Gözlerim hızla Reha'nın yüzüne çıkmıştı. Çocuğun yüzü çil doluydu. Çoğu belli olmasa da vardı. Daha iyi görebilmek için yeniden dibine girmiştim. Yanaklarında, burnunda, dudak çevresinde... Hatta göz kapaklarında bile vardı.
"Çüş," dedim kendi kendime. "Demişimdir kesin." Sarhoş Yekta, hem her şeyi yapabilecek hem de her şeyi söyleyebilecek kapasiteye sahip olan Yektaydı.
"Dedin zaten." Dedi Reha kızarmaya başlayan yanaklarıyla. Normalde olsa onun kızaran yanakları ile ölümüne dalga geçerdim, fakat benim ondan da kızarık olduğuma emindim.
"NERDE KALDINIZ? OYNAŞIYOR MUSUNUZ?" Elleri ile gözlerini kapatan Bora'nın içeri girmesiyle hızla Reha'dan uzaklaşmıştım. Her ne kadar Bora ellerini kapasa da parmaklarının arasından göz göze gelmiştik.
"Ben bir şey görmedim valla." Dedi. Ardından hızla içeriye doğru koşuşturdu. Kim bilir nasıl çarpıtarak anlatacaktı gördüklerini.
Derin bir nefes alıp kahvelerin olduğu tepsiyi alarak içeriye geçmiştim. İçeriye geçtiğim anda Eren'in kaşları havalanmış, Naki ise pis pis sırıtmıştı.
"Aklınızdan neler geçiyorsa yanlış." Dedi Reha hızla. Ne diyebilirdim ki, arkadaşlarını benden iyi tanıyordu.
"Hiç," dedi Naki hafifçe omuz silkerken. "Beynim boş."
"Onun normal hali," dedi Eren Naki'nin omzuna vururken. "Beyni her zaman boş. Bazen diyorum ki, nasıl gitar çalabiliyor olmayan beyniyle?"
"Ben asıl nasıl hala hayatta onu çözmeye çalışıyorum." Dedi Bora kahveyi ortadan alırken.
Naki arsızca dil çıkarmış, kahvesinden bir yudum almıştı. Yuttuktan sonra hızla bizden tarafa doğru döndü.
"Bir daha oynaşacaksanız, kahve suyunu yeniden ısıtın. Resmen soğuk kahve içiyorum."
Kızarmakta ultra seviyelere ulaştığımı hissediyordum. Artık domatesler bile kıskanarak bakıyordu bana. Onlardan daha kırmızı olduğum için kıskançlıklarından çatlıyorlardı.
"Biz oynaşmadık." Dedim sertçe. Naki elini umursamazca havada sallamıştı.
"Neyse ne, flört oynaşma her neyse, bir daha kahvemi getirin ondan sonra gidin oynaşın mutfakta. Umurumda değil ne yaptığınız."
Nakiye cevap verme gereği duymamıştım. Olmayan bir şey için tartışacak ne halim ne de modum vardı.
"Bugün burada mı kalıyorsunuz?"
Eren'in sorusuyla gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalmıştım. Az sonra bir araba gelecek ve beni ezecekti."Sana sormuyorum şeker kız," dedi Eren bana doğru. "Sen zaten burada kalıyorsun."
Fikrim sorulmadan benim adıma karar verilmesi beni sinirlendirse de, Reha'nın yanında olmak beni rahatlatmıştı. Reha'nın parfüm şişesini kırmayı aklıma not etmiştim. Parfümü resmen bütün sinirlerimi aldırmışım gibi bir muamele yapıyordu bana.
"Ben kalırım." Dedi Naki. Ardından oturduğu üç kişilik koltuğa, Borayı umursamadan yattı. "Yattım bile. Bak."
"Bu davar yüzünden kalkamıyorum." Dedi Bora kucağındaki Naki'nin bacaklarına hafifçe vururken. "Kalıyorum yani."
Tek konuşmayan kişi olarak bakışlarımı Rehadan tarafa çevirmiştim. Reha ise zaten bana doğru bakıyor olduğu için göz göze gelmiştik.
Bir süre daha gözlerimin içine bakmıştı Reha. Onun yeşil gözlerindeki sarıları bu kadar yakından görmek midemde hiçte hoşuma gitmeyen hayvanların uçuşmasını sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayran
Teen FictionYekta'nın istediği şey sadece masadan tuzluğu alabilmekti. Ama başına Rehayı saracağından haberi yoktu. "Sen benim hayranımsın." Cümlesine karşı tek kaşımın kalkmasına engel olamamıştım. Ne hayranı? "Bilirsin. Müzik grubumuzun." Karşımdaki kişiye m...