Hastanenin önündeki banklarda kıçımız donar bir halde bekliyorduk. Geldiğimiz hastane çok kalabalıktı. Dışarı çıkmamızı rica etmişlerdi. Haklılardı. Sürü gibi girmiştik içeri.
Naki sanki içeride önemli bir ameliyatta olan yakını varmış gibi dertli dertli sigara içiyordu sürekli.
"Abi yeter ya! Kendi kendine duman altı ettin burayı. Açık havadayız!"
Eren'in isyanını umursamamış bir tane daha yakmıştı Naki. Geldiğinden beri en az yedi tane içmişti.
"Amca olmayı," dedi Naki bir nefes daha çekerken içine. "Kaldıramıyorum şu anlık."
"Salak mısın?" Dedi Eren. "Test yanlış çıkabilir. Evde yapılan testlere güvenmemelisin."
"Ama hadi bu da pozitif çıkarsa?"
Naki ısrarla Mim'in hamile olduğunu söylüyor, kendi kendine dertleniyordu. Eren ise öyle bir durumun olmama olasılığı olduğunu söylüyordu ısrarla.
Reha telefonu çalınca yanımızdan ayrılmıştı. Yaklaşık iki dakika kadar sonra geri dönmüştü.
"Zeynep aradı." Merakla ne diyeceğini bekledim. Zeynep genelde hoş şeyler için aramazdı. "Öğrenmiş medya. Basın mensupları her an gelebilir dedi."
Ela korkuyla gözlerini büyütmüştü. "İçeri girelim."
Ela'yı onaylayarak içeri girmiştik hepimiz. Kapıdaki güvenlik bize pis pis baksa da umrumuzda değildi. Basına yakalanmaktansa kötü kötü baksındı. Bir şey olmazdı.
Mimoza Yasemin Ulu
Korkuyordum.
Bora'nın eli elimin üstündeydi. Yavaşça okşuyordu. Doktor kanımı alalı yaklaşık bir buçuk saat oluyordu.
"Hadi hamileysem?" Dedim ağlamaklı sesimle. Ne yapardım bilmiyordum.
"Çok güzel bir haber olur bu." Dedi Bora gülümseyerek.
"Ya değilsem?"
"Bu da güzel bir haber güzelim."
"Beni üzmemek için ikisine de aynı cevabı veriyorsun. Politikliğin sinirimi bozuyor şu an."
"Hayır," dedi Bora ellerini hızla sallarken. "Eğer hamileysen, çocuğumuz olur."
Dediği cümleye gözlerimi devirmiştim. Reis be! Nasılda söylüyordu gerçekleri. Ben bilmiyormuşum gibi sanki.
"Değilsen de eğer," dedi Bora gözlerimi devirmemi umursamadan. "Seninle yalnız ikimiz daha uzun zaman geçiririz. O da sonradan aramıza katılır. Hiç bir şey değişmez."
Bora'nın cümlesiyle gülümsemiştim. Ama gene de korkmadan edemiyordum. Hadi, iyi bir anne olamazsam ne yapardım ben.
"Dünyadaki en iyi anne olursun," dedi Bora elini yavaşça karnıma getirirken. "Bundan eminim."
İçeri giren bizimkilerle gözlerim onlardan tarafa kaydı. En son kantinde bekliyorlardı neden yanımıza geliyorlardı ki?
"Medya," dedi Reha yanımıza geldiğinde. "Öğrenmiş, yani kim bilmiyorlar ama grup üyelerininin hepsinin hastanede olduğunu biliyorlar. O yüzden içeri girdik."
"Kantinde değil miydiniz?" Dedi Bora hala eli karnımdayken.
"Çok kalabalıktı," dedi Eren. "Dışarı çıktık. Asla şu salak sürekli sigara içmek istediği için değil yoksa."
Gülmüştüm Eren'in cümlesine. Naki bendende gergindi. Görende onun çocuğu olacak zannederdi.
"Afedersiniz," kanımı alan doktorun sesini duymamla bütün ilgim doktora kaymıştı.
"İzin verirseniz," dedi bizimkilere.
"Önemli değil," dedim doktora doğru. "Yanlarında söyleyebilirsiniz."
Doktor beni kafasıyla onayladıktan sonra elindeki kağıt tomarından iki sayfa çıkarmış, elime tutuşturmuştu.
Gerginlikle diğer elim anında Bora'nın elini bulmuştu. Bora bir yandan bana sarılırken bir yandan da elimi tutuyordu.
"Hamilesiniz."
"BİLİYORDUM!" Diye bağırdı Naki. Ela onu telaşla uzaklaştırırken doktoru dinliyordum. Uzaktan da olsa Naki'nin sesini hala duyabiliyordum.
"Kadın doğum uzmanına en kısa zamanda randevu almanızı öneririm. İyi günler."
Doktor yanımızdan ayrıldığında hala şoktaydım. Daha yirmi beş yaşındaydım. Yirmi altımda anne olacaktım. DAHA ÇOK ERKENDİ.
"Daha çok-" ben sözümü tamamlayamadan dudağımdan öpmüştü beni Bora. Öpücüğüne ilk bir kaç salise karşılık veremesem de kendime geldiğimde karşılık vermiştim. Yanağıma gelen ıslaklıkla kaşlarımı çatarak ayrılmıştım.
Bora yüzünü görmeme izin vermeden belime sarılmıştı. Şu anda sadece sırtını görebiliyordum. Şokla hala yanımızda duran arkadaşlarımıza baktım.
"Tebrik ederim." Dedi Yekta gülümseyerek.
"Şimdi," dedi Eren yanıma otururken. "Bebeğin mi olacak?"
"Bebeğimiz." Dedi Bora hala kafası göbeğimdeyken. Sesi hem ağladığı için hemde bana yaslı olduğu için boğuk çıkmıştı.
"Anladık. Bebeğiniz." Dedi Eren iğneleyici bir şekilde. "Teyze mi olacağım ben yoksa hala mı?"
Eren'in sorusuyla kalmıştım. Ne demeliydi çocuğum? Bilmiyordum.
"Abla desin. Teyze de hala da yaşlı hissettirdi."
"Güzel sohbetinizi bölmek istemem ama," dedi Yekta. Yekta genelde böyle konuşmaya başladığında hoşuma gitmiyordu sonuç.
"Dışarıda basın mensupları var açıklama yapacak mısınız?"
Borayı istemesem de kaldırmıştım kucağımdan. Gözleri kızarık olsa da ağlamıyordu artık.
"Söyleyelim mi?"
"Söyleyelim. Saklayamayız zaten. Naki gibi bir eleman varken yanımızda."
Bora'nın sözlerine kıkırdayıp yataktan kalkmıştım. Olmuşla ölmüşe çare yoktu.
Bora biraz daha sakinleştikten sonra dışarı çıkmak için hareketlenmiştik. Kapıda dört ya da beş basın mensubu vardı.
Derin bir nefes alarak dışarı çıktım.
Yekta Kara
Mim fazlasıyla gergindi. Yerinde kim olsa gergin olmazdı ki?
"Bora bey! Evliliğinizden sonra sizi ilk defa görüyoruz!" diyordu muhabirlerden biri.
"Neden hastanedesiniz?" dedi bir diğeri de. Sessizce bekliyorduk Bora'nın konuşmasını.
"Arkadaşlar," dedi Bora. Sesi hala biraz boğuktu. Normalde de sesi kalın olduğu için çok fark edilmiyordu neyseki.
"Evet, evliliğimden sonra ortalıkta görünmedim. Karımla beraber kendimize vakit ayırdık." dedi Bora Mim'in elini tutarken.
"Neden hastanedesiniz Bora bey, bir sıkıntı mı var yoksa?"
"Hayır, bir sıkıntı yok. Sadece bir durumda emin olmak için gelmiştik."
"Nedir bu durum?" dedi muhabir merakla.
"Güzelimin hamile olduğunu öğrendik." dedi Bora sadece.
"Tebrikler." dedi muhabirin biri. "Kaç aylık?"
"Daha bir aylık." dedi Mimoza gülümseyerek.
Muhabirler anladıklarını belirtmişlerdi.
"Şimdi izin verirseniz," dedi Bora. "Eve gitmek istiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayran
Teen FictionYekta'nın istediği şey sadece masadan tuzluğu alabilmekti. Ama başına Rehayı saracağından haberi yoktu. "Sen benim hayranımsın." Cümlesine karşı tek kaşımın kalkmasına engel olamamıştım. Ne hayranı? "Bilirsin. Müzik grubumuzun." Karşımdaki kişiye m...