Stüdyo

32 2 5
                                    

Rehayla öpüşmemizin ardından onu eve yollamamış, beraber uyumamızı sağlamıştım. O gün en huzurlu uykularımdan birini çekmiştim. Diğer huzurlu uykum ise yüksek ihtimalle annemin karnındaykendi.

O günden sonra Reha ile görüşememiştik. Sürekli olarak prova yapıyorlardı. Yakında bir albüm çıkaracaklarını duymuştum.

Üzülmeme engel olamıyordum. Sevgilim olmuştu, seviyordum onu. O da beni seviyordu ama görüşemiyorduk. Onu öptüğüm gecenin sabahından beri yaklaşık iki haftadır yüz yüze görüşememiştik bile. Onun boş olduğu zamanlarda benim duruşmam oluyordu, benim boş olduğum zamanda ise onun provası oluyordu.

"Gamlı baykuşun gamını almaya geldim!" Ela'nın saçma cümlesiyle kaşlarımı çatmıştım. Ne yapmaya çalışıyordu?

"Nakiden ne zaman araya gireceklerini öğrendim. Kalk stüdyoya gidiyoruz."

Ela'nın sözleri ile heyecanlanmama engel olamamıştım. Rehayı iki haftadan sonra canlı olarak görebilecektim, daha neydi!

Hızla üzerime baktım. Üzerimdeki siyah eşofman ve lila tişört vardı. İyiydim bence. Sadece saçımı yeniden bağlamam gerekiyordu. Hızla oturduğum yerden kalkarak odama ilerlemiş, at kuyruğumu yeniden şekle sokmuştum. Ardından hafifçe bir makyaj yaparak dışarı çıkmıştım. Ela beni kapının önünde bekliyordu.

Stüdyo evime çok da uzak sayılmazdı. Arabayla yirmi dakikaydı. Takside geçen yirmi dakika bana yirmi saat gibi gelmişti. Oturduğum yerde sabit duramıyor, sürekli hareket ediyordum.

"Sakin ol azıcık." Dedi Ela bana doğru bakarken. "Görende karının doğumuna gidiyorsun sanar."

"Doğum yapacak olan benim yalnız?"

Ela omzunu silkmişti. "Bu öyle davrandığın gerçeğini değiştirmiyor."

Elaya cevap vermeden olabildiğince hareketlerimi kısıtlamıştım. Bir süre sonra taksi durduğunda hızla parayı ödeyerek çıkmıştım taksiden. Önümdeki büyük binanın içinde Reha vardı. Yüzümdeki kocaman gülümsemeye engel olamıyordum. Reha ile görüşecektim az sonra!

"Iy, aşık Yekta." Dedi Ela yanıma geldiğinde. "Çekilmiyor."

Elaya hafifçe omuz atarak içeri girmiştim. İçerisinin fazlasıyla büyük olması başta gözümü korkutsa da, cesaretimi toplayarak görevliye doğru ilerledim.

"Merhaba, Zamansız kaç numaralı stüdyoda söyler misiniz acaba?"

"Ne için gelmiştiniz?" Görevlinin sorusuyla kalakalmıştım. Cidden ne için gelmiştik biz?

"Arkadaşlarıyız."

"İzninizle, menajerleri ile konuşmadan size bu bilgiyi veremem."

Kafamla onaylayarak görevlinin menajerlerini aramasını beklemiştim.

"Zeynep hanım," dedi görevli. Ardından bana doğru dönerek adımı sormuştu. İsmimi söylediğinde telefona doğru geri dönmüştü.

"Zeynep hanım, Yekta Kara diye bir hanımefendi var, Zamansız'ın bulunduğu stüdyonun numarasını istiyor. Vermeli miyim?

Görevli bir süre karşıyı dinledikten sonra onaylamış, telefonu kapatmıştı.

"Yedi numaralı stüdyo. Üçüncü katta."

Görevliye teşekkür ederek yanından ayrılmış, asansöre binmiştim.

Asansör yükseldikçe, benimde gerginliğim yükseliyordu.

"Sakin, az sonra göreceksin zaten Rehayı." Ela'nın sözleriyle daha da gerilmiştim. Benim gerilme sebebim zaten Rehaydı!

Asansörün kapıları sessizce açıldığında hızla kapı numaralarına bakarken bulmuştum kendimi.

"Şurada," dedi Ela solumu göstererek. Ellerimin titremesini olabildiğince durdurarak kapıyı açtım.

Reha'nın güzel sesini duyabiliyordum. Yeni şarkılarını söylüyordu herhalde. Bilmiyordum çünkü.

Reha beni gördüğü anda detone olmuştu.

Onun bu haline gülmek istesem de özlediğim için yüzüne bakmaktan kendimi alamıyordum.

"Hoşgeldiniz!" Eren'in baterinin arkasından bağırmasıyla kendime gelmiştim. Yanına giderek ona sarıldığımda o da bana sarılmıştı.

"Terliyim, pardon."

Önemli değil anlamında kafamı sallamıştım. Şu anda tek önemli olan Rehaydı benim için. Bora ve Naki ile sarıldıktan sonra, sıra Rehaya gelmişti.

Hızla ondan tarafa doğru yürüyerek kollarımı boynuna sarmıştım. Reha'nın kollarını belimde hissetmek, iki hafta boyunca olan kötü ruh halimi silip süpürmüştü bile.

Bir süre sonra stüdyoda bulunan koltuğa yan yana oturduğumuzda Naki konuşmuştu.

"Iy şu sıfata bi bak." Dedi eliyle Rehayı gösterirken. "Aşık olmuş bu." Ardından kusma efekti vermişti kendince.

"Ağlama." Dedi Reha gülümserken.

"Çok iste seninde olur." Söylediğim sözlerden sonra nedense Elaya bakma ihtiyacı hissetmiştim. Elaya baktığımda ise, Ela'nın kıpkırmızı kesildiğini, hiç hareket etmeden koltukta oturduğunu gördüm.

"İstemem ben aşk falan. Kim uğraşacak?" Naki'nin sözleriyle Ela'nın suratının düşmesi beni daha da çok endişelendirmişti. Diğer yanımda oturan Eren'in benden tarafa doğru kaydığını hissetmiştim. Kulağıma sadece iki kelime fısıldamıştı.

"Kızlar gecesi."

Eren'i hevesle onaylamış, önüme dönmüştüm tekrardan. Elada ki sıkıntıyı öğrenmeliydim en acilinden.

Ortamın gergin havasını dağıtmak için Boradan tarafa doğru döndüm.

"Yeni şarkı mıydı, girerken çaldığınız?"

Bora hevesle kafasını sallayarak onaylamıştı beni.

"Yeni şarkı, şu salak seni görüp detone olmasaydı, mükemmel gidiyorduk."

Yanımdaki Reha'nın "Gene salak olduk. Çok şükür." Diye homurdanmasına karşı kıkırdamıştım.

"Sıkıysa sen söyle?" Reha hırsla konuşunca ona doğru dönmüştüm. "Bağırmalı bağırmalı şarkılar yazıyorsunuz, sonra Reha niye detone oluyo? Acaba neden?"

Reha'nın hırslı konuşması beni şaşırtmıştı. İçinde bunca zamandır biriktirmiş miydi tüm bunları?

"Aşkım," dedi Eren. "Ama sesine en çok onlar gidiyor."

"Naif, slow şarkılarda söyleyebilirim ben." Reha'nın inatla kendini küçük bir çocuk gibi savunması güldürmüştü beni.

"Hayır ya abi hayır!" Naki'nin bağırışıyla ilgimi ondan tarafa çevirmiştim. Neden bağırıyordu?

"Şimdi Yektacım," dedi Naki ona doğru olan anlamaz bakışlarımı görünce. "Sevgilin olacak salak, her albüm çıkışından önce bir depresyona girer. O yüzden belirli bir müzik tarzımız yok bizim. Geçen albüm daha çok poptu. Popun sesine uymadığını idda etti albüm çıkmadan önce."

Naki derin bir nefes alarak devam etti.

"Zorla tarzımızı rocka çevirdi. Şimdi de boğazım ağrıyor diye ağlıyor."

"Bir sonraki tarzımızı bende merak ediyorum." Dedi Bora Rehaya doğru bakarak. "Elektronik? Olur mu kardeşim?"

"Geçin siz dalganızı." Diye homurdandı Reha yanımda.

"Olabilir aslında." Dedim Boraya doğru.

"Yekta diyorsa diğer albümümüz elektronik."

"Pis hanımcı." Naki gözlerini kısarak konuşmuştu.

"En azından benim var." Dedi Reha burnu havada. "Ağla."

Naki nasıl becerdiğini anlamadığım bir şekilde gözlerini doldurmuş, sağ gözünden bir damlanın süzülmesini sağlamıştı.

"Mutlu musun?"

"Çok." Reha'nın alay eder gibi söylemesi üzerine daha fazla kendimi tutamamış, gülmüştüm.

Kendi kendime gülümserken bu anların hiç bozulmasını istemedim.

HayranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin