Evlilik

17 0 0
                                    

"Çekilin çekilin!" Eren'in sesi taa odaya kadar geliyordu. "Gelinin arkadaşıyım ben! Duvak elimde çekilin!"

Eren'in sesi sonunda odanın önünde duyulduğunda kapıda açılmıştı.

"Yettim anam yettim," Eren nefes nefese elindeki duvağa saçlarımla uğraşan kuaföre vermişti.

Duvağı arabada unutmuştuk, araba da Reha ile gitmişti. Fark ettiğimizde ise çoktan araba gözden kaybolmuştu bile. Eren ne yaptı bilmiyordum ama, on dakika içinde bulup getirmişti duvağımı bana. Minnettardım.

"Ay!" Mim bi anda bağırdığında korkuyla olduğum yerde sıçramıştım. Sıçradığım içinde kuaförün elindeki sıcak maşa boynuma değmişti. Acıyla suratımı buruşturdum. Olacak iş miydi şimdi bu? Kuaför kız özürler dileyerek boynuma bir buz parçası tutmuştu hemen.

Merakla Mim'e doğru döndüm. Niye bağırmıştı, boşu boşuna yanmış olmak istemiyordum.

"Hareket etti," dedi eli karnında. Hızla oturduğum sandalyeden kalkarak elimi karnına götürmüştüm. Gerçekten hareket ediyordu, topaç gibiydi mübarek.

"Bulut, hareketli bir bebek." Dedi Mim eli karnında.

"Bulut mu?" Dedi Ela ağzı açık bir şekilde.

"Kapa ağzını önce sen," diye vurdum ağzına Ela'nın. "Yediğin hamburgeri görmek hoş değil, ve ayrıca Bulut mu?"

"İsmi işte bebeğin," dedi Eren elindeki fırçayı masaya bırakırken.

"Biliyor muydun?" Dedim şokla.

"Yok be. Tahmin. Çok da zor olmadı."

"Gelin hanım," kuaför kızın bana seslenmesiyle oflayarak elimi Mim'in hareketli karnından çekmiş, yeniden sandalyeye kurulmuştum.

"Oturuşuna bir bakar mısın? Sanki tahta oturuyor. Prensesimiz." Ela'nın sözleri ile gülümsemiştim. Annem beni sıkı bir düzene sokmuştu. Dik durmam için. Evde  dik durma korsesi ile gezmiştim iki hafta kadar.

Saç ve makyajım bittiğinde kendimi tanıyamıyacak hale gelmemiştim. Kızdan bilerek hafif makyaj yapmasını istemiştim.  Israrla ağır göz makyajı yapmak istese de, hafif parıltılı far ve eyelinernırın yeterli olduğunu söylemiştim. Bu seferde kırmızı ruj sürmek istemişti. Kızlarla ikna edene kadar canımız çıkmıştı. Sonuç neyseki istediğim gibiydi.

İçeri giren Ela ile ona doğru döndüm. "Neredeyse herkes gelmiş, anneler ve babalar karşılıyorlar. Bir iki dakika kadar sonra sizde çıkarsınız."

"Biz kalkalım o zaman," dedi Mim ardından elini Eren'e doğru uzattı. Eren'in yardımıyla kalkabilmişti Mim. Homurdanarak kapıdan çıkmıştı. 

Gerginlikle ellerimi ovuşturup durduruyordum. Evlenecektim iki dakikaya. Aynadan kendime baktım gözümün ucuyla. Duvağım yüzümü örtmüştü. Ama belli oluyordu yüz hatlarım. Gelinliğim sade bir şekilde göz kırpıyordu bana.

Kapı tıklatılınca kendi kendime hafifçe tokat attım. Başlıyorduk.

Kapıdan çıkıp sağa doğru döndüğümde, Ruzi'nin takım elbisesi içinde beni beklediğini görmüştüm. Ruzi götürecekti beni salona.

"Valla bayılacak Reha. Ambulansı mı arasak?" Ruzi bunları söylerken bir yandan da kolunu bana uzatmıştı.

"Bilmem arasak mı?" Dedim koluna girerken. Heyecandan doğru düzgün yürüyemiyor, yutkunamıyordum bile.

Ruzi yavaşça kolumu okşamış, "Bir şey olmayacak, dik dur! Annen bir ömür uyarır durur yoksa seni!"

Ruzi'nin sözleriyle anında dağılan dikkatim toplanmış, bütün ilgim dik durmaya verilmişti. Ta ki salona girene kadar. Salona girdiğim anda Rehayı görmüştüm. Lensler gözümü kızarttığı için lenslerimi takmamıştım, ve kördüm şu an. Ama bu körlük seviyesindeyken bile Reha'nın yakışıklı olduğuna emindim.

HayranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin