45. RUHU SÖNÜK GÖL

287 10 1
                                    



Merhaba dostlarım! Upuzun bir bölümle geldik!!! Bölüm benim terapi bölümlerimden birisi oldu. Uzun da olduğundan oylarınızı eksik etmeyin lütfen. Son olarak, bölümü iki parta ayırdım daha rahat okuyabilin diye. İyi ve keyifli okumalar dilerim! 🤍

Ok ve yaylarımızı kavrayalım. 🏹

Thomas McNeice, Janine Shilstone - Starving

Isak Danielson - Broken

Taylor Swift - Paper Rings

Cigarettes After Sex - Sweet

Skylar Gray - Final Warning

Modern Talking - Cheri Cheri Lady

Dove Cameron - Boyfriend

2WEI & Edda Hayes - Pandora



45. RUHU SÖNÜK GÖL

PART I

Simsiyah kelebekler de ölürdü bir gün içinde, rengarenk kelebekler de.

Fakat nedense insanlar rengarenk kelebeklere daha çok üzülürlerdi ve bunu hayatlarında betimlerlerdi.

Ben siyah kelebektim. Gündüzleri beni gece sanarlardı. Farklı olduğum için. Diğerleri gibi kanat çırpamadığım için. Oysa ben kozasına hapsolmuş bir kelebektim. Koza karanlıktı. Bana sen Gece'sin dediklerinde anlamıştım. Diğer kelebekler, rahatça kanat çırparak uçarken, ben kozama hapsolmuştum ve gecenin uğultusu bedenime mıhlanıp kanatlarımı boğuyordu. Kanatlarımdan vazgeçmiştim. Herkesin bir günü vardı. Eşittik. Bir günü tamamlayacak kadar ayarlanmıştı saatimiz. Fakat ben, bir günümü diğerleri gibi dışarıda kanat çırpıp güllere konarak değil, kozamın içinde boğularak geçirmiştim.

Dışarı çıktığımda, öldüğümü anlamıştım.

Ölmüş bir kelebek, kanatlarını çırpmadan ölen bir kelebek. Kanatlarını neden kullanamadın? Çünkü Gece'sin. Ay'sın. Karanlıksın. Çünkü sen aydınlığa ışık olmak için kendini yakarsın.

Kozasında boğulan kelebeğin duyduğu sesler, bir tilkiye benzer. Bir tilkiye yaraşır bir uluma sesiydi. Kelebek, tilkinin onu daha da boğmak için uluduğunu, hırladığını sansa da, tilki yalnızca kelebeği arıyordu aslında.

Zavallı kelebek.

Gözlerimi açmaya çalışırken, yüzüme değen güneşin beni yaktığını hissettim. Bir tilkinin uluduğunu duydum. Kulağım sağır olmak üzereydi. Kelebek miydim gerçekten? Ölecek miydim? Kaç saatim kalmıştı? Göz pınarlarımda hissettiğim ıslaklık, kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Ağlamış mıydım? Göz bebeklerimin gördüğü tek şey, yüzer noktalardı. Şekiller, renkler ve cıvıltılar. Gözlerimi açtığımda, noktalar gitmemişti fakat neden gitmediğini de anlamam pek uzun sürmemişti. Bir ağaca yaslı uzanıyordum ve yüzüm, güneşe dönüktü. Güneşin keskin ışığıyla beni parçalıyor oluşunu ancak yeni fark ediyordum.

Ellerimi yere bastırarak yerimde doğrulmaya çalışırken kulağımı yerinden çıkaracak kadar uluyan tilkiyi duydum yeniden. Bakışlarımı kısarak önüme baktım. Gördüğüm görüntüyle göz bebeklerim büyüdü ve dudaklarım aralandı. Küçükken özel insanla tanıştığım ev. Kalp atışlarım yavaşladı. Ritmi bozuldu ve yutkunamadım. Yavaşça ayağa kalktığımda, evin kapısı da açılmıştı.

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin