Reha Ak:
Karşımdaki Yekta'nın 'Şaka!' Diyip omzuma vurmasını bekliyordum. Ardından da benim ona elinin ağır olduğu hakkında söylenmeyi. Ama o aksine gayet ciddi bir şekilde gözlerini gözlerime dikmiş, sinirle bakıyordu bana.
Ben daha cevap vermeden içeri giren doktorla beraber köşeye çekilmiştim. Yekta bana ilk tanıştığımız zamandaki gibi bakıyordu. Nefret dolu.
"Merhaba Yekta Hanım," doktorun sesiyle Yekta öldürücü bakışlarını benden çekmiş, doktora yöneltmişti.
"Bugün günlerden ne biliyor musunuz?" Doktor'un sorusuyla beraber Yekta'nın kaşları çatılmış, elini başına götürmüştü. Ardından başını iki yana doğru salladı.
"Hatırlamıyorum." Yekta'nın sözleri ile şok geçirmiştim. Hafıza kaybı mı yaşıyordu? Doktor önündeki kağıda bir şeyler karaladıktan sonra yeniden Yektaya dönmüştü.
"Peki en son hatırladığın olay nedir, anlatabilir misin?"
Doktorun sorusuyla biraz düşünmüştü Yekta.
"Sanırım, arkadaşım Ruzi, Antalya'daki kafesini kapatıp buraya yerleşecekti."
Yanımda duran Mim sesli bir şekilde nefesini tutunca hızla ona dönmüştük. Ne zamandı bu?
Mim doktorun ve benim duyabileceğim, fakat Yekta'nın duyamayacağı bir şekilde zamanı söylemişti.
"Dört buçuk, beş yıl öncesi."
Duyduğum sözle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Dört buçuk beş yıl öncesi demek, ben ya da kızımız yoktu demekti. Dolmaya başlayan gözlerime engel olamadan Yektaya bakmıştım. Kaşları çatık bir şekilde doktora bakıyordu.
"Bir saniye izin verirseniz Yekta Hanım," doktor dışarı çıkmıştı. Doktorun çıkmasıyla beraber ona bakan beni fark etmişti. Kaşları çatılmıştı yeniden. Beni hatırlamıyor muydu gerçekten?
"Mimoza, şu asalak arkadaşına söyle, beni gözleri ile taciz etmeyi bıraksın."
Yekta'nın sözleriyle beraber gözlerimi kaçırmış, ne yapacağımı bilemez duruma düşmüştüm. Beni gerçekten hatırlamıyordu.
"Özür dilerim." Dedim kapıya doğru ilerlerken. "Amacım seni rahatsız etmek değildi."
"Evet, bir daha aynı ortamda bulunmayalım lütfen." Yekta'nın sözleri ile olduğum yerde kalmış, tepeden tırnağa buz kesmiştim. Biz evliydik, bir kızımız vardı. Ne demek aynı ortamda bulunmayalım?
Tam bir şeyler söyleyecekken omzuma dokunan Mim ile susmuş, dışarı çıkmıştım.
"Hatırlamıyor," dedim çaresizlik içinde. "Bir ay yoğun bakımda kaldı, uyandı diye sevinirken, hatırlamıyor!"
Mimoza ne yapacağını bilememiş, elini tuhaf bir şekilde omzuma koymuştu. Sakinleştirmeye çalışmasına minnettardım ama böyle bir durumda kim sakin kalabilirdi ki?
"Reha Bey," doktorun sesini duymamla hızla sağıma dönmüş, dikkatimin tamamını doktora yönlendirmiştim.
"Yekta Hanım, kazasından sonra bir ay kadar yoğun bakımda kaldı, biliyorsunuz. Kafasına aldığı darbe fazla ciddi olmalı ki, Mimoza Hanımın dediğine göre son beş yılı hatırlamıyor."
Hatırlamadığını biliyordum, ama bir de doktordan duymak, hiç iyi gelmemişti.
"Mimoza Hanım, beş yıl önceki önemli olayları bize anlatabilirseniz eğer ona göre bir gidişat hazırlamamız lazım."
Mimoza hızla bana bakmış, ardından doktora dönmüştü. Sanki söyleyeceği şeyden çok emin değildi.
"Dediği gibi, beş yıl önce arkadaşımız Ruzi Antalyadan buraya taşındı. O dönemlerde, yani Ruzi buraya taşırmadan önce, Yekta eski sevgilisinden yeni ayrılmıştı. Hoş bir ayrılma olmamıştı. Yaklaşık bir sene kadar erkek cinsiyetinden nefret eder bir şekilde gezmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayran
Teen FictionYekta'nın istediği şey sadece masadan tuzluğu alabilmekti. Ama başına Rehayı saracağından haberi yoktu. "Sen benim hayranımsın." Cümlesine karşı tek kaşımın kalkmasına engel olamamıştım. Ne hayranı? "Bilirsin. Müzik grubumuzun." Karşımdaki kişiye m...