34. Bölüm: "Kar Küresinde Kaybolan Kız."

504 37 20
                                    

Merhabalaar! Nasılsınız? Her şeyden önce herkesin yeni yılını kutlamak istiyorum. Yeni yıl hepinize en önemlisi sağlık ve sonra mutluluk ve huzur getirsin! Her şeyin güzel olacağına inanmaya devam edelim.

Bölümü bugüne saklamak istedim. Umarım severek okursunuz çünkü bayağı uzun uzun bir bölüm oldu. Bu yüzden bölümü iki parta ayırdım. Sindire sindire okuyun ve emeklerin karşılığı olarakta alttaki yıldızcığa dokunarak hikâyemize destek olun. Yorum yapmayı da unutmayıın.

Keyifli okumalar!

Minefileds - Faouzia

Balmorhea - Remembrence

Vera - Mutluluk Reklamı

MIIA - Dynasty

34. Bölüm: "KAR KÜRESİNDE KAYBOLAN KIZ."

(PART 1)
🌙

Gecenin sessiz melodisi...

Dünya ve yıldızların arasına kimse giremez. Fakat ikisi birbirine hep uzaktır. Kilometrelerce.

Kayan bir yıldız olup dünyadan geçmeyi, daha sonra kanatlarımın kırılıp dünyaya düşmesini isterdim.

Kayan değil, düşen yıldız.

Ben onun düşen yıldızıyım. Sönük. Işığını kaybetmiş ve kendini hiç beklemediği bir anda bambaşka bir evrende bulan düşen yıldızıydım. Oysa beni bulmuş, ayın ışığıyla yeniden tanıştırmış ve kendini dünyam haline getirmişti. Yıldızın kendi gezegenine dönme vakti gelmişti. Fakat gidemiyordu. Çünkü o yıldız bu dünyada, dünyanın gözlerinde yeniden varolmuş ve yalnızca onun gözlerinde ışığını, kanatlarını kullanabiliyordu. Yıldız dünyaya aitti, dünya da düşen yıldızına. Bu yüzden yıldız gidemezdi artık.

Gidemezdim.

Çünkü ben, gecenin karanlığında onun dünyasında yolunu kaybeden bir yıldızdım.

Kaç dakika olduğunu saymak istemediğim kadardır Tolga'nın gözlerine bakıyordum. Cümleleri birer birer zihnimde dolaşıp her bir tarafa bir mum ışığı gibi saçılıyor, yavaş yavaş eriyip zihnimin tabanında kendine ait bir yer ediniyordu. Arada sırada gözlerimi yumup bunun gerçek olmadığını kontrol ediyordum ve sonra kokusu burnuma doluyor, bunun gerçeklikten fazla olduğunu idrak edebiliyordum. İkimiz de farkındaydık farklı baktığımızın, belki ben onun gözlerinde o çocuğa ait bir şeyleri özlemle arıyor, belki de o benim gözlerimde aynı özlemle farklı şeyleri arıyordu.

Başımı arabanın koltuğuna yaslamış, yana doğru çevirmiş yüzünü seyrediyordum. O da aynısını yapmıştı. Bir nevi sakinleşiyorduk sanırım. Dakikalar onun pek umrunda olmasa da benim umrumdaydı ve vaktin yavaş yavaş geçtiğini biliyordum.

"Tolga," dedim. Sesim öylesine yumuşaktı ki, ben bile affaladım. "Benim gitmem lazım." Fakat yerimden bir saniye bile kıpırdamıyordum.

Tolga, başını koltuğa daha da yasladı ve gözlerini ağır ağır yumup kapattıktan sonra, "Hemen mi?" diye sordu. Parmaklarını kaldırıp yanaklarıma üşüşen saçlarıma getirdiğinde yüreğimden gelen bir nefesi vermekte zorlandım. "Biraz daha kalabilirsin bence."

"Ama olmaz," göz ucuyla etrafa bakıp dudaklarımı birbirine bastırdım. "Halamın komşuları biraz şeydir... Dillerine düşmek istemiyorum. Hem halamı da yanlış bir söylentiye itmiş olmayayım."

"Yanlış olan ne peki?" diye sordu, tek kaşını hafifçe kaldırarak. Bu soruyu beklemediğim için öylece kalmıştım fakat Tolga'nın cevap beklemeye niyeti olmamalıydı ki yerinde doğruldu ve yanaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Geri çekilmeden gözlerime bakınca gözlerimi kaçırarak gülümsedim. "Bu mu yani yanlış olan?"

KARA DERMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin