32. Bölüm: "Gece Vurgunu."

427 36 20
                                    


Ufuk Beydemir - Ay Tenli Kadın
Fleurie - Hurts Like Hell

Merhabalar, umarım iyisinizdir. Sizleri severek yazdığım bir bölümle bırakıyorum. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. :3

32. Bölüm: "GECE VURGUNU."

Hayatım boyunca doğru yolu bulmaya çalışmayan bir birey olmuştum sanırım.

Durduğum yerde iyiliklerin beni bulup aydınlatacağı bir birey de olduğumu söylememeliyim hiçbir zaman.

Sanırım benim hayattan hiçbir beklentim yoktu.

Birkaç gün öncesine kadar.

Beklenti demek, bir hedefti belki de; kendi hedefimi yaratabilmiştim ve doktor olmak üzere yollarımı çizmiştim kafamdaki pusulu düşüncelerimin arasına. İstemiş ve başarmış olmama rağmen bilinçsiz bir şekilde huzursuz olduğum anlarım çok fazlaydı. Vurulmuş bir hasta ile karışlaşırsam ne yapacağım? Zihnim beni ele geçirir mi? Peki ya ateşlerin arasından kurtulmuş bir hasta görürsem öylece donabilir miyim yerimde?

İşte bunun bir cevabı hen yoktu, hemde vardı.

Elimde duran ağır demli çayımdan birkaç yudum daha alıyorum ve hemen ardından ağır demin verdiği o yakıcı hissin boğazımı yakmasını tadıyorum. Bu ilginç bir derecede rahat verici bir his oluyor benim için. Evet evet. Sanırım hayatımı yalnızca dipte kalan demi içerek geçirebilirim. Fakat boğazımı yakması yetmiyor; insan ancak canı yandığında çok dikkatli bir şekilde düşünebiliyor. En azından ben böyleyim diye düşünüyorum. Buz tutmuş elimin tersiyle dudağımı sildikten sonra oturduğum masadan kalkıyorum.

Evimiz her zamanki çok boş ve rahatsız edici bir şekilde sessiz.

Baykuşların sesleri dışında hiçbir ses yok. Birde gecenin kendi güzel sesi.

Kaçıncı bardağım bilmiyorum ama bir bardak daha doldurmak istiyorum kendime, öylesine işte. Ondan önce masada duran telefonuma bakıyorum. Ekranı kilitli. Ekranı bomboş. Ekranı karanalık.

Anneciğim, aydınlatır mısın beni?

Telefona bomboş bir bakış atıyorum ve kendime bir bardak daha ağır demli çay hazırlıyorum. Sanırım biraz daha uyumasam iyi olacak, annem geç gelebilir. Onu beklemeliyim. Bardağı elime tutuşturacağım sırada başka bir elin bardağı kavraması ile başımı hafifçe omzuma doğru yatırıp güzel ellerin sahibine; babama bakıyorum.

Ve gülümsüyorum.

Bana azarlar bir bakış atıyor. "İyi ki geç geleceğim dedim be kızım, doldurmuşsun gene bardakları." Bardağı musluğa dökecek sanıyorum fakat o yeniden çaydanlığa döküyor. Küçücük hararetlerine bile hayran olan bir kız olarak bu haraketini de ciğerime çekiyorum. "Bu sana son uyarım," bana ciddiyetle bakmaya çalışıyor. "Şu demden vazgeçmen gerekiyor güzel kızım. Bana kızma, seni düşünüyorum."

"İçmeliyim." diyorum. Sesim mırıltılı bir şekilde çıkıyor. "Zararlı bir şey olduğunu biliyorum. Ama şöyle düşündüm..." kollarımı kendime sarıyorum ve belimi tezgaha dayayarak iç çekiyorum. "Eğer bir çocuk zararlı bir işe kalkışırsa annesi ona kızar. Kızabilmek için yanına gelir ve böylece iletişim kurmuş olurlar." Bana durgun durgun bakıyor. Kaşlarımı çatıyorum. Sanırım annemin çok kızmasından korkuyor. "Ama çok kızmaz, izin verir miyim ben? Yemin ederim yalnızca görmek için yapıyorum aslında."

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin