Elma yiyebildiğimi keşfetikten sonra, bir de yoğurt yiyebildiğimi de keşfetmiştik. Bugün ise yeni bir şey deneyecektim makarna.
"Hadi Yektam," dedi Reha karşımdan. Fazlasıyla destekçi eş pozisyonunda karşımda duruyordu. "Yiyebilirsin."
Gözlerim ile önümdeki tabakta duran sade makarnaya baktım. Ardından gözlerim yanımdaki poşete kaymıştı. Olurda tuvalete yetişemezsem diye poşet taşıyordum yanımda.
Masada duran elimi tutmuş, sıkmıştı hafifçe. "En kötü ne olacağını biliyoruz zaten."
Dudaklarımı büzmüş, elime çatalımı almıştım. Karşımdaki makarnanın burgu olmamasına sevinmiştim. Burgu makarna kabus gibiydi benim için. Öğrencilik yıllarımda yanlışlıkla bozulmuş burgu makarna yemiştim. O günden beri burgu makarnaya karşı bir fobim oluşmuştu.
"Yapamayacağım!" Dedim çatalımı yeniden masaya koyarken. Midemdeki elma ve yoğurttan memnundum. Onları da kaybetmek istemiyordum.
"Yektam," dedi Reha yanıma gelirken. "Annem yolda, geliyor zaten. İki saat sonra rahatlayacaksın. Dene bi. Lütfen benim için." Reha bunları söylerken saçlarımı yavaşça okşamış, alnıma da küçücük bir öpücük bırakmıştı.
Ellerimin titremesini olabildiğince önleyerek elime aldığım çatalı makarnaya batırmıştım.
Derin bir nefes alarak çiğnedim makarnayı. Şu anda iyi gidiyordum. Mide bulantım yoktu. Tatsız, tutsuz, yağsız makarnaydı.
"İyi misin?" Reha karşıma geçmemiş, yanımda yavaşça kolumu tutumuş hafifçe sıkıyordu.
"Evet." Dedim yutabildiğimde. Midem bulanmıyordu.
"Çok sevindim!" Dedi Reha. Beni oturduğum sandalyeden kaldırarak hafifçe havaya kaldırarak sarılmıştı.
Ayaklarımın yerden kesilmesiyle hafifçe kıkırdamamı engelleyememiştim. Reha benden de çok dertlenmişti yemek yiyememe. Sürekli araştırıyordu, midemin rahat edebilmesini sağlamaya çalışıyordu. Akkız anneyi de darladığını biliyordum. Uyuduğumu düşündüğü bir gün annesiyle konuşmasını duymuştum. Akkız anne iki gün sonra gelecekken, Meyrayı da araya sokup bugün gelmesini sağlamıştı.
Ayaklarım yeniden yerle buluştuğunda, bu seferde ben sarılmıştım ona. Olabildiğince minnettarlığımı göstermeye çalışıyordum.
"Hadi daha fazla ye. Seni zorluyo bu." Dedi Reha, ardından eliyle hızla karnıma dokunmuştu. Eliyle huylanırken yeniden sandalyeme oturmuştum.
***
Tatsız tuzsuz makarnamdan sonra içeri geçmiştik. Nezahat teyze ve Sadi amca fazlasıyla ısrarcı olmuşlardı Akkız anneyi almak için.
Reha ile oturmuş vasat diziyi izlerken çalan kapı zili ile hızla kalkmış, koşarak kapıya ilerlemiştim. Karşımdaki Akkız anneye sarılmış, içeri geçmesi için kapının önünden çekilmiştim.
Reha da annesine sarıldıktan sonra Akkız teyze hızla mutfağa girmiş, hemen ketıla su koymuştu.
"Hemen çayı yapayım da rahatla." Dedi gülümserken.
Rahatlamayla gülümsemiş, sandalyeye oturmuş sohbet etmeye başlamıştık.
"Reha ve Meyraya hamileyken bende böyle olmuştum. Emre ne yapacağını şaşırmıştı, şimdi de Reha'nın da öyle olduğunu görüyorum. Aynı babasının oğlu."
Akkız annenin sözlerine gülmüş kaynayan suya, getirdiği otlardan bir kaç tane atmıştım.
"Üç dakika demlenecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayran
Teen FictionYekta'nın istediği şey sadece masadan tuzluğu alabilmekti. Ama başına Rehayı saracağından haberi yoktu. "Sen benim hayranımsın." Cümlesine karşı tek kaşımın kalkmasına engel olamamıştım. Ne hayranı? "Bilirsin. Müzik grubumuzun." Karşımdaki kişiye m...