmişti. Geri döndüğünde çoktan kahvaltılık malzemeleri çıkarmış, çayı koymuştum bile. Artık Reha ile beraber yaşadığım için kahvaltılık malzemelerim oluyordu. Bu işe en çok kızlar sevinmişti. Her geldiklerinde kahvaltılık olmadığı için şikayet edemiyorlardı artık. Benimde işime geliyordu.
Demlenen çayı bardaklara koyarken merak ettiğim soruyu sormuştum.
"Ne ara uyandın?" genelde erken kalkan taraf bendim. Reha gece kuşuydu bana göre. Bende eskiden öyleydim fakat iş düzenim yüzünden gündüz insanına çevrilmiştim zorla.
"Uyumadım ki."
Reha'nın sesi fazlasıyla yorgun geliyordu. Merakla sordum.
"Neden?" bir yandan da pişen yulaf lapamı kaseye aktarıyordum.
"Heyecandan. Uyuyamadım, birazcık seni izledim uyurken. Baktım sürekli hareket edip duruyorum, seni de uyandırmamak için kalkıyım dedim. Yeni içim geçmiş işte."
Sözleri ile gözlerimden kalp fışkırarak ona baktığıma emindim. Ağzıma yulaf lapası dolu kaşığımı götürmeden önce konuştum. "Uyanmazdım zaten, keşke gitmeseydin."
Reha şirince omzunu silkmişti. "Riske atmaya değer mi emin olamadım."
Rehaya gülümserken aniden gelen mide bulantısı ile nasıl kalktığımı bilememiştim. Arkamdan geldiğini biliyordum. Tuvalete son anda yetiştiğimde, midemde ki bir kaşık yulaf lapası ve mide özsuyumu çıkartmak zorunda kalmıştım. Reha ise saçlarımın önüne gelmesini önlemeye çalışıyordu.
Azıcık doğrulduğumda bile midem kötü oluyordu. Öğürüyordum anında.
On dakika kadar sonra kafamı klozetten kaldırabilmiştim sonunda. Öğürmekten dolayı yaşaran gözlerimle Rehaya bakıyordum. "Özür dilerim," dedim kalkmaya çabalarken. "Şahit olmanı istemezdim."
"Saçmalama Yekta," dedi Reha şefkatle. Sözleri kırıcı gibi gözükse de, ses tonuyla o kırıcılığı kapatmıştı. "Her zaman yanında olacağım, saçını tutmak için en azından. Kalk hadi de doktora gidelim."
Rehayı onaylamış, yardımı ile oturduğum yerden kalkabilmiştim. Üstümü giyinirken Mim'e mesaj atmıştım. Doktorunun adını almıştım. Mim memnundu doktorundan, bende ona gidecektim o yüzden.
Reha ile doktorun kapısının önünde sıramızın gelmesini bekliyorduk. Önce benden kan almışlardı. Merdivenlerden gelen gürültüyle beraber kafamı o tarafa çevirmemle şok olmam bir olmuştu. Tüm grup geliyordu.
"YEKTAM HAMİLE MİSİN?" Ruzi'nin üzerime koşarak gelmesi beni korkutmadı desem yalan söylemiş olurdum.
"İyi ki söylemeyin dedim," diye homurdandım Ruziye sarılırken.
"Sen bana mesaj attığında Bora da yanımdaydı, Nakiye söylemiş Naki de Ruziye. Kızlar olarak biz zaten biliyorduk, gelelim dedik."
Boraya pis pis baksam da artık olmuşla ölmüşe çare yoktu. Doktor çağırdığında onları arkamızda bırakarak içeri girmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayran
أدب المراهقينYekta'nın istediği şey sadece masadan tuzluğu alabilmekti. Ama başına Rehayı saracağından haberi yoktu. "Sen benim hayranımsın." Cümlesine karşı tek kaşımın kalkmasına engel olamamıştım. Ne hayranı? "Bilirsin. Müzik grubumuzun." Karşımdaki kişiye m...