3. Bölüm: "GÖZLERDE SAKLI DUYGULAR."İnsanların gözlerine çok takar mıydınız?
Ben takardım. Çocukken çok fazla takardım hatta. İnsanların gözlerine uzun uzun bakmayı severdim, bazen bana gülerlerdi; bazen neden baktığımı sorarlardı. Hepsine cevabım aynıydı; seviyordum. Mavi gözlü insanları derin yürekli olarak nitelendirirdim. Hepsi şefkatli gelirdi bana. Sonra yeşil gözlüler var; hiç yeşil gözlü arkadaşım olmamıştı ama benim babamın gözü yeşildi. Yeşil göz, ailemdi. Yeşil göz, yuvaydı. Kahverengi, samimiyet ve eğlence. Gri, abi gibi bir şefkatti, her anlamda sahip çıkmaktı. Siyah... Siyah gözün Emir yüzünden daha farklı bir etkisi vardı bende. Siyah sert demekti, sertin altında yatan samimi duygular. Siyah güvendi. Siyah herşeye yakışırdı.
Hepsiyle azda olsa çokta olsa bir bildiklerim vardı, fakat onun gözleri öyle değildi.
Ela gözleri çok uzaktı.
Çok yakın ve çok uzak.
Çok yeni ve çok eski.Uzun uzun gözlerine bakmak istediğimi fark ettim. Çocukluğuma dönebilmeyi, onunla tekrardan tanışabilmeyi diledim. Böylece gözlerinin ne anlama geldiğini anlayabilirdim. Gözlerine uzun uzun bakarken çekinmez, severdim de aynı zamanda. Gözlerine bakmak istesem ya ifadesizdi ya da bana bakmıyordu. Keşfetmeye çalışsam perde iniyordu. Dokunmak istesem asla yapamazdım, bu çılgınlık olurdu.
Ama elimden geldiğimce baktım gözlerine, anlamak istedim. Arabada oturduğumuzu takmadan baktım. Sonra o şeyi tekrar gördüm. Küçüklüğümü, içimdeki küçük kız çocuğunu gördüm. O da mı çok kırgındı? Onun da mı küçüklüğü ona çok kırgındı?
"Çok garip bakışların var." dedi Tolga, aramızda bir çığ gibi büyüyen sessizliği dolgun dudaklarını aralayarak konuştu.
Kaşlarımı çatarken silik bir şekilde gülümsedim. "Çok garip gözlerin var." dedim ve başımı yana doğru yatırdım. Ellerimin titremesi geçmiş, kendimi daha iyi hissediyordum. "Ve çok garip bir benliğin var."
Tolga dudaklarının ucundan güldü ve geri çekilip arkasına yaslandı. Arkamızdaki mesafe gider gider şükür eder gibi bir nefes almıştım ve Tolga bunu fark edip göz ucuyla bana bakmıştı. "Gözlerim normal bir göz, Leyla." dedi umursamaz bir sesle. "Benliğime gelirsek, çok erken konuşuyorsun." Sonra ne ara durduğunu bilmediğim arabayı çalıştırdı.
"Gözlerin normal olsa okunabilirdi, insanlar gözlerine bakarken bir şeyler anlayabilirdi." diye homurdandım.
"İnsanlar birine bakarsa anlamak istedikleri neyse onu anlar," dedi sakin bir sesle. "Sen beni kafanda bir kişilik olarak kurmuşsun mesela, muhtemelen çoğu da doğrudur." Gülümsedi. "Kafanda kurduğun o kişiliğin haraketleri dışında bende hiçbir haraket görmeyeceksin. Görmek istemeyeceksin."
"Saçmalık," dedim ve yerime sindim. "Her insan öyle değil."
"Her insan öyle değil doğru." diyerek beni onayladı ve başını salladı. Sonra başını bana doğru çevirdi ve kısa bir an için gözlerimiz kesişti. "Ama benim etrafımdaki insanlar hep böyle."
O an neden bilmiyorum ama dudaklarımı büzdüm ve iç çektim. "Sırf etrafındaki insanlar böyle diye duygularını saklayamazsın. Başka insanlarla tanış, mesela seni gerçekten görebilen insanlarla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA DERMAN
Ficção Adolescente"Ve artık ben, kendi avuçlarımda, kendi felaketimin izlerini taşıyordum." ♫ Soğuk bir Eylül gecesi, Babası nefret ettiği bu hayattan göçüp gitmesine rağmen onun varlığına inan o kızın, o gecede dikkatini çeken bir iz; bir leke. Tek bir iz, tek bir l...