FİNAL

41 1 18
                                    

Yekta Ak:

"Of!" Dedim kendi etrafımda dönerken. Canım sıkılıyordu. Herkes bana camdan bir bebekmişim gibi muamele yapıyordu. Sağlıklıydım ben gayet! Son bir kaç yılı unutmuş olabilirdim evet, ama önemli yıllar değildi demek ki. Yoksa illa ki hatırlardım.

Mimoza'nın sıpasına yeni bir canlı türü gibi bakıyordum. O ise benim dibime gelmiş, "Yeha!" Diyip duruyordu.

"Ne diyo bu cüce?" Dedim elimle Bulut'u gösterirken.

"Sana öyle sesleniyor," dedi Mimoza Reha'nın çocuğu ile ilgilenirken. Çocuk Mim'in kucağında dursa da bana bakıyordu. Rahatsız olarak bakışlarımı yeniden Buluta çevirdim.

"Efendim?"

"Yeha, neden Yeha'nın yanında değil?"

Kaşlarımı çatmıştım. Ben nasıl kendimin yanında olabilirdim ki?

"Sen ve Rehayı diyor. İkinize de Yeha diyor." Ela'nın sözleri ile beraber çürümüş şeftaliye dokundurmuşlar gibi suratım ekşimişti. Neden o çocukla bana aynı şekilde sesleniyordu?

"Bunun suratı niye bu kadar korkunç?" İçeri giren Naki denilen çocukla beraber, suratım daha da korkunç bir hal almıştı. Çok cıvıktı. Elayla mükemmel anlaşıyorlardı da, cıvıktı işte.

"Sen sor diye." Dedim sinirle. Sevmiyordum. En tahammül edebildiğim Bora ve Erendi. Erene de tahammül edemiyordum. Ruzi'min sevgilisiydi, Ruzim elden gitmişti.

"Tamam tamam," dedi Naki ellerini iki yana kaldırırken. "Bir şey demedim."

"Deme zaten," dedim homurdanarak. Ardından hiddetle sağıma doğru döndüm.

"Sende bana ne bakıyorsun? Sağ tarafımda bir delik oluştu! Bakıp bakıp durma!"

Rehaya bu kadar sert çıkışmak istemesem de, çıkışmıştım bile artık. Reha'nın gözlerinin altındaki morluklar geçtiğimiz her haftada daha da artıyordu. Bu çocuk uyumuyor muydu ne yapıyordu?

"Pardon,"

"Yekta!" Dedi Ruzi sertçe. "Pişman olacağın şeyler yapma."

"Neyden pişman olacağım ben ya?" Dedim hiddetle. Pişman olacağım hiçbir şey yapmazdım ben.

"Ben sana baştan söylüyorum. Pişman olacağın şeyler yapma."

"Neyden pişman olacaksam?" Dedim hırsla. Pişmanlık daha önce tattığım bir duygu değildi.

"Biz gidelim," dedi Reha hızla kalkarken. Gözlerim ile onu takip ediyordum. Gözleri mi dolmuştu onun?

"Gel güzelim," dedi Reha ellerini kızına uzatırken. Kızı ise ısrarla bana bakmaya devam ediyordu. Ardından tombul parmaklarından biri ile beni göstererek, "Anne!" Dedi.

Şokla küçük kıza bakıyordum. Diğer herkesin de bana baktığını hissediyordum.

"Annesi ne zaman gelecek bu çocuğun?" Dedim sinirle. "Başka kişileri annesi zannediyor. Yazık değil mi?"

Reha ile göz göze geldiğimizde gözlerinin fazlasıyla yorgun olduğunu fark etmiştim. Sanki bir şey söylemek istiyordu, ama söyleyemiyordu.

"Biz gidelim," dedi Ernayı yeniden kucağına almaya çalışırken. Erna ise tamamen farklı düşünüyordu. Kendini arkaya doğru bırakarak ağlamaya başlamıştı. Reha mecburen yere bırakmak zorunda kalmıştı. Erna ise yere konulduğu anda turbolarını açmış, hızla bana doğru geliyordu.

"Erna!" Reha arkasından çağırsa da umursamadan tüm hızıyla bana doğru geliyordu Erna.

Küçük dizlerinin üzerinde durmuş, dizime başını yaslamıştı en sonunda. "Anne,"

HayranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin