10. Bölüm: "Anlamsız Çırpıntılar Kuyusu"

470 53 11
                                    


10. Bölüm: "ANLAMSIZ ÇIRPINTILAR KUYUSU."

Son kez kendisinin testini kontrol ettiğim hastama döndüm ve gülümsedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Son kez kendisinin testini kontrol ettiğim hastama döndüm ve gülümsedim.

"Sonuçlarınız çok iyi Selim bey, şu anlık hastanede durmanızı gerektirecek bir durum yok gibi görünüyor." Kalemimi doktor önlüğümün cebine koydumuğumda Selim bey müteşekkir bir şekilde gülümsedi. "Teşekkür ederim doktor hanım, sağ olun." Bakışlarım yanda bizi son derece dikkatle izleyen Can ve Derin'e kaydı, sanki her söylediğimiz şey çok önemliymiş gibi davrandıklarını görünce istemsizce kıkırdadım ve tekrar Selim beye döndüm, "rica ederim, inşallah en kısa zamanda çabucak eski sağlığınıza kavuşursunuz." Anlayışla gülümsediğinde çocuklara döndüm ve gözümle çıkıyor mesajı verdim, anında harakete geçtiler.

Dışarı çıktığımızda hızla konuşmaya başladılar. İlk konuşan Can oldu, "böyle durumlarda daha fazla tutmak gerekmez mi hocam? Yani sonuçta adam ikinci kattan düşmüş ya beyin kanaması riski varsa?" Yürürken gülümseyerek sorusunu cevapladım.

"Hatsa beyin kanaması için belirtiler göstermedi iki gündür, en önemlisi hiç kusmadı sürekli ayağındaki ağırısından şikayetçiydi. Bu yüzden kırıklarının dışında bir şeyinin olduğunu sanmıyorum." Can başını anladım der gibi salladığında, Derin ellerini dalga geçercesine salladı. "Hey Allahım! Daha beyin kanamasının belirtilerini bilmiyor, gelmiş bana hava atıyor." Sesi alay yüklüydü, Can ona ters bir bakış attı. "Bilmediğimi de nerden çıkardın? Belki daha fazla bilgi edinmek istiyorumdur?" Dedi ukala bir tavırla. Can ve Derin yeni mezun olmuşlardı ve bugün hastanede üçüncü günleri olduklarından ikisi de birbirinden heyecanlıydı.

Orta alana geldiğimizde hastanın dosyasını hemşireye uzattım ve kedi köpek gibi atışan ikiliye döndüm, "Can'nın yaptığında bir yanlış göremiyorum Derin." Sesim son derece ciddiydi. Can'nın yüzüne zafer kazanmışçasına bir gülümseme yayılırken Derin somurttu. "Çok soru sormak, daha fazla bilgi demektir. Bende Can gibiydim, bunlar zekanın belirtisi bence." Dedim göz kırparak. Can kıkırdadığında Derin ona göz devirmede gecikmedi. Yandan Ateş elinde bir dosya ile geldiğinde gözlerim ona çevrildi. Dosyayı hemşireye uzattı ve bizi görür görmez yanımıza geldi, bıkkınca yanımdaki ikiyile baktı.

"Fırat hoca sizi çağırıyor acilde, şimdiden kolay gelsin size."

Can ve Derin heyecanla solduğunda güldüm. "Acil mi?" Dedi ikisi birden, Derin koşmaya başladığında Can hızla bana döndü, "sonra gelirim yanıza hocam, dua edin iyi iş çıkaralım!" Kahkaha attım ama Can çoktan gitmişti. Ateş başını iki yana salladı, "bunlar baya toy he!" Dedi gülümseyerek, ardından bana döndü, "yemek yiyeceğiz sende gelsene?" Başımı iki yana salladım, "yok Ateş ben gelmeyeyim siz gidin. Aç değilim ben." Dudaklarını büzdü, "sen bilirsin Kaçak." Dedi ve göz kırpıp yanımdan ayrıldı. Bende hemen kendimi bahçeye atıp önüme çıkan ilk banka oturdum.

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin