Geçmiş Olsun

20 0 0
                                    

Mutluluktan ayakalarım yere değmiyordu. Tamam zaten evlenecektik, ama bana evlenme teklif etmesini beklemiyordum.

Mutluluğum kısa sürmüştü ama. Reha'nın evlenme teklifi anında internete düşmüştü. Ve çok acımasızca yorum vardı. Özellikle de bana karşı.

Niye o kadar uzun süre bekletmişim Rehayı, yoksa onu sevmiyormuy muşum?

Gayette seviyordum, ama sadece duygularını belli edebilen bir insan değildim ben.

"Yektam," Reha'nın bana seslenmesiyle gözlerimi ondan tarafa doğru çevirdim.

"Yorumları kafana takmıyorsun değil mi?"

"Yoo." Ses tonumdan bile fazlasıyla kafaya taktığım anlaşılırdı. İnsanlar acımasız yorum yaparken, karşısındaki kişinin de bir insan olduğunu çok kolay unutuyorlardı.

"Hey," dedi Reha elini yanağıma götürürken. "Onlar seni tanımıyorlar, ben seni tanıyorum. Şoka girdiğin için tepki veremediğini biliyorum. Beklemiyordun. Kim evlilik teklifi bekler ki hem?"

"Naki." Dedim büyük bir ciddiyetle. Neredeyse yüzde yüz emindim, Naki Ela'nın ona evlenme teklif etmesini bekleyecekti.

"Bekler o şerefsiz."  Dedi Reha gülerek. Ardından elimi tuttu. "Elaya söyle bari, o teklif etsin. Yoksa kalır onlar."

Güldüm Reha'nın sözlerine haklıydı.

Çalan telefonum ile kaşlarım çatılmıştı. Kim arıyordu ki beni?

"Ela mı? Ne alaka?"

"Efendim?" Dedim telefonu açarak.

"Yekta, nerdesin ne yapıyorsun?"

" Uludağdayım, Reha ile birlikte. Uzanıyorduk. Hayırdır?"

"Hoparlöre alsana beni." Ela'nın tuhaf isteğine karşı tek kaşım kalksa da onu ikiletmemiş, hoparlöre almıştım.

"Konuş."

Karşıdaki Ela'nın derin bir nefes aldığını duydum.

"Mim kaza yapmış, hastaneye kaldırdılar, hızla gelin lütfen. Borayı sakinleştiremiyoruz."

Ela'nın sözlerini duyduğum gibi yataktan kalkmam bir olmuştu. Reha da benle aynı anda kalkmış, hızla eşyaları valizlere tıkmaya başlamıştı.

"Üç saat." Diyip kapattım telefonu. Ne olursa olsun o üç saat içinde o hastanede olacaktım.

***

O üç saat nasıl geçti hiçbir fikrim yoktu, ama geçmişti bir şekilde işte. Hastanenin önünde taksi daha tam durmadan inmiştim. Reha'nın arkamdan taksi parasını ödediğini bildiğim için, rahattım. Hızla acil bölümüne yönelmiştim. Karşıma kızarmış gözleri ile Ela çıkınca gerilmiştim daha da fazla. Gerginlikten boynumun arkasının sertleşip kaya gibi olduğunu hissetmiştim.

"Nerede?" Tek kelimelik cümlem ile kafasını sola doğru çevirdi Ela.

"Ameliyathane," Ela lafını bitirmeden sola doğru koşmuştum. Ameliyathanenin önünde Bora ellerinde kanla oturmuş bekliyordu. Naki, Eren ve Ruzi ise köşede kendi aralarında konuşuyorlardı.

Bizi gören Eren koşarak yanımıza gelip sarılmıştı bize. Erene üstün körü sarılıp bütün ilgimi Boraya vermiştim.

"Bora," daha lafımı bitirmeden elini kaldırdı Bora.

"Konuşmayalım, sağlıklı konuşamam. Mim ve bebeğimiz çıkmadan olmaz."

Bora'nın sözleriyle beraber sessizliğe gömülmüştü herkes. Gözlerim ister istemez ellerine kayıyordu. Mim'in kanı mıydı ellerinde kuruyan?

HayranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin